Sabancı Vakfı Filantropi Seminerleri, hayırseverlik ve sivil toplum alanında dünyadaki yeni yaklaşımların Türkiye’deki STK’lar, kamu temsilcileri, özel sektör ve medya ile paylaşılıp tartışıldığı, yarım günlük toplantılar. Son 3 yıldır 10 Aralık Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Günü öncesine denk getirilen seminer, 6 yıldır yapılıyor; konuşmacılar dünyada hayırseverlik üzerine kafa yorup çalışan kişilerden seçiliyor.
Bu yılki seminerin ana başlığı “Nesilden nesile geçen hayırseverlik”, konuşmacıları da David Rockefeller’in kızı Dr. Peggy Dulany ve torunu Michael Quattrone’ydi.
Sabancı Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı’nın da seminerin açılış konuşmasında vurguladığı gibi nesilden nesile geçen hayırseverlik, Sabancı Topluluğu’nda da 3 nesildir var. Rockefeller Ailesi bu konuda tabii daha kıdemli; torun Michael, 5. nesil oluyor.
İçinde para-pul yok
Ana-oğul birlikte çıktılar sahneye ve geçen yılki seminerin aksine hiç para konuşmadan öyle güzel anlattılar ki hayırseverliği... Anne Peggy Dulany, filantropi kelimesinin etimolojik olarak antik Yunan’a uzandığını ve “Love of Humanity” (İnsanlık sevgisi) anlamına geldiğini, dolayısıyla içinde hiç para-pul olmadığını özellikle belirterek söze başlayınca, gönlümü ilk andan fethetti.
30 yıldır hem sivil toplumcu ve aktivist, hem de gazeteci olarak önümden yüzlerce, hatta belki binlerce STK projesi geçti. İnsan sevgisiyle, yüreklerin konularak gerçekleştirilen projelerin, bol para harcananlardan çok daha etkili, toplumu dönüştürücü ve kalıcı olduklarını rahatlıkla söyleyebilirim. Kendim de baştan beri bol paralı projelerin içinde yer almamaya titizlikle özen gösterdim.
Çocukları ne etkiler?
Peggy bize iç sesimizi dinlemenin, korkularımızla yüzleşmenin, kendimizi tanımanın, karşımızdakileri dinleyip empati kurmanın öneminden bahsettikten sonra çok önemli bir hatırlatmada bulundu: “Çocuklarımız için bizim ne söylediğimizden çok hayatta ne yaptığımız, kim olduğumuz ve nerede durduğumuz önemlidir. Bizi sözlerimizle değil davranışlarımızla örnek alırlar, kişilikleri ona göre şekillenir.”
Dr. Peggy Dulany oğluyla ilk kez aynı platformda konuşmacı oluyormuş; bunun kendisini nasıl gururlandırdığını söylerken gözleri parlıyordu. Michael de annesi gibi sıkı bir STK’cı olma yolunda. Zaten Heartfire adıyla ilk derneğini kurmuş. O bir sanatçı aslında. Tiyatro eğitimi almış. Kitap yazmış, şiir yazıyor, beste yapıyor. Ve bu hünerlerini, toplumda hayırseverliği yaygınlaştırmak, insanları toplumun alt kesimindekilere dönük yararlı faaliyetlerde bulunmak için kullanıyor. Toplantının bir noktasında eline gitarını alıp şarkı söylemeye başlayınca koptum. Toplantıyı kapatırken okuduğu şiir de çok anlamlıydı.
Kızımdan 2 yaş büyük
Michael 1977 doğumlu, kızımdan 2 yaş büyük. Annesi de herhalde ben yaşlarda... Biz de kızımla ilk kez 2 ay kadar önce PAYDA Platformu’nun büyük STK’ları küçüklerle işbirliğine yöneltmek üzere düzenlediği bir STK Çalıştayı’nda birlikte olduk. Ben ana konuşmacı, Doğa KAGİDER adına katılımcıydı.
Peggy’nin dediği gibi çocuklar için annelerin ne söylediğinden çok ne yaptıkları, hayattaki duruşları önemli. Ve atalarımızın dediği gibi “Armut dibine düşüyor!”
Doğa ekonomi mezunu. 6-7 yıl takı yapıp sattı. Son 2 yıldır Kadın Girişimciler Derneği KAGİDER’in profesyonel kadrosunda yer alıyor. 12 yaşından beri engellilerin hayatını kolaylaştırmak için gönüllü olarak çalışıyor. Hatta engellilere dönük bir platform kurmayı düşünüyor.
PAYDA’nın STK Çalıştayı’nda Doğa ile ilk kez aynı çatı altında görevli olmaktan ve çok benzeri duyguları paylaşmaktan ben de en az Peggy kadar mutlu olmuştum.