Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Gündem madem ki Kenan Evren... Geliniz Evren hakkında 20 yıl önce (11 Kasım 1989) yazdığımız bir yazıyı tekrar okuyalım. Başlığı “Veda latifesi” idi. Evren Cumhurbaşkanlığı’ndan emekli olduğunda yazmıştık:
“Aziz Açık Pencere okurları, muhterem hemşerilerim, şimdi kötü niyetliler hemen diyecekler ki, Açık Pencere okurları senin nereden hemşerin oluyor. Bir defasında Burdur’a uğramadan Antalya’ya gitmiştim. Ona bile mana bulmuşlar.
Biz 12 Eylül’ü makam sahibi olmak için yapmadık. Netekim bu görev gelip bizi buldu. Yoksa lisede leyli meccani iken tesadüfen matematikten kırık numara alıp askeri okula geçmeseydim şimdi muhtemeldir ki Alaşehir’de bir Bağ - Kur emeklisi olarak bulunacaktım.
İçinizden bazıları sitem ediyormuş. Cumhurbaşkanı’mız bize dargın mı, Muğla İlini Güzelleştirme Derneği’ne veda ziyaretine gitti, bize bir veda mesajı bile yollamadı demişler. Neden size dargın olayım? Muğla benim PTT’den emekli ağabeyimin evlendiği yerdir, hatta, ‘Ev alacaksan Muğla’dan, kız alacaksan tuğladan’ diye bir atasözü vardır. Yanlış söyledim galiba. Neyse, gazeteciler yazarken düzgününü yazar.
Sevgili Yozgatlılar... Kulağımıza geliyor. Ben görevden ayrılırken arkamızdan konuşanlar varmış. Emekli etmeyip de besleyecek miydik, diyorlarmış. Marmaris’e bir ev yaptırdık, hemen dedikodu çıkarmışlar, gözünü mal bürümüş diye. Mülkiyet duygusu leyleklerle kırlangıçlarda da vardır muhterem Artvinliler. Onlara kimse bir şey diyor mu?
Zamanında söyledim, şef garson bile benden fazla kazanıyor dedim. Geçen gün bir veda yemeği vermişlerdi Ankara’da... Bahusus dikkat ettim, şef garsonun yaptığına baktım. Böyle şefliği ben de yaparım dedim. Kim olsa yapar.
Sizlere veda ederken bir hususu daha belirtmeyi görev sayıyorum. Anayasa’da gerekli değişiklik yapılmalı, cumhurbaşkanını bundan böyle halk seçmelidir. Ancak aday sayısı bir taneyle sınırlı olmalıdır.
Allah’ın rahmeti geliyor, sizleri ıslatmayayım, hepiniz sağlıcakla kalın...”

Haberin Devamı

Kemal Unakıtan’dan bir tespit: “Krizden Ankara çok etkilenmedi ama İstanbul öyle değil.”
Demek İstanbul krize rağmen Ankara’yı beslemeye devam etti.
Haldun Ertem

Haberin Devamı

* Hamasetin toprakla örttüğü yerleri mizah kazımalıdır...
Jerzy Lec

 Ödül latifesi...
Başbakan Tayyip Erdoğan önceki gün Brüksel’de, “Yolsuzlukla Mücadele, Azınlık Haklarının Güçlendirilmesi, Örgütlenme ve İfade Özgürlüğünü Teşvik Eden” çalışmaları nedeniyle Crans Montana Forumu Ödülü’nü aldı. İyi de Başbakan sadece bu alanlarda mı ödülü hak etmişti? Arkadaşımız Fahrettin Fidan Başbakan’ın ödül hak ettiği diğer alanları kısaca not ediyor:
“Üslupta zarafet ödülü”, “Baba ihalelelerle bizzat ilgilenme ödülü”, “TV’de siyasi rakipleriyle tartışmada üstün başarı ve cesaret ödülü” “Aleyhindeki en ağır yazı ve karikatürlerde bile efendiliği muhafaza, tahammül ve hoşgörü ödülü”, “En haksız ve insafsız saldırılar karşısında dahi soğukkanlılığı koruma ve metanet ödülü”, “Yanlış bir iş yapma veya söyleme durumunda hiçbir komplekse kapılmadan pişmanlık duyabilme, özür dileyebilme ödülü”, “Hukukun üstünlüğüne ve yargı kararlarına sonsuz saygı ödülü”,  “İktidar olanaklarından istifadeyle köşe dönmeye karşı koyma ödülü” vs..vs...

