Nil Kural

Nil Kural

nil.kural@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Kısacık rolü Fantine’le Anne Hathaway’e Oscar kazandıran “Sefiller”, Victor Hugo’nun klasiğinden yola çıkan sahne müzikalinin beyaz perde uyarlaması

“Sefiller”in en pop hali

Hugh Jackman ve Anne Hathaway, filmde önemli rollerde. Hathaway bu rolüyle En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu Oscar’ını aldı.

Sefiller”, geçen hafta dağıtılan Akademi Ödülleri’nde Anne Hathaway’in En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu Oscar’ının yanı sıra makyaj ve ses dallarında teknik ödüllerle yetindi ama her saniyesiyle “Oscar’ları kapacak film” olmayı hedefleyen, her öğesi ‘büyük’ ve ‘dramatik’ olan, süresi ve şarkılarıyla sabır sınırlarını zorlayan bir yapım.
Victor Hugo’nun 19’uncu yüzyıl Fransa’sında geçen sosyal yönü ağır basan klasiği, ilk kez 1985’te Londra’da müzikal olarak sahnelendi. Eleştirmenler, bu romanın temalarının en basit haliyle pop şarkılarına dönüştürülmesini doğal olarak hoş karşılamasa da zamanla popülerlik kazanan müzikal, Londra’dan Broadway’e, oradan da sinemaya zıpladı.
Özetlersek; ekmek çaldığı için 20 yıl hapis yatan Jean Valjean, şartlı tahliye ile salınır ama sabıkası yüzünden iş bulamaz. Bir pederin merhameti ile hayatta ikinci bir şans elde eden Valjean, eski kimliğini yırtıp atar ve kısa sürede saygın bir belediye başkanı olur. Ancak onu unutmayan kanun adamı Javert peşindedir. Bu arada istemeden haksızlık ettiği Fantine zor duruma düşüp hastalanınca, Valjean kızı Colette’e bakmaya söz verir. Yıllar geçtikçe olaylar 1832’deki monarşi karşıtı öğrenci ayaklanmalarında dramatik bir hal alır.

Hugh Jackman rolünün hakkını verebilen tek isim
Yönetmen Tom Hooper, sinema dünyasının gündemine, sıradanlığı zorlamasına rağmen Oscar’ları toplayan “Zoraki Kral / The King’s Speech”le girdi. Bu mütevazı kraliyet ailesi övgüsünden “Sefiller” gibi iddialı bir yapıma geçen Hooper’ın yaptığı en cesurca seçim, oyunculara şarkıları sonradan veya önceden stüdyoda değil, film çekilirken canlı olarak söyletmesi... Bu, ‘dünyada bir ilk’ gibi pazarlandı ve sonradan “Hedwig and the Angry Inch”ten Beatles müzikali “Across the Universe”e pek çok kez yapıldığı ve hakkında yaygara kdparılmadığı ortaya çıktı.
Yine de canlı performansın riskli bir seçim olduğu ortada. Zaten müzikal yeteneklere sahip olduğu bilinen Hugh Jackman, bu seçimin hakkını verebilen tek isim olarak göze çarpıyor. Anne Hathaway’e Oscar getiren kısa Fantine performansı ise Akademi’nin ‘fedakarlıklarla örülü büyük rol’ tanımına uysa da filmin çok kısa bir bölümünde olduğu için hakkında yargıda bulunmak zor. Russell Crowe, Amanda Seyfried ve diğerleri, müzikal bir şov sunmanın çok uzağındalar ve zaman zaman ciddi şekilde rahatsız edici bir hal alıyorlar.
Hooper’ın görkemli olma hedefindeki, 2.5 saat uzunluğundaki filmi sonlara doğru çok sarkıyor. Özetle “Sefiller”, romantizmi sürekli duygusal bağ talep eden havasıyla sadece çok sıkı müzikal hayranlarını memnun edebilecek bir yapım.

Haberin Devamı

“Sefiller / Les MIserables”
Yön.: Tom Hooper
Oyn.: Hugh Jackman (Jean Valjean), Russell Crowe (Javert), Anne Hathaway (Fantine), Amanda Seyfried (Cosette), Sacha Baron Cohen (Thenardier), Helena Bonham Carter (Madame Thenardier), Eddie Redmayne (Marius) Sen.: William Nicholson, Alain Boublil, Claude-Michel Schönberg, Herbert Kretzmer Gör.: Danny Cohen
Müz.: Alain Boublil ve Claude-Michel Schönberg (Les Misérables müzikalinden)

Haberin Devamı

“Sefiller”in en pop hali

Haberin Devamı

Ryan Gosling ve Emma Stone filmin genç ve parlak oyuncuları arasında...

