Melis Alphan

Melis Alphan

Tüm Yazıları

Beyaz saçlı prensler

Efsaneye göre, Buda ilk beyaz saçını gördüğü gün aydınlanmaya karar vermiş ve şöyle demiş: “Beyaz saç telleri ölüm tanrısının yolladığı melekler gibidir.”
Yani aslında diyor ki “Beyaz saç doğanın ‘Ölüyorsun’ fısıltısıdır”.
Neyse canım, moral bozmaya gerek yok.
Erkekte beyaz saç “Olgunum. Oturaklıyım. Güvenilirim” mesajını bar bar bağırır, zenginliğe, güce ve statüye dikkat çeker. Kötü bir şey mi?
İncil’de bile övgüler düzülür beyaz saça: “Beyaz saç şan ve şerefin tacıdır. Erdemli bir hayatta kazanılır.”
Eğer saçlarınız erken beyazladıysa erdemli bir hayat yaşamadan erdemli hayatın nimetlerinden yararlanıyorsunuz, kuyruğa kaynak yaptınız demektir; yani kendinizi şanslı sayın.
Unutmayın ki kadınlar beleş bilet bulamıyor. Beyaz saç kadının cinsellliğinin düşüşe geçtiğini işaret eder, daha doğrusu öyle algılanır. En son ne zaman bir filmde seksi beyaz saçlı bir kadın gördünüz? Erkekler gri / beyaz saçlı bir kadın gördüklerinde onun yaşlı olduğunu düşünüyor. 30 yaşındayım ve henüz hiç beyaz saçım çıkmadı ama benim yaşlarımda birçok arkadaşım saçını boyatıyor. Şimdi biz yaşlı mıyız? Yok ya...
Ama erkekler için durum tam tersi. Birçok kadın saçları kırlaşmış erkekler için deli oluyor. Bkz. Richard Gere, Bill Clinton, George Clooney... Yani saç kökü fetişistlerinin sayısı azımsanamayacak kadar çok. Bu yüzden saçını boyatan erkekleri anlamak pek mümkün değil. Özellikle de açık renk saçlı erkeklerin saçını boyatmasını engellemek gerek. Birileri çilek sarısı saç renginde ısrar eden Robert Redford’u durdurmalıydı mesela.
İşin estetik yanını bir kenara koydunuz diyelim; herkes boyattığınızı anlayacak. E şimdi İbrahim Tatlıses ve Nazif Zorlu’nun saçlarının hâlâ beyazlamadığını düşünen var mı? Üzerinize “Genç görünmek için çıldırıyorum” sloganlı bir tişört geçirmek gibi bir şey bu. Slogan şöyle de olabilir: “Her ay kuaförde başıma alüminyum folyo sarılmış halde oturuyorum.” Tabii kendiniz de boyayabilirsiniz ama zor iş ya, değer mi?
Hem bakın dünya tersine dönüyor, kimileri beyaz saçı gençler arasında moda yapmaya çalışıyor, şimdi bazı gençler tarz olsun diye saçlarını beyaza boyatma eğilimini gösteriyor. Birkaç yıl önce Japonya’da beyaz saçlılardan oluşan bir altkültürün varlığına dair dedikodular dönüyordu.
Beyazlaşan saçınızı bir tavır, duruş gibi görün. Ben fön çektirmek için 15 dakikalığına kuaföre gittiğimde sıkıntıdan patlıyorum. Düşünsenize, siz saatlerce orada oturacaksınız. Onun yerine gidip film izleyin, kitap okuyun, ne bileyim, yapacak bir şey bulun.
Saçlarınız yeni beyazlaşmaya başladıysa komplekse kapılmayın, bembeyaz olana kadar yaklaşık 20 yılınız var, gençliğinizin tadını çıkarın. Yarın öbür gün, yüzünüz sarktığında, göz altlarınız torbalaştığında genç kızlar saçınızın rengini fark etmeyecek.

