Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nin önündeki Atatürk büstü iddiaya göre rüzgârdan yıkıldı. Bu olay üzerine Facebook’ta, “Yeni Türkiye’nin Yeni Öğrencileri” imzasıyla şu mesaj yayınlandı.
“Fakültemizin biz Müslümanların yıkamadığı putunu Allah’ın rüzgârı yerle bir etti. Elhamdülillah.“
Peki, “Eski Türkiye’nin, Eski Ondokuz Mayıs Üniversitesi İlahiyat Fakültesi” nasıldı, derseniz... On yıl önce... Prof. Ferit Bernay’ın rektör, Prof. Osman Zümrüt’ün İlahiyat Fakültesi dekanı olduğu dönemde arkadaşımız Fahrettin Fidan fakülteyi geziyor. Gördükleri karşısında şaşkınlığını şöyle anlatıyordu:
“İlk şaşkınlığımı fakültenin girişinde Atatürk’ün büstü görmem, bana fakülteyi gezdiren Dekan Osman Zümrüt’ten önünde Atatürk büstü bulunan tek ilahiyat fakültesi olduklarını gururla anlatması üzerine yaşamıştım. Binanın içine girince bir başka şaşkınlık daha yaşadım. Odalardan biri, kız öğrenciler için kuaför olarak düzenlenmişti ve pek çok kız öğrenci saçlarını kapamak bir yana, derslere saçlarını yaptırdıktan sonra giriyordu. Öğrenciler türban takmıyordu. Mezuniyet töreninde her öğrenciye içinde bir adet Kuran-ı Kerim, bir adet Atatürk’ün Nutuk’u ve bir adet Turgut Özakman’ın ‘Şu Çılgın Türkler’ adlı kitabı bulunan bir çanta hediye ediliyordu.”
Neredeeen nereye... Ama tabii göz göre göre...

Haberin Devamı

Durmak yok, yolmaya

TBMM Başkanlık Divanı’nın CHP’li üyeleri Rıza Yalçınkaya ve Malik Özdemir’in, İstanbul’daki Meclis’e bağlı saraylarda bulunan restoran ve kafeteryaların yandaşlara peşkeş çekildiği iddialarına geçen ay bu köşede yer vermiştik. Yalçınkaya ve Özdemir, bir yandan soruşturma açması için Meclis Başkanı Cemil Çiçek’e başvururken öte yandan savcılığa suç duyurusunda bulunmuşlardı. Aradan bir ay geçti, olayla ilgili son durumu dün Rıza Yalçınkaya anlattı:
“Meclis Başkanı’ndan soruşturma açmasının yanı sıra, soruşturmanın selameti için usulsüzlük ve yolsuzlukta adı geçen Meclis bürokratlarını görevden uzaklaştırmasını istemiştik. Bize, iddialarımızla ilgili hem iç hem dış denetim yaptıracağı... Bir yandan Meclis içinde komisyon kurarken öte yandan Sayıştay’a dış denetim için çağrıda bulunacağı sözünü vermişti. Aradan bir ay geçti... Sayıştay’a hâlâ denetim yaptıracak, diye bekliyoruz. İç denetim için de komisyon kurdurdu mu, kurdurduysa komisyon kimlerden oluşuyor, bilmiyoruz. Bildiğimiz iki şey var; birincisi, suçlanan bürokratların bir tekini bile görevlerinden almadı. Adamlar aynı suçları işlemeye halen devam ediyorlar. İkincisi; bu tavrıyla bizde uyandırdığı kanaat şu: Meclis Başkanı zamana yayıp bu olayın üzerini örtmek istiyor.”

Haberin Devamı

SEÇKİ

Cumhuriyet gazetesinin dün sabahki baskısını taşıyan kamyonlar durduruldu, birkaç nüsha alındı, savcıya gönderildi. Gazete, ifade özgürlüğü dayanışması amacıyla, Charlie Hebdo dergisinden seçilmiş yazı ve karikatürlerden oluşan dört sayfa yapmıştı. Acaba kapak karikatürünü de almış mıydı? Almadığı görülünce kamyonların hareketine izin verildi.
Cumhuriyet gazetesinin dağıtımının engellenmeye çalışılması sansür girişimidir.
Abdülhamit döneminde böyleydi, gazeteler önce sansürcüler tarafından okunur sonra dağıtıma çıkarılırdı.
Bir iktidar ya basın özgürlüğünden yanadır, ya özgürlüğe karşı olanlardan yana.
AKP iktidarı özgürlükleri savunacağız iddiasıyla işbaşına gelmemiş miydi?
Başbakan Paris’te özgürlükler için yürümedi mi?

Haberin Devamı

İnanç için katliam mübahsa ineği kutsal sayan Hinduların vejetaryenler (et yemezler) hariç herkesi öldürmeleri gerekir!
Akif Kökçe

ALPER

Prof. Kerim Ünsal dostumuz anlatıyor...
“Çankaya Belediye Başkanı Alper Taşdelen Mülkiye’den öğrencimizdir. Onu tanıyan hocaları olarak biz bir grup Mülkiyeli Hoca geçen eylül ayında kendisini ziyaret etmek istedik.
Özel Kalem’ine bir not eşliğinde adlarımızı bırakırken hiçbir talebimiz olmadığını özellikle belirttik. Haftalar geçti ses çıkmadı. Randevu talebimiz birkaç kez hatırlattık. Özel Kalem’i bizi oyalamaya devam etti. Bunun üzerine randevu talebimizi geri çektik. Anlaşıldı ki Alper Bey kendisine düzgün bir özel kalem bulamamıştır. Veya bize ayıracak vakti yoktur.”