Meral Tamer

Meral Tamer

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Güngör Uras, babasından kalan İstiklal Madalyası'nı çok büyük olduğundan günlük hayatında taşıyamıyor. Darphane'den Cumhuriyet'in 75. yılı anısına elbise yakasına iliştirilebilecek şekilde mineli İstiklal Madalyası nişanları yaparak, gerekli belgeyi ibraz eden hak sahiplerine satmasını istiyor


Tatil dönüşü aldığım ilk telefonlardan biri, gazeteci - yazar dostum Güngör Uras'tandı.
Tatil öncesi köşemizde yer alan Darphane ile ilgili yazımı okumuş. Darphane'de üretilmeye başlanan mineli küçük nişanlar ilgisini çekmiş. Babası İstiklal Madalyası sahibi olduğu için kendisinin de bu madalyayı taşıma hakkı varmış.
Uras, babasından miras bu şerefli madalyayı yakasında taşımayı çok istiyor. Ve Cumhuriyet'in 75. yılında İstiklal Savaşı gazilerinin anısını yaşatacak şu öneriyi gündeme getiriyor:
"Darphane'de Cumhuriyet'in 75'inci yıl anısına, İstiklal Savaşı'nda İstiklal Madalyası ile onurlandırılanlar için, günlük elbise yakalarında devamlı taşınabilecek büyüklükte İstiklal Madalyası nişanları yaptırılmasını öneriyorum.
Batı ülkelerinde devlet madalyaları törenlerde kuşanılır. Bu madalyaların küçültülmüş nişanlarını ise sahipleri devamlı olarak yakalarında taşıyabilir.
Bizim İstiklal Madalyalarımız da büyük boydur. Devamlı taşınma imkanı yoktur.
İzninizle İstiklal Madalyası'nın ne olduğunu hatırlatayım.
Kurtuluş Savaşı'ndan sonra Mustafa Kemal 23 Nisan 1920'de Ankara'da Meclis'i topladı. Meclis 1 numaralı kanun olarak "TBMM'nin Sureti Teşekkülü Hakkında Heyeti Umumiye Kararı"nı kabul etti.
Mustafa Kemal'in 29 Kasım 1920 tarihinde Meclis'ten çıkardığı 66 sayılı kanun ise, "İstiklal Madalyası Kanunu"dur.
Bu kanun, "İstiklal Harbi'nde bilfiil kıta başında, cephede veya dahili isyanların teskininde hamaset ve fedakarı asarı gösteren milli kahramanlara ve istiklali milli uğruna fedayı hayat eden şehitlerin çocuklarına "İstiklal Madalyası verilmesi" için çıkarıldı.
Madalyalar "Heyeti Vekiliye tarafından muvafık görülenlere, Büyük Millet Meclisi'nin kabunü ve Reisicumhur Mustafa Kemal hazretlerinin tasdikinden sonra vesaiki Müdafai Milliye Vekaleti'nce imla ve imza olunarak ita olundu..."
İstiklal Madalyası oval şeklindedir. Pirinçten. Onbin adet yapılmış, değeri 3 liradan hak sahiplerine teslim edilmiştir.
İstiklal Madalyası'na hak kazanan milli kahramanlardan bugün hayatta kalanların sayısı elliyi geçmiyor... Evvelce madalyası olup da ölmüş olanların madalyalarının varislerine intikali 66 sayılı kanuna göre belli bir formaliteye sahiptir. Bu görev Milli Savunma Vekilliği'ne verilmiştir.
Ben İstiklal Savaşı Gazisi merhum Tevfik oğlu İsmail Halit Beşiktaş'ın (332-100) İstiklal Madalyasını taşıma şerefine sahibim. Babamdan kalan İstiklal Madalyasını devamlı kuşanamıyorum. Eğer Darphane Müdürümüz Sayın Raif Bakova'nın hizmetleriyle bu madalyanın yakaya devamlı takılabilecek küçük bir modeli, şeridi mineli, aslı altın yaldızlı üretilebilir ve Cumhuriyet'in 75'inci yılı şerefine, İstiklal Madalyası sahiplerine, beratlarının fotokopisi karşılığı, ücreti ile satılır ise çok iyi olur.
Böyle bir projeyi Milli Savunma Bakanlığımızın da İstiklal Madalyası Kanunu çıkaran TBMM'nin şimdiki Başkanlığının da destekleyeceğine inanıyor, ilgilerinizi rica ediyorum."
Uras'ın bu parlak önerisinin yetkili mercilerce benimsenmesi ve kısa sürede gerekli prosedürün işletilerek önerinin hayata geçirilmesi dileğiyle...