“Suç Çetesi”

Güçlü kadro gangsterlere karşı

Zombi, kıyamet filmleri komedisi “Zombieland” ile dikkat çeken Ruben Fleischer’ın yeni filmi “Suç Çetesi / Gangster Squad”, 1949’da Los Angeles’ta geçiyor. Şiddete başvurmayı çok seven korkutucu suç dünyası patronu Mickey Cohen (Sean Penn) tepedeki isimleri de satın aldığı için Los Angeles’ta hüküm sürer. Kalan ender dürüst adamlardan polis şefi Bill Parker (Nick Nolte), müfettiş John O’Mara’ya (Josh Brolin) polislerden bir ekip kurmasını ister.
Bu ekip Cohen’le gerilla yöntemiyle mücadele edecektir. Filmin oyuncu kadrosuna, karakterlerin, olayların havada kaldığı bir senaryoda fazla hareket alanı yok. Özellikle Sean Penn’in kelimelerle anlatılması çok zor kötülükteki makyajı filmi komedi türüne yaklaştırıyor. Stilize görüntü çalışması, defalarca izlediğimiz bir hikayenin sıradan bir versiyonuna hizmet ediyor.

“Timothy Green’in Sıradışı Yaşamı”

Bahçeden çıkan çocuk

“Tımothy Green’in Sıradışı Yaşamı / The Odd Life of Timothy Green”, müzisyen Frank Zappa’nın oğlu Ahmet Zappa’nın bir fikrinden yola çıkılarak geliştirilen bir aile filmi...
Cindy (Jennifer Garner) ve Jim Green (Joel Edgerton) bütün çabalarına rağmen çocukları olmayan bir çift. Tıbbi çabalarının yetersiz kaldığını öğrendikleri gün her zaman yaptıkları gibi çocuklarının nasıl biri olacağını hayal eder ve dileklerini bir kutuya koyup gömerler. Aynı gece topraktan 9 yaşlarında, tam hayallerinde gibi, bacaklarında yapraklar olan Timothy (CJ Adams) adlı bir çocuk ‘yeşerir’. Timothy, bir yandan onların ebeveynliklerini sınarken diğer yandan bütün kasabanın
hayatını iyi yönde etkiler.
“Dan in Real Life” ve “Pieces of April”ın yönetmeni Peter Hedges’ın yönettiği film, bütün klasik Hollywood aile filmi klişelerini bünyesinde barındıran bir yapım. Klasik kalıpları takip ederek, çocuk yetiştirmek, hayal kurmak ve bunlara sahip çıkmak gibi temalara odaklanan film, çocuk izleyicilere hitap ederken, yetişkinler için aynı derecede eğlenceli bir seyir zevki sunduğunu söylemek güç.

“Sefiller”in en pop hali

Filmde Lena’yı canlandıran Alice Englert ve usta oyuncu Jeremy Irons.

“Muhteşem Yaratıklar”

Yeni “Alacakaranlık” geldi, hayırlı olsun!

Yıllarca süren, genç izleyicinin fantastik-romantik aşk filmi ‘ihtiyacı’nı sonuna kadar istismar eden “Twilight / Alacakaranlık” serisinin boşluğunu doldurma çalışmaları sürüyor. Kami Garcia ve Margaret Stohl’un yazdığı aynı adlı genç yetişkin romanı “Muhteşem Yaratıklar / Beautiful Creatures” şimdilik yeni “Alacakaranlık” adayımız. Güney Carolina’da geçen film, yaşadığı kasabadan kurtulmak isteyen, ‘yasaklı’ kitapları seven Ethan’ın dış sesiyle başlıyor. İnsanlardan uzak yaşayan gizemli Macon’ın (Jeremy Irons) akrabası olan Lena Duchannes (Alice Englert) okula başlayınca Ethan ona âşık oluyor. Lena’nın cadı yerine kullanılan bir kelime olan ‘caster’ (büyü yapıcı) olduğu ortaya çıkar. Lena’nın
16 yaşına bastığında karanlık tarafa mı aydınlık tarafa mı geçeceği belli olacaktır.
Lena’yı canlandıran Alice Englert dikkat çekici bir oyuncu ama filmin oyunculuklardan ziyade senaryo, uyarlanan kitap ve mizahtan yoksun olması gibi önemli sorunları var.
Özetle “Fisher King”in senaristi Richard LaGravenese tarafından yönetilen “Muhteşem Yaratıklar”, Adams Ailesi’nin veya son dönem Burton filmlerinin büyük bir ciddiyetle
ele alınmış hali gibi.

“Hititya: Madalyonun Sırrı”

Yerli fantastik film

Çocuklara hitap eden yerli fantastik film “Hititya: Madalyonun Sırrı” filmini yöneten isimler A. Cengiz Deveci ve Ulaş Cihan Şimşek. Film, arkeolog bir babanın ve özel güçlere sahip bir annenin çocuklarının hikayesini konu alınıyor. Üç kardeş paralel
bir evren olan Hititya’ya geçiyor ve özel güçleriyle annelerini kurtarmak için kötülükler dünyası efendisiyle savaşıyorlar. Filmde Emir Berke Zincidi, Egemen Zincidi, Nehir Çağla ve Gürkan Uygun rol alıyorlar.

“Hoca”

Azerbaycan’dan köy baskını

Azerbaycan yapımı, yönetmenliğini Vahid Mustafa Yev’in üstlendiği “Hoca” adlı filmin oyuncu kadrosunda İlgar Musayev, Nigar Bahadır Kızı, Azer Aydemir ve Telman Aliyev var. Filmde, 1992’de Azerbaycan’ın Hocalı adlı köyünde yaşanan olaylar, evlenmek üzere olan keşif memuru üzerinden anlatılıyor.