Açık Pencere Bu çocuklar birtakım yarışmalarda dereceye giriyor. Türbanla kürsüye çıkıp ödüllerini yetkililerin elinden alıyor.Adana'da Garnizon Komutanı ve kaymakam türbanlı öğrenciye ödül vermeyince olay olmuştu... Rize'de okul müdürü öğrenciye türbanını çıkart deyince hakkında soruşturma açıldı...Başbakan telefon açıp her iki türbanlı öğrenciye destek verdi...Derken önceki gün TÜBİTAK'tan da türbanlı bir ilkokul öğrencisi ödül aldı...Gazete haberlerine göre, Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik küçük kızın türbanla sahneye çıkarılmasına tepki göstermiş... Ama kızın ödülünü de MEB Müsteşar Vekili veriyor. AKP Milletvekili Hüsrev Kutlu türbanlı öğrenciyle resim çektiriyor.Başbakan türbanlı ilkokul öğrencilerini desteklerken Milli Eğitim Bakanı'nın gösterdiği tepkinin samimiyetine inanılabilir mi?Birkaç ay önce Diyarbakır'da özel ilkokula türbanlı öğrenci sokan müdüre soruşturma açılmıştı. Acaba ne oldu?Öte yandan bazı yazarlar hâlâ "Ben üniversitede türban yasağına karşıyım" diye demokratlık gösterileri yapıyor.Bu arkadaşlar hâlâ türban seferberliğinin üniversiteyle sınırlı bir özgürlük sorunu değil de karşı devrimin sadece bir parçası olduğunu kavramadılar mı? Böylesini hiç aklınıza getirmiş miydiniz? Artık gazetelerde günübirlik türbanlı ilkokul çocukları boy gösteriyor. Başbakan Erdoğan, "Sarkozy ikili oynuyor" demiş. O da takiyecinin biri demek ki... Norveç'te yeni yılda yürürlüğe girecek bir yasa halka açık şirketlerde kadın yönetici oranının en az yüzde 40 olmasını öngörüyor. Bu oranı tutturamayanlar kapanmaya kadar gidebilecek...Norveç bu yasayı neden çıkartıyor? Çünkü kadın erkek dengesinin devlet müdahalesi olmadan sağlanmasının çok uzun süre alacağı düşünülmüş...Bu yasanın çıkacağı bilindiğinden 2002 yılından bu yana ülkede, yasa kapsamına giren 500 şirkette, kadın yönetici oranı, yüzde 35'lere çıkmış durumda... Hedefe neredeyse varılmış...Eloğlu kadını toplumda eşitliyor, güçlendiriyor. Kadın ezilmekten ancak böyle korunur. Sıra kadında... Kitabın adı: "Yaşadığım Günler"... Yazarı: Bir dönemde politikacılık da yapan, Yapı Kredi Bankasının kurucusu Kazım Taşkent...Taşkent'in 2 yıl gibi kısacık politik deneyimlerinden çıkardığı sonuç şöyle:" Hayatta hiçbir başarı kazanamamış insanlar, politikada kolaylıkla çok şey olabiliyorlarmış, bunu öğrendim. Küçük işleri bile görmek gücünde olmayan kişiler, devlet hizmetinde büyük işler görmek hevesine kapılırlarsa, kendi harikalarını yaratabilirler ama bedelini millete ödetirler." Yaşanan günler Fotoğrafa rötuş Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, 2008 yılı için hazırlattığı takvimde, Atatürk'ün elinde sigara olan bir fotoğrafını rötuşla sigarasız hale getirmiş. Grafik sanatçısı Arman Salepçi dostumuz diyor ki:- Atatürk'ün resimleri kültür mirasıdır. Tahrif edilemez. Kültür Bakanı Atatürk'ün sigaralı resminden hoşlanmıyorsa sigarasız bir fotoğrafını