Londra temsilcimiz Zafer Arapkirli, İngiliz otellerinin müşterilerine akıl almaz telefon faturaları çıkarttıklarına ilişkin Daily Mail'de yayınlanan bir haberi 2 hafta kadar önce köşemize fakslamış.
Tesadüfe bakın ki tam da o günlerde ben tatil için Londra'daydım ve 19 yaşındaki kızım sayesinde otellerin telefon kazığından henüz kurtulmuş olmanın mutluluğunu yaşıyordum!
Kızım yaz okulu için İngiltere'ye gittiğinde birkaç gün otelde kalması gerekti. Ve o arada İstanbul'u ararken farketmiş ki, telefon kulübelerinden aramakla otelden aramanın faturası 1'e 15, hatta bazı durumlarda 1'e 25 mertebelerinde.
Örneğin otel odasından "anne, ara beni" deyip telefonu kapattığında bu 3 kelime için 2.70 sterlin artı yüzde 15 KDV, yani 3 sterlini aşkın bir fatura çıkartılırken, otelin hemen önündeki telefon kulübesinden aynı mesaj için ödemesi gereken para sadece 0.20 sterlin (20 pence). Hatta 10 pence kabul eden telefon kulübelerinden bile aynı mesajı iletebilmek mümkünmüş.
Tabii benim telefonlar tahmin edebileceğiniz gibi 3 kelimeyle sınırlı kalmadığı için, ne kadar kısa kessem de, 2 - 3 dakikada konuşmayı bitirmeye gayret etsem de her bir telefon görüşmesi için önüme konan fatura 25 - 30 sterlinden az olmuyordu. (Aynı görüşme telefon kulübelerinde 2 - 3 sterlin)
Kızım, bu Londra tatilimizde bana otel odasından telefon etmeyi yasakladı. Çok da iyi etti. Böylelikle cebimizdeki bozuk para bolluğunun ağırlığından kurtulmanın da kolay yolunu bulmuş olduk. Ve büyük bir keyifle telefonu özelleştirilmiş İngiltere'de, her adım başında telefon kulübesi açmış rakip telefon şirketlerinin, her biri tıkır tıkır işleyen kulübelerinden bugüne kadar aklımızın alamayacağı düşük bir fiyata doya doya telefon görüşmelerimizi yaptık. Bu işin bir yararı daha oldu. Otele göre daha ucuza gelsin diye genelde yanıma aldığım cep telefonundan da bundan sonraki dış gezilerde kurtulmuş olmanın sevincini, şimdiden yaşamaya başladım.
Zafer'in gönderdiği gazetedeki olay Manchester'daki bir otelde geçiyor. Bizim deneyimimiz Londra'da. Ancak bu 2 örneğin de İngiltere'de olması ve yazının başlığını da İngiltere diye atmış olmamız, Paris, Newyork, Tokyo ya da Stockholm gibi dünyanın değişik kentlerindeki otellerin daha insaflı oldukları anlamına gelmiyor kuşkusuz. Dolayısıyla uyarımız dış gezilerdeki tüm kentlerde otellerde konaklaması gereken okurlarımıza...
Ve Daily Mail'deki yazının özeti:
Manchester'da şehir merkezinde 4 yıldızlı Palace Hotel'de kalan John Burke adlı Amerikalı bir işadamı, 2 basit telefon görüşmesi için neredeyse oda ücretinin iki katını ödemek zorunda kalmış.
Oteldeki odasından Almanya'daki bir arkadaşıyla görüşen Burke, 14 dakika 21 saniye süren görüşme için 100 sterlin ödemiş. Oysa aynı görüşmeyi şehir içindeki herhangi bir telefon kulübesinden yapmış olsaydı sadece 4 sterlin ödeyecekti. Palace Hotel, Burke'ün faturasına cep telefonunu aradığı görüşmesi için ise 176 sterlin yazmış. Halbuki British Telecom'un bir telefon kulübesinden bu görüşmeyi yalnızca 5 sterline yapmak mümkünmüş.
Ve oda ücreti olarak 129 sterlin tutan 1 gecelik konaklamanın faturası, Burke için 459 sterline fırlayıvermiş. Fatura karşısında küçük dilini yutacak duruma gelen Amerikalı, gazetecilere "dünyayı dolaştım, hiçbir yerde böyle bir olayla karşılaşmadım," demiş.
İngiltere'deki tüketici örgütlerinin yıllardır otellere karşı mücadele vermesi de konunun ilginç bir boyutu. Telefon Kullanıcıları Derneği, otel müşterilerinin haklarını korumada etkin bir rol üstlenmiş. Otelleri bir çeşit ahlaksızlıkla suçlayan dernek yöneticileri, "oteller, telefon sisteminin maliyetinin yüksek olduğunu ileri sürerek müşterilerini adeta soyuyorlar. Kazançlarının yüzde 5'ini telefon faturalarından sağlamaları da bunun bir göstergesi," diyorlar.
Tüketici derneklerinin otel yönetimlerinden makul bir istekleri var: Odalarda yer alan otel broşürlerine, telefon görüşmelerinde müşterilerin ödeyecekleri ücretle ilgili olarak aydınlatıcı bilginin de eklenmesi.


Yazara E-Posta: m.tamer@milliyet.com.tr