Açık Pencere Ne üniversite rektörleri, ne Yargıtay ve Danıştay, ne muhalefet partileri, ne barolar, ne meydanlara çıkan on binler onları durdurabildi... Anayasa'yı çatır çatır değiştirdiler...Sözde vicdan ve inanç özgürlüğünün önündeki engelleri kaldırdılar... Sözde çoğulculuğun gereğini yaptılar. Aslında bu masum kavramların ardına sığınıp bir büyük toplumsal bölünmenin temelini attılar... Laikliğe karşı savaşanların yolunu biraz daha açtılar.Siz hiçbir alanda demokrasi ve özgürlükler için adım atmayın. Ama sadece türbanı serbest bırakmaya çalışın. Bunu özgürlük adına yaptığınıza kim inanır? AB'nin de durumu böyle değerlendirdiğini dün ekranda TÜSİAD Brüksel Temsilcisi Bahadır Kaleağası anlatıyordu.Önümüzdeki hafta üniversiteler açılıyor. YÖK Yasası'nın 17. maddesini ve ona bağlı YÖK yönetmeliğini beklemeden türbanlı öğrencilerin derslere gireceği belirtiliyor. Bazı rektörler türbana zaten göz yumuyor. Göz yummayan rektörlerin üniversitelerinde kapı önü tartışmaları çıkacağı kesin... Artık Anayasa Mahkemesi'nin vereceği karar da fayda etmez. Türbanlı öğrenciler üniversiteleri doldurduktan sonra uygulamadan bir daha geri dönülmez. Sıra lise ve kamu kuruluşlarına gelir... Bu tartışmalar her gün biraz daha derinleşir, cumhuriyetin altını oyar... Çok vahim bir adım atıldı... Söylenecek her şey söylendi. Yüreğinde Cumhuriyet ateşi hisseden on binler dün Ankara Sıhhiye Meydanı'nda son uyarıları yaptılar... Ama nafile... Orhan Pamuk, "Türbanın İslam köktendinciliğiyle alakası yok" demiş. Romandan sonra şimdi de kısa hikâyeler yazmaya başladı demek... ABD Afganistan'da sıkıştı... NATO üyelerinden daha fazla asker göndermelerini istiyor... ABD Savunma Bakanı Robert Gates'in Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül'e mektup göndererek, Türkiye'nin Afganistan'da teröristlere karşı "daha etkin rol oynamasını" istediği söyleniyor. Türk askerinin ilk kez çatışma bölgelerine gönderilmesi söz konusu... ABD'nin PKK desteği karşılığında borçlu duruma düşen AKP bu talebi kabul edebilir. Askerimiz yeni bir tehlikeye atılabilir. Dikkat... Kâbil yolu... Aziz Nesin'in "Ah biz eşekler" öyküsünü yazmıştık... Bir eşek öyküsü daha... Kasabanın semercisi ölmüş... Yeni gelen semerci işin acemisiymiş. Yaptığı kötü semerler yüzünden bütün eşeklerin sırtı yara olmuş. Eşekler başlamış semercinin ölmesi için dua etmeye... Sonunda dualar kabul olmuş. Semerci ölmüş. Ne var ki yerine gelen daha da acemiymiş. Eşekler yeniden duaya başlarken biri demiş ki:- Yahu arkadaşlar anlaşıldı ki semercinin iyisi gelmeyecek. semerci ölsün diye dua etmenin anlamı yok...- Peki ne yapalım?- Tanrı'ya bizi eşeklikten kurtarması için dua edelim... Eşek fıkrası... Profesör Zekeriya Beyaz'ın "İslam ve Giyim Kuşam"adlı kitabının son baskısı dün elimize ulaştı. Ön kapakta bir başka başlık da göze çarpıyor: "Türban Kuran'da yok, İncil'de var"Özdemir İnce arkadaşımız Hürriyet'te günlerdir, Nur Suresi 31. Ayet'in Türkçeye sürekli olarak yanlış çevrildiğini, ayette başın ve saçların örtülmesiyle ilgili hüküm bulunmadığını yazıyor... Ayetin doğru çevirisi şöyle:"Söyle inanan kadınlara: Harama bakmaktan sakınsınlar ve cinsel organlarını saklasınlar. Örtülerini göğüsleri (memeleri) üzerine vursunlar?"Zekeriya Beyaz'ın kitabında da aynı sonuca varılıyor, örtünmesi istenen yerlerin sadece cinsel organlar olduğu kaydediliyor...Nur Suresi ayetlerinin yanlış yorumlandığını hatta çarpıtıldığını sağlam örneklerle anlatıyor Zekeriye Beyaz... Peki neden? Sebebini şöyle izah ediyor:- Din alimlerimiz giyim kuşamla ilgili ayetleri bilinçli olarak yanlış yorumlamışlar, anlamını saptırmışlar ve konuyu çığırından çıkarmışlardır..."Biz başörtüsüne değil, onun siyaset ve ideoloji aracı yapılmasına karşıyız" diyor Zekeriya Beyaz...Saçları kapatmanın anlamsızlığını bir örnekle anlatıyor:- Bayanların yüzleri bütün güzelliği ile açık duruyor, kimseyi tahrik etmiyor, fitne ve fesada sebep olmuyor da saçları mı tahrik ediyor?Kadını kapatmak, saklamak hatta ortadan kaldırmak için ne oyunlar oynanmış tarihte... Hâlâ da oynanıyor... Ah şu talihsiz kadınlar... Beyaz Hoca * Ne kadar yükselirsen uçmayı bilmeyenlere o kadar küçük görünürsün. m.asik@milliyet.com.tr