CHP Muğla Milletvekili Prof. Gürol Ergin’in, Meclis’teki bilgisayarlara filtreleme uyguladığı için “Gırgır dergisinin Tayyip Erdoğan’ın tepkisini çekecek seks kapağı” başlıklı sayfadaki karikatürlere giremediğini... Girmek için istenilen formu doldurmasına karşın sonucun değişmediğini önceki gün yazmıştık. Gürol Hoca dün bizi aradı ve bu konudaki son durumu anlattı.
- Olayın köşenizde yer alması üzerine TBMM Bilgi İşlem Müdürü Zeki Çiftçi danışmanımı aramış. Meclis’in filtreleme sisteminin kelime tanımı üzerinden olduğunu, içinde seks, porno gibi sözcükler geçen sitelere girişi otomatik olarak engellediğini... Benim o nedenle söz konusu karikatürlere ulaşamadığımı, doldurduğum formun da kendilerine ulaşmadığını söylemiş...
- Sizi tatmin etti mi bu açıklama?
- Yok canım... Beni aramış olsaydı kendisine, o zaman MHP’li milletvekillerinin seks kasetlerinin aynı sistem tarafından neden filtrelenmediğini... Meclis’te isteyen herkesin o çirkin görüntülerin yer aldığı siteye nasıl olup da rahatlıkla girebildiğini, dahası girdiğini sorardım. Ayrıca bugün sırf denemek için içinde seks kelimesi geçen, ‘Dünyanın en seksi 50 kadını’ başlıklı bir habere rahatlıkla girebildim. Ha, bu arada hemen söyleyeyim, Tayyip Erdoğan’ın o karikatürlerine hâlâ sansür uygulandığı için ulaşılamıyor.”
Bu tekil olay neyi mi gösteriyor? En başta... Bu kafaların ülke çapında filtre sistemine geçildiğinde bu işi ne derece sorumlu yürüteceğini...
Dünün haberi:
“Grip olduğu gerekçesiyle 19 Mayıs Stadyumu’ndaki törene katılmayan Erdoğan 5 saat sonra Siirt’teki mitingde konuştu ve Kılıçdaroğlu’nu yalancılıkla suçladı...”
Soru: Başbakan Erdoğan “Önümde ayağa kalkmayan general bedelini ödedi” sözüyle neye sebep oldu?
Yanıt: Daha önce söylediği “Biz yargının işine karışmayız” sözünün anlamını yitirmesine...
Haldun Ertem
Düzce Müftülüğü camilerde grev karşıtı hutbe okutmuş.
Eh, bu müftülük yakında Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu’na üyelik için de başvurur artık!
Fahrettin Fidan
Nedir bu zulüm?
Mümtaz bir yazar sütununda “19 Mayıs’ta neden hâlâ faşist kutlamalar yapıyoruz?” başlığıyla uzun bir yazı döktürmüş.
19 Mayıs kutlamaları faşist İtalya’dan alınmaymış.
Problem yalnız 19 Mayıs olsa mesele yok.
Ama bazılarına her şey dokunuyor!
Okullarda “öğrenci andı”nın okunması dokunuyor,
İstiklal Marşı’nın söylenmesi dokunuyor!
23 Nisan kutlamaları dokunuyor!
19 Mayıs törenleri dokunuyor!
Anıtkabir ziyaretleri dokunuyor!
Cumhuriyet bayramı törenleri dokunuyor!
Cumhuriyet resepsiyonları dokunuyor!
Cumhuriyet onlar için adeta iğneli fıçı...
İki günün biri hayatı kendilerine zindan ediyor...
Onları bu zulümden nasıl kurtarmalı?
Oyun kütüphanesi
Marmara Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nde bu ayın 27’sinde ilginç bir konferans var:
“Oyuncak kütüphaneleri...”
Bizde geç kalmış bir girişim... Ancak dünyanın pek çok ülkesinde oyuncak kütüphaneleri uzun zamandır var. Örneğin Yeni Zelanda’da bu kütüphanelerin sayısının 217’yi bulduğu söyleniyor. Türkiye’de sanırız sadece Antalya ve Bergama’da açıldı... Kadın Emeğini Değerlendirme Vakfı’nın desteğiyle yakın bir gelecekte İstanbul’da Gültepe, Nurtepe, Bahçelievler, Kartal’da açılması planlanıyor.
Nedir oyuncak kütüphanesi?
Aynen kitap kütüphanesi gibi.. Çocukların gelip oyun oynayabileceği ve ödünç oyuncak alabileceği bir kuruluş... Faydaları mı?
Ana babaların bütçesine tasarruf sağlıyor.
Onları çocuklarına yeterince oyuncak alamama üzüntüsünden kurtarıyor.
Evler üç beş kez oynanıp kenara atılan oyuncak mezarlığına dönüşmüyor.
Çocuklar istedikleri oyuncakları seçme hakkına kavuşuyor.
Çocuğun ayağı kütüphaneye alışıyor.
Paylaşımcılığı ve tasarrufu öğreniyor vb....
Oyuncak kütüphanelerini geliştirelim...
Kediler köpeklerden daha akıllıdır. Asla 8 tane kediye karda kızak çektiremezsiniz...
Jeff Valdez
Geceleri bazan uzanıp “nerede hata yaptım” diye düşünüyorum.
Sonra bir ses bana: “Bu öyle bir gecede hallolacak bir mesele değil” diyor.
Charles Shulz
Kadın siliniyor...
Hükümetin 8 devlet bakanlığını kapatırken 11 yeni bakanlık kuracağı haberi basına yansıdı. Buna göre bazı bakanlıklar tamamen kapatılırken bazı bakanlıklar da bölünüyor veya değiştiriliyor.
Bu arada, “Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanlığı”nın sadece “Aileden ve Sosyal Politikalardan Sorumlu Bakanlık” haline getirilmek istendiği de basına yansıdı..
İstanbul Barosu Kadın Hakları Komisyonu Başkanı Nazan Moroğlu diyor ki:
“Bakanlıktan kadının adını silmek, kadının aile yaşamı dışında var olan onca sorununun yok sayılmasına , kadının BİREY olarak dikkate alınmamasına yol açacaktır. Bu girişimi engelleyelim. Kadının adını sildirmeyelim”