Haberin Devamı

Boyatma dışında yolları deneyin
Saçınız beyazlamaya başladığında değişmesi gereken sadece şampuanınız değil, saç modelinizin de rötuşa ihtiyacı var. Richard Gere’i örnek alıp saçları uzatmaya yeltenmeyin, her beyaz saçlı adam o uzun beyaz saçı taşıyamaz. Çözüm kısa saç modeline geçiş yapmak. İdeal olan yanları ve arkayı dört numara kestirmek. Ensede de kalıp gibi olmamalı, yukarıdan aşağıya doğru incelmeli.
Ancak kulaklarda tersi söz konusu olabilir. Başınızın üstündeki saçlar ise beş santimetre civarında olabilir. Tabii beyazlarınız arttıkça kısalmalı. Favorileriniz ne kadar beyaz olursa olsun onları kulağınızın ortasına denk gelecek kadar uzun tutmalısınız. Böylece daha genç görünürsünüz.
Saçınızın renginden yine de çok şikayetçiyseniz tamamını boyamak yerine doğal olanı iyileştirmeye bakın. Çoğu beyaz saç parlak gümüş yerine sarımsı veya yeşilimsi görünür çünkü saçınız pigmentlerini kaybederken sarı geçişteki son tondur ve renksiz saç hava kirliliği, klor ve kire karşı korunmasızdır. Kuaför salonlarının tavsiye ettiği, içinde altın ve gümüş renk bulunan, kısa dönem kalıcılığı olan “gloss”ları kullanabilirsiniz. Böylece beyazlaşmamış saçların rengi değişmeden o çiğ sarı renk nötrleşir.

Haberin Devamı

Bu kızı izleyin!
Türkiye Deri Vakfı ve Deri Konfeksiyoncuları Derneği bu yıl Tüyap’ta ikincisi düzenlenen İstanbul Deri Moda Fuarı kapsamında “Le Moda 08” adlı moda ve deri tasarımı yarışması düzenledi. Ben de jüri üyesiydim. Geçtiğimiz aylarda önce 42 yarışmacıyı 22’ye, son olarak da 22’yi 8’e indirdik. Defile öncesi de ilk 3’ü seçtik.
Amaç yeni kabiliyetlerin deri sektörü ile buluşturulması ve modaya kazandırılması. Bu çerçevede finalistlerin her birine bir deri firması sponsor oldu ve koleksiyonlar firmaların atölyelerinde hazırlandı.
Birinci olan Nihal Yılmaz’ı izlemenizi öneririm; gelecek yıllarda adını sıkça duyabiliriz.
Birçok genç tasarımda uçmak, yaratıcılığın sınırlarını zorlamak istiyor ama gerçek hayatta John Galliano olmadıkları sürece bu “uçuş”ların onlara pek bir faydası yok maalesef. Giyilebilir kıyafetler yapmadıkları sürece sektörde yer bulmaları zor. Ve evet, sonuçta bu bir sektör, Alice’in Harikalar Diyarı değil.
Nihal Yılmaz’ın tasarımları bu anlamda başarılıydı. Asla sıkıcı değil, çılgın bile denebilir ama giymeye can atacağınız cinste çılgın.
Nihal’e başarılar...

Haberin Devamı

Göbeklere korse!

Beyaz saçlı prensler
Beyaz saçlı prensler
Şimdi bahsedeceğim konu eskilerin “Başımıza taş yağacak” diyeceği cinsten.
Erkekler önce manikür ve pedikür yaptırmaya başladı, ardından istenmeyen bölgelerdeki tüyler için epilasyona gittiler, onlar için özel cilt bakım ürünleri geliştirildi. Buraya kadar iyi, güzel... Kafayı bunlarla bozmadıkça bakımlı olmalarından kadınlar da memnun herhalde.
Yalnız iş yavaş yavaş çığrından çıkıyor.
Henüz bizim buralara sıçramadı ama ABD ve Avrupa’daki erkekleri etkisi altına alan bir “korse” trendi var. Erkekler giysilerinin içine korse giymeye başladı. Yok, belleri, sırtları ağrıyor diye değil. Kadınlar neden sıkılaştırıcı iç çamaşır giyiyorlarsa tam işte o sebepten: Zayıf görünmek için.
New York’taki Saks Fifth Avenue‘daki erkek iç giyim reyonunda “inceltici” özelliği olan spandex çamaşırlar satılıyor. Los Angeles’lı marka Go Softwear göbeği düzleştirmeye yarayan bir “bel kuşağı” piyasaya çıkarmaya hazırlanıyor.
Dedikodulara göre, aldığı kilolardan sonra Tom Cruise düğününde Armani smokininin içine sığabilmek için bunlardan giymiş.
Acaba birçok metropolde binaların devasa duvarlarını süsleyen “donlu David Beckham” afişleri önümüzdeki yıl yerini “korseli David Beckham” afişlerine bırakır mı?
Acaba bu trend ülkemize sıçrar mı?
Sıçrarsa ihtimal o ki (adam karısına “Hayatım kopçalarımı çözer misin?” dediği noktada) birçok çiftin cinsel yaşamı sekteye uğrayacak...