Nil Kural

Nil Kural

nil.kural@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

10 dalda Oscar adayı “Sarayın Gözdesi / The Favourite”, Yorgos Lanthimos’un kariyerinin zirvelerinden biri ve bir sarayda dönen entrikaları konu alıyor.

Yorgos Lanthimos, 2009 yılında “Köpek Dişi”yle Yunan sinemasını odağa taşıdıktan sonra İngilizce çektiği filmlerle de kariyerine tarzını koruyarak devam eden bir yönetmen. Ödül sezonunun gözde filmlerinden “Sarayın Gözdesi” de Lanthimos’un tarzını korurken sinemasal anlatısını ne kadar genişletebildiğinin hayranlık uyandıran yeni örneği.

Yolculuğuna geçen yılki Venedik Film Festivali’nden aldığı Jüri Büyük Ödülü’yle başlayan film, izleyicisini 18. yüzyıl İngiltere’si sarayına davet ediyor. İzleyicileri bekleyen çay saati ise Lanthimos usulü. Filmin entrika ağı akla Stephen Frears başyapıtı “Tehlikeli İlişkiler”i getiriyor. Filmin kalbinde iki soylu kadının İngiltere Kraliçesi’nin gözdesi olmak için savaşması var. Olivia Colman’ın mükemmel bir performansla canlandırdığı Kraliçe’nin halihazırdaki gözdesi Leydi Sarah (Rachel Weisz), düşmüş bir soylu olan ancak zekasıyla sarayda hızla yükselen Abigail’ın (Emma Stone) önünü kesmeye gayret ediyor.

Haberin Devamı

Lanthimos sinemasına yabancı olmayanlar yönetmenin zalim mizahının böyle bir hikâyede nasıl yeşerdiğini, sivri diyalogların eğlencesini tahmin edebilir. Buna oyuncuların da birbirleriyle yarışan başarıda performanslarla bu saray entrikası içinde en az yönetmen kadar eğlendiğini eklemek gerek. Yönetmen, müziğinden çarpık kadrajlara abartılı giyimlere saraydaki kadın rekabetinin zekasını ve iktidar oyununu nefes aldırmadan sunuyor. Lanthimos’un insanlara karşı takındığı alaycı bakış, İngiltere sarayı gibi bir ortamda yönetmenin sinemasının zirvelerinden birine dönüşüyor.

Lanthimos’un ödüllerle dolu sarayı

“Sarayın Gözdesi / The FavourIte”

Yön.: Yorgos Lanthimos

Oyn.: Olivia Colman (Kraliçe Anne), Rachel Weisz (Leydi Sarah), Emma Stone (Abigail)

Sen.: Deborah Davis, Tony McNamara

Gör.: Robbie Ryan

Gerhard Richter’in hayatı

“Başkalarının Hayatı”yla Oscar’a uzanan yönetmen Florian Henckel von Donnersmarck’ın imzasını taşıyan Gerhard Richter filmi “Asla Gözlerini Kaçırma / Werk ohne Autor”, Oscar’ın beş En İyi Yabancı Dilde Film adayından biri. Ayrıca görüntü yönetimi dalında Oscar adayı film, çok planlı ve ana akım bir anlatım sunuyor. Filmde Kurt Barnert ismiyle sunulan Richter’in 2. Dünya Savaşı’nda bir çocuk olarak yaşadıkları, onun ufkunu çocukken açan teyzesinin psikolojik sorunları nedeniyle toplama kampına gönderilmesinin etkisi üzerinden ilerleyen film, Richter’in savaştan sonra Batı Almanya’ya kaçmasıyla devam ediyor. Burada sanatçının Düsseldorf Sanat Akademisi’ne kabul edilen ve öğretmeni Joseph Beuys’un da rehberliğinde imzasını bulmasıyla devam eden bir biyografi sunuluyor. Donnersmarck, ana akım izleyiciye hitap edecek biyografi klişelerini de kullanan düz bir filme imza atıyor.

Haberin Devamı

Lanthimos’un ödüllerle dolu sarayı

“Asla Gözlerini Kaçırma / Werk ohne Autor”

Venedik’ten yönetmen ödüllü

Fransız yönetmen Jacques Audiard’ın “The Sisters Brothers /The Sisters Brothers” adlı yeni filminde Hollywood’un önemli karakter oyuncularından John C. Reilly, Joaquin Phoenix ve Jake Gyllenhaal başrolleri paylaşıyor. Film, güçlü bir adam için çalışan Reilly ve Phoenix’in canlandırdığı Sisters Kardeşler’in bir adamın peşine düşmelerinden yola çıkıyor. Audiard bir kez daha bir türe sadık kalarak ilerlediği filminde metin olarak da kah duygusal kah eğlenceli olmaya gayret ediyor. Filmografisinde ağırlıklı olarak erkek öyküleri anlatmayı tercih eden Audiard, bu filmde de bir kez daha erkek dünyasını romantikleştiriyor. Film, Venedik Film Festivali’nden En İyi Yönetmen Ödülü’yle döndü.

Haberin Devamı

Haftanın diğerleri

- Mike Mitchell ve Trisha Gum’ın imzasını taşıyan “Lego Filmi 2 / The Lego Movie 2: The Second Part” bir devam filmi. Lego evreninin istilacılara karşı korunmasını konu alan bir animasyon. Çin yapımı animasyon “Mucize Uğur Böceği / The Ladybug”, çocuklara hitap ediyor.

- Özkan Çelik ’in yönettiği “Babamın Kemikleri”, başrolünü Cem Davran’ın üstlendiği bir dram. Geçen yıl Adana Film Festivali’nde de yarışan film, uzun yıllar sonra köyüne dönen bir adamı konu alıyor. Onur Aldoğan’ın yönettiği “Sir-Ayet”, haftanın yerli korku filmi.

Lanthimos’un ödüllerle dolu sarayı