Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

- Selim Somçağ'ın söylediklerine katılıyorum. Milli gelir biri üretim, diğeri harcama yolu olmak üzere iki şekilde hesaplanır. Normalde iki hesaplamanın da aynı sonucu vermesi gerekir. Bunlardan biri diğerini tutmazsa yapılması gereken şey aradaki farkın sebeplerini araştırıp rakamları denkleştirmek olmalıdır. Bizde, üretim yoluyla hesaplanan milli gelir, harcama yoluyla hesaplanandan hep fazla çıkıyor. Bu durumda DİE, aradaki farkın sebebini bulmak yerine bu fazlalığın hepsini stok artışı olarak kabul ediyor. Yani harcamaları o kadar yukarı çekiyor. O zaman da milli gelir hayali bir şekilde büyük çıkıyor. ANAP Milletvekili Emin Şirin, geçenlerde DİE'den sorumlu bakana bu konuyu sormuş, bakan da DİE'nin yaptığı işin doğru olmadığını itiraf etmişti...- Erdoğan, milli gelirin 10 bin dolara yükseleceğini söylüyor. Mümkün mü?- Teorik olarak mümkündür! Bunun için 2006'da milli gelirin yüzde 5 artması, bunun yanı sıra doların yüzde 45 ucuzlaması... Yani 700 bin liraya filan düşmesi lazım. Ha, doları 200 liraya düşürürse o zaman kişi başına milli gelirde ABD'yi bile geçeriz! Espriyi bir yana bırakıp ciddi konuşursak diyeceğim tek şey şudur: Başbakan hesap bilmiyor.NOT: Türkiye'de onca üniversite, onca ekonomi fakültesi, onca ekonomist öğretim üyesi var. Bu muhteremler hiç bu konularla uğraşmaz mı? Hiç oturup bir hesap da kendileri yapmaz mı? İktisatçı Selim Somçağ'ın, "DİE, Türk sanayicisinin stokları sürekli artırdığı varsayımına göre hesaplar yapıyor. Bu varsayımdan hareketle 2002 yılından beri milli gelir rakamları kasıtlı olarak şişiriliyor. Oysa ortada böyle bir stok artışı yoktur. İçinde bulunduğumuz yıl milli gelirde artış değil azalma olmuştur" diye özetlenebilecek görüşlerini dün aktarmıştık. Bugün de aynı konuda iktisat profesörü Korkut Boratav'a kulak verelim. Başbakan Erdoğan, İzmir'e ilişkin "gâvur" imasında bulunmamış, "solun kalesi"ni kastetmiş. Açıkça "solun kalesi" demenin çekinilecek nesi varsa... CHP Manisa Milletvekili Hasan Ören'le Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'in 6 kez görevden aldığı... Mahkeme kararıyla 7 kez koltuğuna dönen Manisa Milli Eğitim Müdürü Hasan Özdemir'i konuşurken kadrolaşmadan kimi başka örnekler de alıyoruz:"Manisa'daki hemen hemen hiçbir eski yargıç, savcı bırakmadılar. Operasyona Cumhuriyet Başsavcısı'ndan başladılar, ardından yargıçlara el attılar. Ağır Ceza Mahkemesi'nde bütün yargıçları değiştirtiler. 14 yıldır Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı olarak görev yapan, herkesin sevgi ve saygısını kazanmış Mehmet Yılmaz vardı. Son olarak onu da Bursa'ya gönderdiler." Manisa yargıçları TÜSİAD, hükümeti eleştirdi... Umarız bu çıkış, pusulası para olan köşe yazarlarını de etkiler, iktidar partisinin başarısızlıkları biraz olsun ortaya çıkar... 'Gâvur İzmir" tartışmasına bir katkı da Prof. Bilge Umar'ın "Börklüce" kitabından... Kitabın 37 - 38. sayfalarında Prof. Umar, İzmir Karşıyaka'nın tarihinden söz ederken şöyle diyor:"Timur, 1402 Aralık'ında buraya gelesiye kadar, Rodos Şövalyeleri'nin daha doğrusu Rodos'ta üslenmiş şövalye tarikatının elinde ve ayakta olan, Türklerin Liman Kalesi (Limon Kalesi) dedikleri bir kale vardı. Aydınoğulları bu kaleyi zaptetmiş iken 1344'te baskınla gelen haçlı donanmasına kaptırmışlardı. Çevreden gelen Hıristiyan halkın da sığındığı bu kale, İzmir içinde bir başka İzmir olup çıkmıştı. Türkler o kaleye 'Gâvur İzmir'i, Aydınoğullarının egemenliğindeki kent bölümüne de 'Müslüman İzmir'i derlerdi..."Demek bu deyim ta o tarihlere uzanıyor... (Okurumuz Yusuf Okçuoğlu'na teşekkürle...) Gâvur İzmir Sakın sofrada tartışmayınız.. Nasıl olsa tok olan kazanacaktır... AB ülkelerinde yapılan son Eurobarometer anketinde, AB'de Türkiye'nin üyeliğini destekleyenlerin oranı yüzde 31, desteklemeyenlerin oranı ise yüzde 55 çıktı...Bundan önceki ankette bizi istemeyenlerin oranı yüzde 52 idi... İmajımız gittikçe kötüleşiyor... İmajımız Avrupa'nın en fakir üyesi Arnavutluk'tan kötü... Arnavutluk'un üyeliğini destekleyenlerin oranı bizden 2 puan fazla, yüzde 33.Bırakın AB ülkelerinin bizimle ilgili yargılarını... Biz kendi kendimize soralım:AB üyeliği ile Avrupa'ya ne katacağız?Bilimde, sanatta, edebiyatta, sporda Avrupa'ya ekleyeceğimiz ne var?Avrupa'ya çağdaşlık mı götüreceğiz yoksa türban, imam hatip, alkol yasağı gibi tartışmalarla laiklik duvarını mı zorlayacağız. Avrupa bizi neden istesin? Avrupa "Kime eğitimli diyeceğim? Ben, öncelikle koşullar tarafından yönetilmek yerine onlara egemen olan, her fırsatı yiğitçe karşılayan ve zekice hareket eden, tüm iş ve ilişkilerinde onurlu olan, huysuz kişilere ve olumsuzluklara iyi yaklaşan, ayrıca zevklerini kontrol altında tutan ve talihsizliklere boyun eğmeyen, başarıyla şımarmayan insanlara eğitimli derim." m.asik@milliyet.com.tr