Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

İzmir’in Seferihisar ilçesinde 10 Ağustos günü başlayan yangın, ertesi gün kontrol altına alındığında 1090 hektar alan orman arazisi yanıp kül olmuştu.
Yangın söndürüldü, olay bitti.
Buraya kadar her şey “çok normal” görünüyor. Türkiye’de her yaz ormanlar yanar, sonra ahlar vahlar arasında unutulup gider...
Ancak bu defa farklı bir şey oldu. Seferihisar’ın CHP’li Belediye Başkanı Tunç Soyer, yangın sonrası bir “taziye” toplantısı düzenledi. Yangınla bütün ormanlarını kaybeden Doğanbey köyünde herkesi bir araya getirdi.
Köyün ortasına kurulan sahneden haykırdı:
- Biz yandık siz yanmayın!
Bu içi boş bir slogan değil...
Başkan, bir Ormanevi kurarak çocuklara ve büyüklere ormanı koruma eğitimleri verilmesini sağlayacak. Yanık alanda bir müze oluşturulacak. Orman yangını belgeselleri, fotoğrafları gösterilecek. Ege Orman Vakfı ile birlikte ve Orman Bakanlığı’nın Seferihisar Kaymakamlığı’nın destekleriyle...
Türkiye’de ilk kez bir orman yangını bu kadar “mesele” ediliyor!
Doğanbey köyündeki yangın taziyesine pek çok ünlü de katıldı. Seferihisar için seferberlik ilan ettiler. Darısı yangın geçiren diğer ilçelerin başına...

Haberin Devamı

Hükümet memura 2+2 zam teklifinde bulunmuş.
Bu hükümetten memura hayır gelmeyeceği iki kere ikinin dört ettiği kadar açık...
Haldun Ertem

“Çiftçiye nasıl olduğunu sorun... Sürekli, ‘Kötüyüm, geçen sene daha iyiydik’ der. Yani her sene, bir önceki seneden daha kötüdür.
Doğru olsa çiftçinin şimdiye kadar yok olması lazımdı...”
Tarım Bakanı Mehdi Eker

Kürtçe eğitim...
Okullarda Kürtçe eğitimi savunanlar: - Ne olacak canım, diyorlar, İngilizce, Fransızca, Almanca eğitim veren kolejler yok mu? Kürtçe eğitim veren kolej neden olmasın?
İyi de... O kolejlere giden çocuk evinde Türkçe öğrenip öyle gidiyor... Kürt çocuğu evinde anadil olarak Kürtçe öğrenecek, okulda Kürtçe okuyacak. Peki Türkçeyi nerede öğrenecek? Okulu bitirip bir işe girdiğinde Tarzanca mı konuşacak?

Akdağ’a birkaç soru
Sağlık Bakanlığı’nın düzenlediği Domuz Gribi ve Sigarasız Hava Sahası ile ilgili kampanyalar TV’lerde yayımlanıyor.. Kulağımıza kampanya hakkında küçük dedikodular geliyor. Söylentilere inanmayalım, sağlıklı bilgiyi Sağlık Bakanı Recep Akdağ’dan isteyelim:
- Kampanyayı hazırlayan firma Ankara’da kurulu Netvizyon mudur?
- Bu firma bu kampanya işini nasıl aldı? Acaba firmanın yöneticisinin eşi Sağlık Bakanlığı’nda mı çalışıyor? Firmanın bu işi almasında bu akrabalık rol oynadı mı? Yoksa tamamen tesadüf mü?
Acaba ödenen paranın miktarı nedir?
Yanıtlarsanız yayımlarız Sayın Bakan...

Haberin Devamı

Ağaç ve maden
Hükümetin yeni bir yönetmelikle maden arama ve çıkarma gerekçesiyle orman talanının önünü açtığını yazmıştık. Yönetmeliğin Ankara’da iki bakanın, Zafer Çağlayan ve Selma Kavaf’ın aracılığıyla çıkarıldığını da Egeli madenciler açıklamıştı...
Yazımız üzerine maden mühendislerinden epey mektup aldık. Kimi nazik, kimi odun sertliğinde... Diyorlar ki:
- Maden olmazsa günlük hayat yürümez... Kullandığınız her eşyada maden vardır. Kendi madenimizi çıkarmazsak ithal madene para ödemek zorunda kalırız.
- Kesilen her ağaç için Orman Müdürlüğü’ne 10 fidan parası ödeniyor... Madenci araziyi terk ederken ağaçlandırıp öyle bırakıyor... Madencinin tahrip ettiği orman yanan ormanlar yanında hiçtir...
Biz maden çıkarılmasına karşı değiliz. Doğa’nın hiç uğruna talan edilmesine karşıyız.
Yıllarını bu işe vermiş maden mühendisi Tuğrul Erkin ağabeyimiz diyor ki:
“Bazıları madenciliğe definecelik gibi bakar. Yeraltında maden varsa çıkarılmalıdır diye düşünür. Bu yanlıştır. Attığınız taş ürküttüğünüz kurbağaya değmeli. Yeraltındaki maden, yapacağınız tahribatı karşılayacak bir katma değer sağlayacaksa çıkarılmalı...”
Bu hesabı kim yapacak? Devlet... Peki devlet çalışıyor mu?
Eski Orman ve Çevre Bakanı Osman Pepe’yi dinlediniz mi?
Geçenlerde televizyon ekranında bangır bangır bağırdı:
- Ben Çaldağı’nda nikel işletmesine projeyi tahrip edici bulduğum için izin vermemiştim ama dış baskılar üzerine mevcut bakan izin verdi...
Bakan Veysel Eroğlu, İngiliz şirketi ve hükümetinin baskısı üzerine bu izni verdiğini itiraf ediyor...
İktidar ve bürokrasi bu kadar büyük zaaf içindeyken doğa ve ormanların korunabileceğine inanıyor musunuz?
Kaldı ki bakanlık maden çıkarma sürecinde de denetim yapamamakta, o süreçte doğanın kirletilip kirletilmediğini denetleyen makam bulunmamakta...
Hep birlikte yapmamız gereken madenciliğin halkın ve ülkenin çıkarına bir biçimde yasalara uygun yapılmasını sağlamak olmalı... Madenciler, madenciliğin ülke yararına aykırı uygulamalarını da eleştirmeli...