Medya, 17 Aralık'ta halkı yanılttı. Türkiye'ye tam üyelik yolu Brüksel'de (ve Fransa'nın referandum kararıyla) kapatıldı, özel statü yolu açıldı. Bu gerçeği halka alıştıra alıştıra anlatmanın vakti gelmiş görünüyor... 17 Aralık'ta tarih alınmasını "zafer" olarak nitelendirip AB'ye tam üyelik yolunun açıldığını savunan bazı meslektaşlarımız, son günlerde "özel statü" üzerinde fazlaca durmaya başladılar. Örneğin Mehmet Ali Birand geçenlerde, müzakerelerin tam üyelikle sonuçlanmayabileceğini... İmtiyazlı ortaklıkla sonuçlansa dahi girilen süreçten dönüşün artık mümkün olmadığını... AB'nin bundan sonraki isteklerine de evet dememizin kaçınılmaz olduğunu yazdı. Ertuğrul Özkök de dünkü, "İmtiyazlı ortaklık formülü bu mu?" başlıklı yazısında, Gündüz Aktan ve Fransa Cumhurbaşkanı Chirac'a yakın bir kaynağa dayanarak Türkiye'ye önerilen imtiyazlı ortaklık formülünün ne olduğunu madde madde açıkladı. Formüle bakılırsa imtiyazlı ortaklık da hiç fena değil! Maliye, futbolcuların ödediği vergi oranını yüzde 15'e düşürmüş. Bar, gece kulübü, disko gibi eğlence yerlerinden alınan vergileri artırmışlardı, onu dengelemek istemişlerdir. Kışların dondurucu geçtiği Eskişehir'de bir caddenin iki yanında palmiyeleri görenler hayretten donakalıyor. Ne midir sırrı? Bir dostumuz anlatıyor:- Başkan Yılmaz Büyükerşen bunları Akdeniz'den getirdi. Gördüğünüz gibi ağaçlar dev saksılarda. Ağaçlar bahar ve yaz aylarında yol kenarını süslüyor. Kış geldiğinde ise kamyonlara yüklenip seralara götürülüyor, bahara kadar orada tutuluyor... Bir mucize adam şu Yılmaz Büyükerşen... Palmiyeli şehir Başbakan Erdoğan, İngilizce anlıyor ama konuşamıyormuş. Konuşabilse, "Osmanlı 3 cephede savaşırken, Ermeniler gaza gelip isyan etti"yi nasıl söylerdi acaba? İçişleri Bakanlığı genelge yayımlıyor... Milletvekilleri, hâkim ve savcılar, yüksek yargı üyeleri, diplomatlar, trafik cezasından muaf tutuluyor... Zülfikar Doğan'ın dünkü yazısında vurguladığı gibi... Yasaları çiğneseler bile, yasaları yapanlara, yasalar uygulanmıyor...Bu kafayla, AB'ye uyum sağlanır mı?Düşününüz.. Milletvekilinin, yargı mensubunun, diplomatın hatalı araç kullanmasına polis müdahale edemeyecek. Kırmızı ışıkta geçerlerse ceza yazamayacak. Kaza yapmalarına davetiye çıkartacak. Ve o yargıç ve savcılar vatandaşları trafik suçlarından dolayı yargılayacak..Böyle saçmalık Afrika'da görülmüş müdür? Hotanto'da olmaz Zabıt kâtipliği için sınav açılıyor. Genç adam Isparta'da sınava giriyor... 