Değerli sanatçı Sezen Aksu Sulukule’yi ziyaret etmiş, “İstanbul’a damgasını vurmuş böyle bir kültürü yok etmeyin” çağrısında bulunmuş...
Acaba faydası olur mu?
AKP’li belediyeler, kentsel dönüşüm adı altında, gözüne kestirdiği değerli alanları boşaltıyor... Garibanları zorla yerlerinden yurtlarından ediyor... Sulukule örneklerden sadece biri...
İnternette, akademisyenler başta olmak üzere duyarlı yurttaşlar imza topluyor... Diyorlar ki:
- Yerel yönetimler tarafından özellikle tarihi kent merkezlerine ve yasadışı yapılaşmış konut bölgelerine yönelik olarak başlatılan kentsel müdahaleleri kaygıyla izlemekteyiz.
- Yerel yönetimler; üniversitelerin, sivil toplum kuruluşlarının ve meslek odalarının eleştirilerini dikkate almadan projeleri hayata geçirmektedirler.
- Bunu yaparken yaşayanları dışlamakta, görmezden gelmekte ve onların rızalarını aramamaktadır.
- Yerel yönetimler, toplumun en fazla dışlanmışlık sorunuyla karşı karşıya olan gruplarını hedef almakta, örgütlenemeyen ve hakkını arayamayan insanları seçmektedirler.
Özetle... Kentsel dönüşüm devlet gaspına dönüşmektedir. Demokrat bir ülkede insanları yerlerinden yurtlarından eden bir sosyal proje geniş bir katılım ve danışma olmadan yürütülemez.
Böylesine ancak faşist rejimlerde rastlanır.
Soru: “Ortalama Türk” kimdir?
Yanıt: Başarısız kişilerden gurur duyan Türk...
Haldun Ertem
Dengir Mir Mehmet Fırat’ın “AKP’li kadınlar feminist ideolojinin kölesi olmadı” sözlerine türlü çeşitli yorum yapıldı. En güzeli avukat Nazan Moroğlu’nun: “O zat feminizmi komünizm zannediyordur...”
Joost’a yanıt...
Gayri milli enişte Joost Lagendijk’ın AKP meddahlığı yaparak kâh yargıyı kâh siyaseti eleştiren tavırlarına sivil toplum kuruluşları ve meslek örgütlerinden bir tepki gelmeyişi de ilginç.
Örneğin “barolar” AB korsanlarının hukuka saldırmasını olağan mı karşıladılar?
Neyse ki CHP, AB’nin yetkili organlarına başvurarak tarafsızlığını kaybeden Joost’un istifasını istemeyi gündemine aldı. Kendi çıkarları adına Türkiye’de siyaset ve hukukun içine ellerini sokan ve particilik yapan bu muhteremlere bu ülkenin sömürge olmadığını hatırlatmalıyız...
Renkli yorum!
Usta kalem ve büyük otorite Hıncal Uluç demiş ki:
- Oftaş maçında her sonuç olabilir. Galatasaray kaybedebilir. Oynadığı futbol ortada...
Hıncal 24 Nisan’da Fenerbahçe maçından önce de Vatan’da GS için şöyle demişti:
- Şimdi bu yönetimin ve bu teknik kadronun elindeki takımın F.Bahçe’yi yenmesi, yense bile şampiyon olması çok zor.. F.Bahçe’yi yenseler de Sivas ve Oftaş maçları var..
Hıncal’ı okumayı biliyorsanız olacağı görürsünüz.. Galatasaray kesin şampiyon... Çünkü üstat ne söylerse tersi çıkıyor...
Alevi nefesi
Alevi Bektaşi Federasyonu Başkanı Turan Eser, Olli Rehn tarafından 5 Mayıs akşamı yemeğe davet edilmişti. Yemekte kendisine bir mektup verdi. Mektubun bir bölümü şöyle:
“1998 yılından beri AB ilerleme raporlarına konu olan Alevi sorununa ilişkin olarak, 2008 yılına kadar olumlu hiç değişim olmadığı gibi, AKP hükümeti döneminde sorunlarımız daha da artmıştır.
Demokratikleşme ve bu sorunların çözümü yönünde tek bir adım bile atılmamıştır... TBMM gündemine gelen Alevilik sorunlarına ilişkin tartışma ve Alevilerin durumunu iyileştirmeye dönük yasal değişiklik önerileri AKP üyelerinin oyları ile red dedilmiştir. Buna ilişkin somut kanıtımız ise, 2006, 2007 ve 2008 yıllarında TBMM’ye getirilen ‘Madımak müze olsun’, ‘Cemevleri ibadet yeri olarak kabul edilsin’, ‘zorunlu din derslerinde ayrımcılığın giderilmesine dair’ tartışmalar ve en son olarak ‘2008 bütçesinden Alevilere pay verilmesi’ önergeleri AKP oyları ile reddedilmiştir.”
Nerede kaldı o reformcu ve özgürlükçü AKP!
* TDK’nın önerisiyle... Hayrünnisa Gül’e artık “first lady” değil, “başbayan” denecekmiş.Başbağlayan da olabilir...
Gülhan Elmas
Denizler anıldı
Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın idamının 36. yıldönümüydü dün...
Onların Samsun’dan Ankara’ya yaptıkları “Mustafa Kemal Yürüyüşü” sırasında Türkiye’ye verdikleri mesajı hatırlatalım:
“Büyük Türk milleti,
Atatürk için toplanalım...
Mustafa Kemal’in milli kurtuluş idealini yaşatmak için...
Mustafa Kemal devrimine saldıran karanlık güçlere dur demek için...
Milletçe yabancı uşaklığına düşmekten kurtulmak için...
Tam bağımzız gerçekten demokrat Türkiye için...
Gazi Mustafa Kemal’in milli kurtuluşçu saflarında toplanalım...
Yaşasın Türkiye! Yaşasın yarının bağımsız Türkiye’si için Mücadele...”
Deniz, Yusuf ve Hüseyin Anayasa’yı zorla değiştirmeye teşebbüs suçundan idam edildiler. Sadece 3 tabancaları vardı. Vahim suçları anlaşıldığı gibi, bağımsızlık sloganlarıydı.