Günde en az 5-6 cinayet işledikleri...Oluk oluk kan akıttıkları...Toplu katliam yaptıkları...Ağa babaların bile, "Bizimkiler yerli malı silah kullanıyor" itirafıyla cinayet işlediklerini kabul ettiği bir dönemde...Hatırlarsınız...Toplumun gözüne baka baka, "Bana sağcılar cinayet işliyor dedirtemezsiniz" demişti Hazret...
Çeteler biraz da bu şemsiye altında oluştu... Büyüdü, palazlandı, devleti ele geçirdi.. Hazret buna ne diyecekti? Laf mı yok... Şimdilerde söylediği:
"Devlet içinde çete olmaz! Çeteler devleti ele geçirmiş derseniz devleti tahrip etmiş olursunuz!"
Seyir defterinde bundan sonra neler okuyacağız bakalım...
Liderler zirvesinin, gazetelerde çarşaf çarşaf yayınlanan tutanaklarını okudunuz mu? Özellikle de Tansu Hanım' ın konuştuğu bölümleri? Hayır mı? Gönlümüz, bu dil ustasının şiir tadındaki konuşmasından mahrum kalmanıza elvermiyor, sabrınıza ve hoşgörünüze sığınarak bazı bölümlerini aktarıyoruz.
...Sayın Baykal bu tavrı seçmiştir, üstüne gidelim, ne eksik varsa yapalım, hepsine bunda hemfikir kaldım.
...Yalnız bir hukuk devleti anlayışına ki, hepimizin sahip çıkmak istediği özlemi, sahip çıkarken bir yanlışın içine girmeyelim.
...Aslında bu toplantının amaçlarından bir tanesini hiç görmezlikten geldiğimiz anlamına geldiğini düşünüyorum.
...Ve bu durumda bir töhmet altında duran insanların içinde rapor veriliyor kişilerin.
...Şimdi bütün bunların tekrar ediyorum dahası varsa nereye kadar yapılması gerekiyorsa burdan öneri çıkar, bütün bunların hepsi bir hukuk devleti anlayışı içerisinde yapılabilecek herşeyi ortaya koyarız; deriz ki şu mekanizmalarda şuralar var, bunların da üzerine gideriz.
...Emniyete de yollayacak olsak ve de yollamış olsa, "Ki açaba o yollamayı kim yönlendirdi. Bunun içinde Yazıcıoğlu'nun kendisi var mı yok mu?" değişik şayialar da vardır.
...Sayın Ecevit ben lisede daha öğrenciydim, kendilerini dinledim yine, yine bir "adeta devlet içinde çete, devlet çökmüştür" havası ve devlet içinde çete, bir kontrgerilla diye çıkmıştır bu olay.
...Şimdi sayın Cumhurbaşkanım bunlar biz böyle konuyu kullanırken şu olaylara da dikkatinizi çekmek istiyorum.
Koç Burcu:Hakla, hukukla bütün bağlarını koparmış, bütün köprüleri atmışsın, Susurluk'la gördük ki, boynuzlarına kadar pisliğe batmışsın...Debelendikçe daha da batıyorsun, yeni yıl falında görüyorum, Sağmalcılar 4. koğuşta yatıyorsun. Hiiççç kınama, ne arıyor ne soruyor diye ablan Tansu'yu, hala öğrenemedin mi, vefasızlıktır onun en bariz huyu.
Şimdi soruyorsun kendi kendine, sonu böyle bitsin diye mi kuruldu onca çete, çekildi bunca zahmet, koğuş ağan çay istiyor, haydi fırla Koçum Mehmet.
Akrep Burcu: Bir değil, iki değil, üç değil, belki on kez sıçrayabilen tek çekirgesin, ne diyeyim, Rabbim insanı senin şerrinden esirgesin. Maşa gibi kullandın onca insanı, yüreğin hiç titremedi; cayır cayır yaktın, hepsinin ardından yaktığı Roma'ya bakan Neron gibi baktın. Şimdi suyun başından biraz uzaklardasın, ol nedenle fena halde tuzaklardasın. Pekçok gönül hicranla dolu, helal olsun derim sana, gene kazasız belasız tamamlarsan bu çıkmaz yolu.
Koca Burcu: Dünya var oldu olalı görmemiştir senin gibi eşi, herkes merakta, acaba nasıl kaldıracaksın bu leşi...Karın kullandı seni, sen kullandın karını, sonun kodes değilse, çoktan garantiledin hem bugünü hem yarını...Dün İnönü'ydü, Karamurat'tı, Çetin'di, bugün kullanmaktasın Hoca'yı, inan, hiçbir tarih yazmamıştır senin gibi haris kocayı. Yükselişine gıptayla, şaşkınlıkla bakıyor kırk yıllık tekmil anamalcılar, öyle görünüyor ki senin de sonun ya Amerika ya Sağmalcılar.
Hoca Burcu: Uyuttun milleti, getireceğim diye Adil Düzeni, söyle bakalım, değişti mi seninle düzenin düzeni, düzüleni...Ne hak ne adalet ne Adil Düzen ne ardır, tek amacın iktidardır, lakin gittiğin yol sırat'tan ince, sırat'tan dardır. Zam, zam, zam, adın bununla anılır oldun ey Vezir-i Azam...Devr-i iktidarında kesildi milletin nefesi, soluğu, falında görüyorum, yakında zorunlu mesken tutacaksın Altınoluk'u...
Bugün 1 Ocak 1997... Onat Kutlar bu sabah Eyüp'te Piyer Loti kahvehanesine çıkacak, sabah kahvesini içeçecekti Haliç'in durgun sularına bakarak ve ne düşündüğünü birkaç saatliğine sabah mahmuru kahvecinin gözlerinden bile gizleyerek... Bir yıl önce "yılbaşı hristiyan adetidir" diye tutturan cühelanın yarattığı ortamda patlayan bir bomba O'nu ve hayatın baharındaki Yasemin Cebenoyan'ı bulmasaydı eğer... Metin Göktepe aynı saatlerde muhtemelen uyuyor olacaktı, bir gece önce yılbaşı eğlencelerini resimlemenin verdiği yorgunlukla... Eğer birkaç üniformalı örgüt militanının insanlık dışı dayağı ile can vermemiş olsa... Biri tanıdığımız ve yürekten sevdiğimiz, diğeri tanışmak fırsatı bulamadığımız bu iki dostu anıyoruz geçen yılın talihsizliğinde...
***
İki gün önce yılın "adam" larını ve yayınlarını anarken tahmin ettiğimiz gibi kimi unutkanlıklarımız oldu. Yılın Sendikası DİSK ve Başkanı Rıdvan Budak'ı unutmamalıydık. Yılın yayınları arasında mutlaka "Radikal" i saymalıydık. Basının dürüstlüğü için kavga veren iki basın önderini, Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nail Güreli ve Basın Konseyi Başkanı Oktay Ekşi'yi ıskalamamalıydık. Ben de bu listede olmalıydım diyerek kendini o listeye yakıştıran tüm isimsiz kahramanları anmalıydık. Anıyoruz.