Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

ABD Başkanı Barack Obama üç gün önce BBC televizyonuna verdiği demeçte söze saygılı başlıyor:
- Pakistan’ın ulusal egemenliğine saygılıyız...
Peşinden ekliyor:
- Ancak El Kaide veya Taliban liderlerinin orada olduğu tespit edilirse Pakistan’a yine operasyon yaparız...
Sözü noktalıyor:
- Bizim işimiz ABD’nin güvenliğini sağlamaktır...
Ancak aynı ABD Türkiye’nin kendi güvenliği için Kuzey Irak’ta operasyon yapmasına asla izin vermiyor... PKK’yı terör örgütü kabul ediyor ama uygulamada tam tersine koruyup kolluyor, oturun anlaşın, diyor. İşler David Phillips raporu doğrultusunda yürüyor. Türkiye terörle mücadele değil müzakere içinde. Seçimden sonra gündemin ilk maddesi Anayasa’da değişiklik yapılarak Türk ve Türk milleti ifadelerinin çıkarılması... Ve demokratik özerklik yolunda adım atılması olacak... Siyaset buna göre dizayn ediliyor. Baykal’la birlikte ulusalcı ve Atatürkçü kimliğini bir kenara bırakan CHP artık bu gidişe engel görülmüyor. CHP içinden “Anayasa’nın 66. maddesi değişebilir” gibi itiraz görmeyen sesler çıkıyor. TSK uzun süredir etkisizleştirildi. Geriye “milliyetçi” MHP kalıyordu... Kasetler ve belden aşağı yöntemlerle MHP üzerinde çalışılıyor şimdi... MHP Meclis dışı bırakılabilirse işler alabildiğine kolaylaşacak...
Bizim kimi meraklarımız var... Mesela....
Kürt sorunu için Türk hükümetine şartlar koşulurken hiç PKK’nın tasfiyesinden söz edilmiyor. Kimse böyle bir söz vermiyor. PKK ne olacak? Ne zaman silah bırakacak?
İkincisi... Kemal Kılıçdaroğlu’nun sözünü ettiği demokratik özerklik ile BDP’nin planındaki özerklik arasında ne gibi benzerlikler var?

Haberin Devamı

YSK ve kasetler...
Yüksek Seçim Kurulu üç maymunları oynamayı tercih ediyor...
Hukukçu Noyan Özkan bu düşüncede... YSK’nın unutulan görevini hatırlatarak diyor ki:
“Başbakan ve AKP’nin, Deniz Baykal ve MHP’li yöneticilerin organize bir suç örgütü tarafından kamuoyuna sunulan özel yaşam kasetleri üzerinden propaganda yapması ile 12 Haziran seçiminin düzeni ve dürüstlüğü bozulmuştur. Zaten yüzde 10’luk korkunç seçim barajı ve seçim harcamalarının denetimine ilişkin bir yasa olmaması nedeniyle ülkemizde yapılagelen seçimler demokratik iradeyi yansıtmaktan uzaktır.
Yüksek Seçim Kurulu, Anayasanın 79. Maddesi ile 298 sayılı Seçim Yasası uyarınca, ’seçimlerin başlamasından bitimine kadar, seçimin düzen içinde yönetimi ve dürüstlüğü ile ilgili bütün işlemleri yapma ve yaptırma, seçim süresince ve seçimden sonra seçim konularıyla ilgili bütün yolsuzlukları, şikâyet ve itirazları kesin karar bağlamakla’ görevli ve yetkilidir.
Yüksek Seçim Kurulu, organize suç örgütünün pervasızlığı ve dokunulmazlığı karşısında üç maymunları oynamayı tercih etmiş ve görevini ihmal etmiştir.
Yüksek Seçim Kurulu’nun, meydanlarda Başbakan’ın kaset propagandasına son verilmesi ve organize suç örgütünün derhal tespit edilmesi için hükümet ve savcılıklara uyarıda bulunma ve gerekirse seçimleri iptal etme görev ve yetkisi vardır...”
Noyan Özkan YSK’ya başvuruda bulunarak bu görevi yerine getirmesini istedi...

Haberin Devamı

Çadır
Artık İstanbul’un bir adı daha var; Çadır masa - sandalye kenti.. Hemen tüm kaldırımlar çadır çıkmalar ve masa - sandalye ile dolu. Kadıköy, Nişantaşı, Osmanbey, Beyoğlu, neresi aklınıza gelirse... Bir kentte masaların sokaklara çıkması, insanların açık havada yiyip içmesi, etrafı seyretmesi, kaldırımların şenlenmesi güzeldir... Batı kentlerini bu manzaralar güzelleştirir. Ne var ki bu sistemi de yozlaştırıyoruz. Dükkan sahibine dışarı çıkma izni vermezseniz yana yakıla ağlıyor. O izni alınca da istismar ediyor. Bu defa yayalara yürüyecek yer bırakmıyor. Belediyeler mi? Seçimden seçime halkçıdırlar. Geri kalan zamanda istismarcı esnaftan yana tavır alırlar. Bakın etrafa göreceksiniz...

Haberin Devamı

Tayyip Erdoğan, esnafa da “3 çocuk” çağrısı yapmış.
Şeeeyyy... Siftah bile yapamayan adamlar 3 çocuğu nasıl yapacaklar acaba?

Fahrettin?Fidan


İnternette yayınlanan kasetler MHP’nin oylarını artırmış.
Yandaş medya kasetler için artık “MHP içindeki muhalefeti” değil,
bizzat “MHP yönetimini” suçlayacak demektir...

Gülhan Elmas

Parodi
Gizli tanık Efe, “İlhan Cihaner’i 2009 yılında orduevinde sabah kahvaltıda Albay Dursun Çiçek ve rütbeli birkaç subayla gördüm” diyor. Dursun Çiçek soruyor:
D. Ç: Beni orduevinde gördüğünü söylüyorsun. Peki ben o gün ne giyiyordum?
EFE: Üzerinde yeşil resmi bir üniforma vardı.
D. Ç: Denizciler yeşil üniforma giymez.
EFE: Pardon karıştırdım, beyaz bir üniforma vardı.
D. Ç: Ocak ayında beyaz üniforma mı giyiyordum?
EFE: Tam olarak hatırlamıyorum. Başka bir renk olabilir.
D.Ç: Her şeyi hatırlıyorsun. Kimler olduğunu ve ne konuştuğumuzu bile hatırlıyorsun. Ne renk kıyafet giydiğimi mi hatırlamıyorsun?
EFE: ...

MHP’deki istifacılardan Mehmet Ekici, kasetteki kadının imam nikahlı eşi olduğunusöylemiş.
O halde iktidar açısından akan suların durması lazım...
Haldun Ertem