Açık Pencere Prof. İsa Eşme, bu göreve iki buçuk yıl önce YÖK Genel Kurulu'nda yapılan seçimle geldi.Eşme'yi görevden alma yetkisi YÖK Başkanında değil, YÖK Genel Kurulu'nda... Başkan Özcan bu yüzden baskıyla istifa zorlaması yapıyor.YÖK'te 17 Ocak'ta Cumhurbaşkanlığı kontenjanından iki üyenin görev süresi doluyor. Cumhurbaşkanı Gül kendine yakın iki yeni isim atadığında Genel Kurul'da denge iktidar lehinde değişecek. YÖK Başkanı Özcan, YÖK'te çoğunluğu ele alacağı 17 Ocak sonrasında YÖK Genel Kurulu'nda oylama ile İsa Eşme'nin görevden alınmasını sağlayabilirdi.Ancak anlaşılan çok acelesi var. Genel Kurul'u bekleyemedi...Bu arada YÖK'de önceliğin işlerin yürümesi değil kadrolaşma olduğu bir kez daha görülüyor.Eğer işlerin yürümesi öncelik olsaydı Prof. İsa Eşme ilk YÖK Genel Kurulu'na kadar görevde bırakılırdı. Çünkü bütün eğitim ve öğretim faaliyetleri İsa Eşme'nin denetiminde yürüyor. Eşme'nin görevden alınmasıyla işler büyük ölçüde aksayacak. Nedense böylesine acelesi var YÖK Başkanı'nın... İşlerin aksamasını göze alacak kadar acelesi... YÖK Başkanı Prof. Yusuf Ziya Özcan, Başkanvekili Prof. İsa Eşme'nin imza yetkisini dün itibarıyla aldı. Böylece Eşme Başkanvekili görevinden istifaya zorlandı. Ancak Prof. Eşme istifa yerine ilk YÖK Genel Kurulu'na kadar izinli sayılması yönünde dilekçe verdi... TÜSİAD açıklamış: "Ekonomik göstergeler bozuldu." Demek ki bu işin siyasi istikrarla falan ilgisi yok... Soru: Abdullah Gül'ün "dost gazeteciler"e verdiği kahvaltıda en çok hangi gıda maddesi tüketilmiş olabilir? Yanıt: Tereyağı... Sahip olmadığınız şeylere bakarken "Ne olurdu bu benim olsaydı" diye iç çekmek yerine sahip olduğunuz nesnelere bakarak "Bu benim olmasaydı nasıl olurdu?" diye sorunuz... Gül Hanım bir şehit havacının kızı... Üç yıl önce kendisine Kartal Vakfı'ndan 500 YTL gelince hem çok mutlu oluyor hem böyle bir vakfın varlığından haberdar oluyor. Vakıf'tan kendisine bir sonraki yıl 500 YTL, geçen yıl da 1000 YTL geliyor. Bu yıl en az bu kadar bir armağan beklerken... Kurban bayramı arefesinde para yerine şöyle bir yazı geliyor:"19 Aralık 2007 tarihinde yapılan Kartal Vakfı Yönetim Kurulu toplantısında yeni yıl yardımına vakıf yönetmeliğinde yer alan asli yardım niteliğinde bulunmaması ve Vakıf mal varlığını ileriki yıllara olumsuz olarak etkilemesi ihtimaline binaen bu yıl yapılmamasına karar verilmiştir.."Hayat pahalanıyor. Fakirlik artıyor. Şehit çocuklarına gelen üç beş kuruş para da şu veya bu sebeplerle kesiliyor. Gerekçe de ilginç "... vakıf mal varlığının ilerki yıllarda olumsuz etkilenme ihtimali...".. Vakıfta para yok değil... var amma ilerki yıllarda lazım olur diye bu yıl harcanmıyor... Şehit aileleri biraz dişlerini sıkacaklar artık... Kartal Vakfı... Başbakan Tayyip Erdoğan, yeni atanan emniyet müdürlerini Başbakanlık Merkez Bina'da kabul ederken sert ve kararlı bir direktif veriyor:"İstanbul'daki oto kundaklama faillerinin hemen bulun..." Diyor ki peşinden:"Doğup büyüdüğüm İstanbul Kasımpaşa'da da ellerinde molotof kokteyllerle halkı taciz edenler var. Bu araçların sahiplerinin ne günahı var? Şimdi bunları yakanları, bir vatandaş olarak bağışlamak hakkımız olabilir mi?" Böyle bir irade beyanı hem güvenlik güçlerini, hem yargıyı cesaretlendirecek, faillerin bulunmasını kolaylaştıracaktır...İyi de Sayın Başbakan acaba diğer vahim olaylarda neden böyle güçlü bir irade ortaya koymuyor...Örneğin birkaç gün önce Necip Hablemitoğlu'nun öldürülüşünün yıldönümüydü...Başbakan: "Hablemitoğlu'nun katillerinin hemen bulunmasını istiyorum" diyemez miydi? Diyemedi. Demedi...Erdoğan'ın iki yıl önce bu sütunda şu sözleri yer almıştı:"Bu ülke Necip Hablemitoğlu cinayetini yaşamış, sonrasında her şey örtbas edilmiş bir ülke..."Hablemitoğlu cinayeti AKP'nin iktidarında işlenmişti. Başbakan kendi yönetimindeki ülkede "her şeyin örtbas edildiğini" söylüyordu. Kararlılık değil, yılgınlık sergiliyordu.Malatya cinayetinden 2 gün sonra bu sütunda bakınız ne yazmışız:"...Dün saat 18.00 sıralarında bu satırlar kaleme alınırken Alman Büyükelçisi'nin olayı kınaması dışında Ankara'dan bir ses çıkmamıştı..."Malatya cinayeti sonrasında da Ankara'yı böyle bir sessizlik sarmış nedense!Gelelim bayram konuşmasına...Başbakan Erdoğan, Rahip Santoro cinayeti, Malatya olayı ve İzmir'de Katolik Kilisesi rahibine karşı girişilen saldırıları şu iki sözcükle değerlendirdi: "Failleri bulun" "Faillerin hemen bulunmasını istiyorum" nerede? "Şık olmadı" nerede...Siyasi cinayetler ve yabancı din adamlarına saldırılar otomobil yakma suçu kadar önemli görünmezse... Üstüne gidilmezse.. Vahşet nasıl önlenebilir? "Şık olmadı" Neyin olduğunu düşünmek "duyu", neyin olabileceğini düşünmek "akıl" ister... m.asik@milliyet.com.tr