3 dakikada 90 kelime yazmak yeterli... Ama bu aday 152 kelime yazarak 330 kişi içinde 11 asil içine giriyor... Ne var ki, son dakikada mülakat yapılmasına karar veriliyor... On parmak klavyede 11. olan aday, mülakat sonrası yedekler arasına alınıyor. On parmak klavye kullanma sınavını, 176 kelime yazarak birincilikle sonuçlandıran kişi de 4. yedek oluyor. Torpil, iltimas, sizden - bizden ayrımı, eş dost kayırma zirvede... Yandaşlar besleniyor, cumhuriyetçi, laik, çağdaş olduğundan kuşkulanılanlar her sınavda eleniyor. Ve iktidardaki partinin ilk adı "Adalet"... Zabıt... Siirt'in Eruh ilçesinde şehit edilen Komando Er Selim Karabul'un cenaze töreninde konuşan 1. Ordu Komutanı Orgeneral Hurşit Tolon, şehit yakınlarını teselli ettikten sonra şöyle diyor: "Nerede insan hakları savunucuları, gören var mı?"Orgeneral Tolon herhalde, "Nerede insan hakları maskesi altında terör örgütünü savunanlar?" diyecekti... Öfke ve üzüntü cümleyi eksik bıraktı. Hiç sanmayız ki, Sayın Orgeneral Tolon "insan hakları" deyimine olumsuz bakıyor olsun... Haklar... En sahici şiir, uydurma olandır. Haber dün Milliyet'teydi... Boğaziçi Üniversitesi'nde "Ermeni soykırımı" iddialarıyla ilgili olarak, geniş katılımlı bir konferans düzenleniyor... 25 Mayıs'ta düzenlenen alternatif konferans; "İmparatorluğun Çöküş Döneminde Osmanlı Ermenileri; Bilimsel Sorumluluk ve Demokrasi Sorunları" başlığını taşıyor. Düzenleyiciler, Bilgi Üniversitesi'nden Prof. Murat Belge, Sabancı Üniversitesi'nden Doç. Halil Berktay ve Boğaziçi Üniversitesi'nden Prof. Selim Deringil.Diğer katılımcılardan bazıları haberde şöyle sıralanıyor:"Şerif Mardin, Mete Tunçay, Taner Akçam, Sarkis Seropyan, Baskın Oran, Ferhat Kentel, Ali Bayramoğlu, Etyen Mahçupyan, Ahmet İnsel, Şahin Alpay, Kürşat Bumin vs..vs..."Katılımcıların hemen tümü Ermeni soykırımının varlığını iddia eden ya da bu konuda resmi tezleri sorgulayan isimler. Düzenleyiciler de demokrat olma iddiasında kişiler.Ama konferansta "soykırım olmadı" tezini savunacak isimler yok.Türk Tarih Kurumu Başkanı Prof. Yusuf Halaçoğlu'nu aradık dün... Bu konferansa ne o, ne de kurumun Ermeni masasından Hikmet Özdemir, Kemal Çiçek gibi isimler davet edilmişti... Halaçoğlu dedi ki:- Bizlerin konuşmalarını Türk'ün Türk'e propagandası olarak niteliyorlar. Acaba kendilerinin yaptığına ne ad verecekler? Tek taraflı görüşlerle bilimsel bir konferans ve demokratik bir tartışma mümkün olur mu? Reddetseler de bizim görüşümüzü dinlemekten acaba neden kaçınıyorlar?Halaçoğlu, İsviçre'nin İnterpol'ü harekete geçirmesi sonucu yurtdışına çıkamıyor. Uluslararası konferanslara katılamıyor. İlginçtir; yukarıdaki demokrat grubun bu konuda da sesi sedası çıkmıyor. Eğer Türkiye'de "Soykırım vardır demek suçtur" yollu bir yasa çıkarılsa, bu kişiler yine susacak mıydı? Yoksa ifade özgürlüğü adına ortalığı tozu dumana mı katacaklardı? Ermeni Konferansı Türk bayrağı bu mu? AKP Gençlik Kolları, 18 Mayıs'ta Bursa'da 4. Gençlik Şöleni düzenliyor. 19 Mayıs'a alternatif olarak düzenlendiği söylenen şölende, Atatürk Stadı'nın gönderlerine 5 bayrak çekiliyor... Çil çil tertemiz 4 AKP bayrağı... Ve ortalarında daha küçük ve yıpranmış bir Türk bayrağı... Fotoğrafı çeken genç okurumuz Tuğrul, Cumhuriyet gençliği adına üzüldüğünü söylüyor notunda... Haklı... m.asik@milliyet.com.tr