Adana Demirspor galibiyeti, Galatasaray Teknik Direktörü Domenec Torrent'in dilini çözdü. Aslında belli ki çok şey söylemek istedi. Ancak ağzına kadar gelip durdu mu, yoksa tercüman bunları yuttu mu bilinmez. Bu sorulara Katalanca/İspanyolca bilmek gerek.
Fakat, Torrent'in tercüme edilen kısımlarında da, aslında çok şey vardı.
"Arda'nın kondisyon olarak oynama durumu yoktu."
Basketbol sahalarında, ceket-kravat boy gösteren Arda'nın, iki ötesinde başkan adayı Metin Öztürk'ün oturması tesadüf müydü? Sizce bu durum, Torrent'i mi rahatsız eder, Başkan Burak Elmas'ı mı?
"Başkan Elmas, basın toplantısında çok büyük saygımı kazandı. Gerçekten Galatasaray'ı sevdiğini gösterdi. Çünkü birçok insan, Galatasaray'ı sevdiğini iddia eder ama yaptıklarıyla gösteremez."
Kim peki, Galatasaray'ı sevdiğini iddia edip göstermeyen? 6 ayda o anladı, biz bir türlü anlayamadık!
"Siz inanmasanız da, ne yapmak istediğimi biliyorum. Ben daha gelmeden bazı gazeteciler tarafından, tahmin ediyorum neden olduğunu, daha bizimle görüşmeden, kim
Cristiano Ronaldo: 17 yaşında Sporting alt yapısına geçti. Bir sezon içinde Sporting U-16, U-17, U-18, B Takımı ve A Takımı'nda oynayan ilk ve tek oyuncu oldu. O yılın sonunda, Lizbon'da Jose Alvalade Stadı'nın açılış maçında, Manchester United'ı 3-1 mağlup ettiler. Ronaldo'nun performansını gören Manchester United'ın futbolcuları, Menajer Alex Ferguson'dan Ronaldo'nun transfer edilmesini istedi ve bu gerçekleşti.
Lionel Messi: Barcelona forması altındaki ilk maçına, 16 Kasım 2003 tarihinde, daha 16 yaş 145 günlükken çıktı. Porto ile hazırlık maçı oynuyorlardı. 17 yaş 114 günlükken de, ilk lig maçına çıktı. Messi böylece, La Liga maçına çıkan en genç oyuncu oldu.
Kylian Mbappe: İlk maçına 2 Aralık 2015 tarihinde 1-1 berabere kaldıkları Caen maçının 88. dakikasında Fabio Coentrao'nun yerine girerek çıktı. Bu maçta 16 yıl 347 günle, Monaco'nun en genç oyuncu unvanını, 21 yıl sonra Thierry Henry'nin elinden aldı. 20 Şubat 2016 tarihinde 3-1 kazandıkları Troyes maçının uzatma dakikalarında attığı golle, kulüp
Türkiye'deki futbolu en yoğun hisseden şehirlerin başındadır Trabzon... 7'den 70'e, kadınından-erkeğine, herkes için futbol, bir tutku ve cazibe merkezidir.
38 yıl sonra gelen böyle bir kutlamada, tabii ki, her şeyin mükemmel olması düşünülemezdi. Nitekim falsolar oldu da... Hani derler ya; "Birkaç kişinin yaptığı tüm camiaya maledilemez" diye... İşte Trabzon'da bunlar yaşandı.
Kolbastı oynayan ne kadar sempatikse, sahaya inip, Antalyaspor kalecisi Boffin'e saldırmaya kalkan güruh ise o kadar antipatikti.
Trabzon'da yaşanan ve belediyece düzenlenen organizasyon, ne kadar mükemmelse, sahaya inen ve zarar veren kalabalığın mantığı da o kadar kötüydü?
Maç bitmeden sahaya girenler, Trabzonspor'a hükmen yenilgi getirmek için uğraş veren Fenerbahçeliler miydi?
Bordo-mavinin güzelliği, bu tür kendini bilmezlerin "kara"lığı ile örtülebilir miydi?
En koyu Trabzonlu bile, kendi mutluluğuna kara çalan bu kişiler için, "Hay sizin yapacağınız işe..." demez mi? Demedi mi?
* * *
Özdemir Asaf'ın dizelerinde belirttiği gibi; "Bütün renkler aynı hızla kirleniyordu, birinciliği beyaza verdiler."
Türk futbolu da, kirlenme adına aynı hızla ilerlerken, "kar beyaz" kalması gereken hakemlik müessesesi, her yerden çamurlu su almaya ve/veya aldırılmaya devam ediyor
Maalesef hakemlik adına birçok şey yaşandı, söylendi. Son olarak, Yaşar Kemal Uğurlu hakkında yazılıp, çizilenler... Uğurlu'ya, "Oturduğun ya da yatırım yaptığın evi kimden aldın?" deniyor. Ama bu saf ve yalın bir soru değil, "Sen açıklamayacaksan ben açıklayacağım" tehditkarlığında... Sırf birkaç takipçi daha katabilmek için oltasına!
Madem bilirsin, neden açıklamazsın be adam? Elinde bilgi-belge varsa, olayı neden uzatırsın? Yoksa, nasıl ithamda bulunursun?
Sadece Uğurlu özelinde değil, hepsinin, iyi ya da kötü hakem olduğu tartışılabilir. Ancak kişiliğine kimse dil uzatamaz, uzatmamalı... Kimse farklı bir ajandayla bakamaz, bakmamalı...
