Evet. İstatistikler kesinlikle AKP'nin kazanacağını söylüyor.Deutsche Bank grubuna bağlı Bender Menkul Değerler, ekonomik performans ile iktidardaki partinin yeniden seçilmesi arasında bir bağlantıyı keşfetmek amacıyla 1950'den bu yana yapılan bütün çok partili seçimlerin sonuçlarını inceledi. İşte ortaya çıkan dört bulgu:1. Ekonomi küçülme sürecinde ise iktidardaki parti seçimi kazanamaz. Küçülme sürecinde seçime giden bütün partiler iktidarı kaybetti. Bu partilerden ilki 1950'de seçimleri kaybedip bir daha hiçbir zaman çoğunlukla iktidara gelememiş olan Cumhuriyet Halk Partisi'dir. Bu kuralın tek istisnası var. Demokrat Parti'nin iktidarda olduğu 1954 seçimleri. Ekonomi, seçimlerin yapıldığı 1954'te % 3 küçüldü. Ama 1953'te % 11.2 büyümüştü. Seçim mayısta yapıldığı için seçmenler muhtemelen küçülmeyi henüz iyice hissetmeye başlamamıştı.2. Ekonomi art arda iki yıl büyüme yaşamışsa, iktidardaki parti seçimi kaybetmez. Bunun istisnası yoktur. AKP iktidara geldiğinden bu yana her çeyrekte ekonomi büyüme kaydetti.3. Seçmenlerin seçimden önceki sekiz çeyrekte hiçbir küçülmeye tahammülü yoktur. Bir yıl kötü bir gerileme yaşandıktan sonra ekonomi ikinci yıl genişlemeye başlamış olsa bile iktidardaki parti veya partiler için çanlar çalmaya devam eder. Yarın seçim yapılsa AKP kazanır mı? Toplam büyüme pozitif olsa bile, eğer performans karışıksa, yani bazı üç aylık dönemler iyi, bazıları kötüyse, sonuç değişmez. Seçmenin istikrarsızlığa tahammülü yoktur.AKP'nin en çok dikkat etmesi gereken bulgu budur, diyor Bender. Çalkantı küçülmeye yol açarsa, ters dönse bile AKP oy kaybedecek.4. Kamu harcamalarının seçim sonuçları üzerinde hiçbir etkisi yoktur.Partiler, seçmeni satın alabilecekleri düşüncesiyle seçim arifelerinde harcama kesesinin ağzını açma eğilimindedirler. Geçerli olan yukarıdaki kurallardır. Para değil. Seçmen parayı cebine atmaktan geri kalmaz ama sandıkta da istediğine oy verir.Kamu harcamalarının hiçbir etkisi olmadığını keşke çok önce birileri keşfetseydi. Yaşadığımız ekonomik salaklıkları belki yaşamaz, ya da daha minik salaklık olarak yaşardık.Bir de Bender'in değinmediği Baykal faktörü var. Ana muhalefetin başında Deniz Baykal varsa ekonominin büyüyor veya küçülüyor olmasının önemi var mı?Düzeltilmeye açığım, tabii. Ama, bence, Baykal'ın ana muhalefet şefi olarak varlığı iktidardaki partinin yeniden seçilmesinin en büyük güvencesidir. Baykal seçimlerle ilgili bütün istatistikleri ve ekonomik teorileri boşa çıkaracak kadar belirleyici bir unsurdur. AKP trenini iki lokomotif itiyor. Önden Tayyip Erdoğan, arkadan Deniz Baykal.Baykal bir dozerdir. AKP'nin ikinci iktidarının önünü açan bir dozer. mmunir@milliyet.com.tr İstikrarsızlığa tahammül yok