Sakatlık nereden kaynaklanıyor... Yüzde 10 seçim barajından.. Eğer seçim barajı bu kadar yüksek olmasa BDP bağımsız aday göstermek yerine parti olarak seçime girecek, bu gürültü kopmayacaktı...
İkinci sakatlık elbet YSK’nın yorumunda... Lehte kanunu uygulama ilkesine uysa veto edilen aday sayısı bu kadar yüksek olmayacaktı...
Üçüncü sakatlık parlamentoda.. Yasaları yasak savma kabilinden düzenliyorlar... Neler olabileceğini önceden göremiyorlar...
Dördüncü sakatlık... Biz seçmenlerde... Çünkü...
Halkı temsil edenleri değil para babalarının temsilcilerini iktidara getiren bu sistemi demokrasi belledik.
Siyasetteki sakatlıkları seçimden seçime hatırlıyoruz. Arada hiçbir şey yapmıyoruz.
Sandık demokrasisine alıştık... Bunu demokrasi sanıyoruz...
Köy Enstitüleri’nin babası İsmail Hakkı Tonguç 60 yıl önce bakın ne diyor:
“Demokrasinin iki çeşidi vardır. Biri zor ve gerçek olanı, öbürü de kolayı, oyun olanı... Topraksızı topraklandırmadan, işçinin durumunu sağlama bağlamadan, halkı esaslı bir eğitimden geçirmeden olmaz birincisi, köklü değişiklikler ister. Bu zor demokrasidir ama gerçek demokrasidir. İkincisi kâğıt ve sandık demokrasisidir. Okuma yazma bilsin bilmesin; toprağı, işi olsun olmasın, demagojiyle serseme çevrilen halk, bir sandığa elindeki kâğıdı atar. Böylece kendi kendini yönetmiş sayılır. Bu, oyundur, kolaydır. Amerika bu demokrasiyi yayıyor işte. Biz demokrasinin kolayını seçtik, çok şeyler göreceğiz daha...”
Merkez Bankası’nın yeni başkanı Başçı açıklamış: “Paranın çizgisi değişmeyecek.”
Tüh, halbuki şöyle güzel bir U dönüşü yapıp vatandaşın cebine doğru yönelse ne iyi olurdu...
Haldun Ertem
AKP, İzmir’deki önyargıyı yıkmak için “35 sarışın kadın projesi” hazırlamış.
Valla bu projeyle en fazla İzmir’deki “aptal sarışın”ları kandırabilirler
* * *
Ergenekon’a yeni bir dava daha eklenmiş.
Ergenekon’un bitmemesi için böyle eklemeler şart!
Fahrettin Fidan
Müdür Bey dertli...
Liselilerin şifre protestosu sırasında iki müdürün öğrencileri okula hapsetmesini “demokrasiden değil hükümetten yana oldular” diye hafifçe eleştirmiştik. Kartal Hacı Hatice Bayraktar Lisesi Müdürü Hakan Aytekin şu notu gönderdi:
“ ... Görevimizin gereği ilk ders yoklamada var görünen bir öğrenciyi dersler bitmeden, ailesinin haberi olmadan okuldan dışarıya bırakma yetkim yok. O gün öğrencilere de: ‘Aileniz gelsin size izin alsın, göndereyim. Ya da sabah derse girmeden gitseydiniz. Şimdi sizi izinsiz bırakamam’ dedim. Çocuğun okuldan çıkmasına müsaade etsem ve dışarıda başına olumsuz bir şey gelse bana ‘Müdür Bey, ben çocuğumu size emanet ettim. Niçin benden habersiz okuldan bıraktınız?’ demez mi?”
Müdür Bey de haksız sayılmaz...
Ermeni anıtı...
Her yıl olduğu gibi... 24 Nisan’a doğru soykırım kampanyası güncelleniyor... Parlamenterlerden oluşan bir heyet geçenlerde Cenevre’deydi. Orada Cenevre Belediyesi’nin Ermeni Anıtı yaptırmak için ihale açtığını öğrendiler. Dönüşte CHP Milletvekili Onur Öymen, Dışişleri Bakanı Davutoğlu’na şöyle bir soru önergesi verdi:
“Cenevre Belediyesi’nin sözde Ermeni Soykırımı Anıtı yaptırmak üzere karar aldığı ve ihale açtığı öğrenilmiştir. Bu girişimin engellenmesi için hükümetçe ne gibi girişimlerde bulunulmuştur ve ne sonuç alınmıştır?”
Önergeye cevap gelmedi. Geçmişte bu tür girişimler haber alındığı anda kamuoyu haberdar edilir, ulusal tepki karşı tarafta caydırıcı etki yapar aynı zamanda halk onurunu korumuş olurdu. Son yıllarda ise Ermeni anıtları açıldıktan sonra haberimiz oluyor... TBMM usulen cılız bir protesto yayımlıyor. Atı alan da Üsküdar’ı geçiyor... İktidar neden bu tür girişimleri halktan saklıyor? Gol yemekten keyif mi alıyoruz?
* * *
Onur Öymen ikinci bir vahim gelişmeyi soruyor Dışişleri Bakanı Davutoğlu’na:
“Yurtdışındaki Ermeni kaynaklarının sitelerinde yayınladıkları bir haberde İran hükümetinin sözde Ermeni Soykırımı iddialarını içeren bir filmin 24 Nisan günü İran’da gösterime sokulmasına izin verdiği ve çok sayıda milletvekilinin de bu gösterime katılacağı ifade edilmektedir. Bu bilgi doğru mudur? Bu konuda hükümet olarak İran makamlarıyla bir temasınız olmuş mudur?”
İktidarın yakın dostu İran hükümeti de bu yolda mı?
Bizi bu dostlardan kim koruyacak?
Meczup masalı...
Bedri Baykam’a saldırı bir meczubun takıntısı gibi gösteriliyor.
Tam tersine Bedri hedef olarak çok isabetli seçimdir... Kararlı bir Atatürkçü, sapına kadar laik cumhuriyetçi, özgürlükçü, demokrat, eylemci bir kişilik... Cumhuriyet yazarı... Zaman zaman ağır eleştirse de ısrarlı bir CHP’li... Sanatın uğradığı saldırılarda en öndeki savaşçı... Yaratılan iklimde gözdağı verilecek hedef ararsanız daha iyisi bulunur mu? Meczup olduğu söylenen kişinin arkasında acaba kimler var? Araştırılıyor mu? Cumhuriyet gazetesi ve CHP konuyu biraz uzaktan mı izliyor?
Cumhuriyet gazetesi ve CHP de bu saldırının perde arkasını araştırmalı...
Meczup masalı..Meczup masalı...