Haberin Devamı

Müddei ve iddia
Malum “belge” için “kâğıt parçası” nitelemesi yapan Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un açıklamalarını “Taraf” ve “taraftarları” tatmin edici bulmadı. Tayyip Erdoğan da böyle bir belgenin varlığına inanır tonda konuşuyor.
Evrensel hukuk kuralıdır. Müddei, yani iddia eden, iddiasını ispatla yükümlüdür.
TSK’nın “sahte” tespitine inanmıyorsanız belgenin aslını bulup ortaya koyacaksınız.
TSK’ya çamur at, sonra da “savunma yetersiz” diye haklı çıkmaya çalış... Buna sınırlı zekâlı  vatandaşları bile zor inandırırsınız.

Kitap yağmuru
Kitap yağmuru arasında elimize değenlere şöyle bir göz atalım...
-  Kime Aydın Derler?
Ahmet Köklügiller, çeşitli yazarların “aydın” tanımlarını derlemiş... Her toplumda baş tacı edilen, büyük görevler yüklenen ama sözü pek dinlenmeyen işler kötüye gidince de yerden yere ilk vurulan şu aydın ne menem bir şeydir? Kitapta “aydın”ın onlarca tanımı var...
(IQ Kültür Sanat Yayıncılık)
-  Sıcak Düz ve Kalabalık
Dünya Düzdür’ün yazarı Thobas Friedman’dan bir yararlı kitap daha... Yazar dünyanın karşı karşıya kaldığı enerji, iklim ve biyolojik çeşitliliğe yönelik tehditleri ele alıyor, bunlara nasıl karşı konabileceğine ilişkin çözümler öneriyor... (Boyner Yayınları) 
-  Danıştay Cinayeti...
Tuncay Özkan hapiste kaleme aldı... Danıştay cinayeti tanık ve sanık ifadeleriyle, mahkeme zabıtlarıyla masaya yatırılıyor... Cinayetin gerçek yüzü araştırılıyor. (Medyanos Yayınları)
-  99 Soruda Neden ve Nasıl Çağdaş Bir Anayasa...
Anayasa Profesörü Süheyl Batum, çağdaş bir anayasanın nasıl hazırlanması ve nasıl düzenlenmesi gerektiğini anlatıyor. (Levha Yayını) 
-  Oyunun Adı Kontra Ergenekon
Ergenekon davasında 11 ay tutuklu kaldıktan sonra tahliye edilen Muammer Karabulut, içinde yaşadığı bu davanın ne olup ne olmadığını irdeliyor... Karabulut’un Lozan Antlaşması’nın yıldönümünde yapıtğı bir konuşma da Ergenekon eylemi olarak iddianamede yer almış. En çok da ona üzülmüş. (Gökbörü Yayıncılık) 
-  Bunları Kimse Yazamadı
Genç neslin en cesur kalemlerinden Oray Eğin, medya sapkınlarının fotoğrafını çekiyor... Kimi ünlü yazarları süzgeçten geçiriyor. Kimi döneklerin sicilini büyük bir isabetle ortaya koyuyor. Kitap aynı zamanda basın tarihine düşülen not niteliğinde. (Güncel Yayıncılık) 
-  Nerede O Eski Katiller
Yalçın Pekşen, günlük olayların mizahi yüzünü o kadar güzel anlatıyor ki... Ciddiyet süsü verilen komik bir dünyada yaşadığımız daha güzel anlatılamazdı... (Say Yayınları) 
-  Anayasa Yasa mıdır?
Demirtaş Ceyhun, birbirinden hoş güncel yazılarla bizi değişik konularda bilgilendiriyor. Kitabı herhangi bir yerinden açıp okuyabilirsiniz. Tam bizim sevdiğimiz kitap türü.          (Cumhuriyet Kitapları)