Son dönemdeki böylesine kötü futbol ikliminde, buna en güzel cevap, Adana Demirspor ile Antalyaspor'dan geldi. Futbolun sadece futbol
Fatih Terim; İtalya'dan, Portekiz'den sonra İngiltere'den The Athletic'e de konuştu. Nick Miller imzasıyla yayınlanan bu söyleşi, Türkiye'de oldukça yankı buldu. Tabii, adımız Nick olmadığı için, Fatih Hoca bizimle röportaj yapmaz. Yabancıya olan ilgisi, zaten futbolcu tercihinden belli!
Diyeceksiniz ki, "Terim ile bir röportaj yapsan neyi sorarsın?" İşte şunlara cevap arardım:
* Fatih Terim için Galatasaray vazgeçilmez. Ancak, Galatasaray için Terim vazgeçilmez olamadı. Neden?
* Nelsson 7 milyon, Cicaldau 6.5 milyon, Morutan 4.1 milyon, Berkan Kutlu 4 milyon, Barış Alper Yılmaz 2.1 milyon, Sacha Boey ise 1.15 milyon Euro... Bugün baktığınızda, bu verilen paraları doğru buluyor musunuz?
* Işıtan Gün’ün transferler konusunda söylediklerine bir cevabınız var mı? Acaba kimi ya da kimleri kastetti, neyi işaret etti?
* Herkesin karnından konuştuğu bir ortamda, ben size doğrudan sorayım; damadınız menajerlikle uğraşıyor. Onun şirketiyle, doğrudan ya da dolaylı olarak ilişkiniz ya da kulübün bir bağlantısı oldu mu? Hangi futbolcular için?
* Merhum başkan Mustafa Cengiz’in, "Fatih
Fatih Terim; İtalya'dan, Portekiz'den sonra İngiltere'den The Athletic'e de konuştu. Nick Miller imzasıyla yayınlanan bu söyleşi, Türkiye'de oldukça yankı buldu. Tabii, adımız Nick olmadığı için, Fatih Hoca bizimle röportaj yapmaz. Yabancıya olan ilgisi, zaten futbolcu tercihinden belli!
Diyeceksiniz ki, "Terim ile bir röportaj yapsan neyi sorarsın?" İşte şunlara cevap arardım:
* Fatih Terim için Galatasaray vazgeçilmez. Ancak, Galatasaray için Terim vazgeçilmez olamadı. Neden?
* Nelsson 7 milyon, Cicaldau 6.5 milyon, Morutan 4.1 milyon, Berkan Kutlu 4 milyon, Barış Alper Yılmaz 2.1 milyon, Sacha Boey ise 1.15 milyon Euro... Bugün baktığınızda, bu verilen paraları doğru buluyor musunuz?
* Işıtan Gün’ün transferler konusunda söylediklerine bir cevabınız var mı? Acaba kimi ya da kimleri kastetti, neyi işaret etti?
* Herkesin karnından konuştuğu bir ortamda, ben size doğrudan sorayım; damadınız menajerlikle uğraşıyor. Onun şirketiyle, doğrudan ya da dolaylı olarak ilişkiniz ya da kulübün bir bağlantısı oldu mu? Hangi futbolcular için?
* Merhum başkan Mustafa Cengiz’in, "Fatih
Aslında uzun süredir böyleydi ama son dönemde iş, iyice çığrından çıktı Galatasaray için...
Saha içindeki çöküşü bir kenara bırakın, camia içindeki erozyon, kulüp içindeki mutasyon, sabık yönetici Işıtan Gün'ün deyimiyle kulüp, "nefret sarmaşıkları" ile dolandı. Başkanlık koltuğunun ağırlığı örselendi, çekememezlik, işbilmezlik ve sair kötü düşünceler, sarı-kırmızılı renklere bürülü bir yılan gibi, Galatasaray'ın ortasına çöreklendi.
Artık kim gelirse gelsin, bunları düzeltebilecek bir rot balans makinesini bulması zor... Çünkü camianın, dışarıya karşı "bir olma" geleneği kaybolmuş, iktidarı-muhalefeti herkes birbirinin gözünü oyabilmenin yarışına girmiştir. Bu, sadece Burak Elmas dönemi değil, daha Adnan Polat zamanından başlayan bir süreçtir.
İbra olmayarak durumu mahkemeye taşıyan Adnan Polat ve Mustafa Cengiz de suçlu bulunmuştur, "Genel kurul kararına saygılıyım" diyen Elmas da...
Daha üç gün önce, İstanbul Valiliği, kulübü,
Türkiye'de "gayya kuyusu" haline gelen futbolun 1 numarası Nihat Özdemir, istifasını verirken adeta tiksinircesine bahsediyor bugünkü ortamdan: "İnanın, futbol konuşmak, maç izlemek bile istemiyorum. Kulüp başkanlarını görmek dahi istemiyorum. Birbirlerinin yüzüne gülüyorlar, sonra toplantıda demediklerini bırakmıyorlar."
Dünyanın bütün maddi zevklerine ulaşabilecek kadar zengin, kulüplerdeki birçok başkan ve yöneticiyi cebinden çıkaracak kadar kudretli olan bir başkanın söylediğine bakın... Mecbur mu sizden bu kadar laf yemeye? Sonunda çekip gitti işte... Şimdi sorarım size, nasıl bir başkan istiyorsunuz?
Şampiyon olacak Trabzonspor: Gölge etmeyin başka ihsan istemem!
Fenerbahçe ve Beşiktaş: Bana göre, bize göre oynatan, bizi tutacak bir yönetim!
Ahı gitmiş, vahı kalmış Galatasaray masadan kalktı bile... Burak Elmas, "Her masada varız" derken, kendi masasında bile oturamadı. Şimdi TFF'de de uzakta...
Küme düşmesi garanti takımlar ya da düşme adayları; kendilerini Süper Lig'de tutacak bir federasyon ve başkan istiyor. Harcama