alabilirdi takvime... Ama fotoğrafı rötuşlamaya yetkisi yoktur. İleride göreve içkiden hoşlanmayan bir kültür bakanı gelirse kendisinde Atatürk'ün içki içen fotoğraflarını rötuşlatma hakkını görecektir... Ertuğrul Günay bunun da önünü açmaktadır...Kültür Bakanı bir fotoğraf sanatçısının eserine müdahale hakkını kendinde görmüştür, bu da olayın diğer acı bir boyutudur... Yaptığı iş telif yasasına da aykırıdır... Neresinden baksanız kültüre sığmıyor... Fransa'nın bastırması sonuç verdi ve Türkiye'nin üyeliğini çağrıştırdığı gerekçesiyle bugün yapılacak AB zirvesinin sonuç bildirgesinden "katılım" ifadesi çıkarıldı. Hükümet cılız sesler çıkarıyor olay karşısında... Dışişleri Bakanı bir sfenks sessizliği içinde. CHP'li Onur Öymen'in tepkisine gelince:"Diplomasinin altın kuralı vardır; bir ülke size zarar veriyorsa siz de ona aynı şekilde yanıt vereceksiniz. Biz eskiden bu kuralı uygulardık. Örneğin Vahit Halefoğlu Dışişleri Bakanı iken, aynı Fransa, Ermeni sorunu konusunda Türkiye'nin canını acıtan bir karar almıştı. Sayın Halefoğlu hiç tereddüt etmedi, o günlerde Fransa ile imzalayacağımız 1 milyar dolarlık nükleer santral projesini çöpe atıverdi. Dönemin Fransa Cumhurbaşkanı bunun üzerine hem Türkiye'den özür diledi hem de söz konusu kararı geri aldı. Bizim bugünkü iktidar bırakın bu tür eylemli tepkiyi, sözlü tepki bile veremiyor. Veremeyince de işte böyle gelen vuruyor, giden vuruyor. Şamar oğlanına dönüyoruz."* * *Enerji Bakanlığı önümüzdeki günlerde büyük nükleer santral ihaleleri açmaya hazırlanıyor. Bakan Hilmi Güler'in verdiği bilgiye göre, ihaleye girmeye hazırlanan uluslararası firmalar arasında Fransız firmaları da var.Peki, bu firmaları ihaleye sokmamak gibisinden bir düşünce, bir niyet söz konusu mu? Şu ana kadar hayır... Maziye bir bak! Profesör Yılmaz Esmer ve ekibi seçim sonrasında bir kamuoyu anketi yapmış, sonuçları geçen ağustos ayında gazetelerde yayımlanmıştı. Bazı sorular ve yanıtları şöyleydi:- Plajda mayo ile dolaşmak günah mıdır?AKP'lilerin yüzde 83'ü "Evet"...- Evreni algılamak için bilimsel buluşlar mı, din kitapları mı önemlidir?AKP'lilerin yüzde 59'u "Din kitapları"...- Ramazanda lokantalar kapalı olsun mu?AKP'lilerin yüzde 53'ü evet...Geçen yıl yapılan TESEV araştırmasında bir soru ve yanıtı şöyleydi:- Müslümanların başlıca görevi İslami yaşam tarzını hâkim kılmak için çalışmaktır...Evet diyenler yüzde 58.6...Bu kompozisyonda bir toplumun Avrupa'ya uyum sağlamasına imkân var mı?Avrupa halkları da bu anketleri izliyor... Bu kimliğimizle bizi aralarına almayı isterler mi?Peki AKP'nin AB'ye başvurusu neden? Çok yazıp söyledik; TSK'yı pasifize etmek için... Biraz da müzakere tarihi alıp bunu oya tahvil etmekti amaç... Nitekim müzakere tarihi aldıktan sonra işin peşini bıraktılar... Onların amacı da bizi alır gibi yaparak bir şeyler koparmaktı. Sonunda bu kör noktaya gelindi... m.asik@milliyet.com.tr Avrupalı mıyız?