Bu hafta sonu bir festivalle köklü bir gelenek devam ediyor olacak Türkiye’nin en güzel adalarından Bozcaada’da. Bozcaada Bağbozumu Festivali. Aktivite takvimi oldukça yoğun bir adadır Bozcaada. “İlyada” destanının okunduğu “Ozanın Günü ve İlyada Okuması” günü, maraton, panayır, müzik, bağbozumu, yerel tatlar, belgesel festivalleri bu aktivitelerden ilk aklıma gelenler.
Her mevsimi yoğun, her mevsimi ayrı güzel bir adadır Bozcaada. Muhteşem etkinliklerinin yanı sıra, doğal güzellikleri, tarihi zenginliği, denizin tadını çıkarma, yeme içme imkânlarıyla da her keseye hitap edebilen bir adadır.
M. Ö. 8. yüzyılda Homeros, Troya Savaşı’nın son günlerini anlatan “İlyada” destanında, Troya ve yakın çevresinden ayrıntılı bir şekilde bahseder. Bu yerlerin içinde savaşa şahitlik eden Bozcaada (Tenedos) ve Gökçeada (Imbros) da vardır.
Her iki ada da Ege Denizi’nin en kuzeyinde bulunurlar ve her ikisine de ulaşım yalnızca denizden mümkündür. Çanakkale Boğazı’nın girişinde bulunan Bozcaada’nın ilginç bir özelliği vardır: Türkiye’nin köyü olmayan tek ilçesidir.
İşte bu güzel adada her yıl eylül ayının ilk haftasında 3 gün süren bir Bağbozumu Festivali düzenlenir.
Dillere destan üzüm bağlarıyla doludur Bozcaada. Tüm bağlar koruma altındadır ve bu bağlar içinde arazi sahibi olanların uyması gereken çok önemli bir kural vardır: Arazinin büyüklüğü ne olursa olsun, çok küçük bir alanda inşaat izni vardır. Adayı gezerken bu kurala son derece sadık kalındığını göreceksiniz.
Bu üç günlük üzüm hasadı sırasında işçilerle birlikte traktörlerle bağlara gidip üzüm hasadını öğrenebilir ve üzüm toplayabilirsiniz. Festival alanında da pek çok etkinlik sizi bekliyor olacak. Çeşitli konserler, tadım aktiviteleri, yarışmalar, satış tezgâhları adanın nostaljik sokaklarında karşınıza çıkacak.
Müzeyi ziyaret edin
Bozcaada’da sizi başka neler bekliyor? Bozcaada’ya yaklaşırken dikkatinizi hemen çekecek olan şey en iyi korunmuş kalelerden biri olan Bozcaada Kalesi’dir. İlk kuruluş tarihi tam olarak bilinmese de şimdiki hali Orta Çağ’dan kalmadır. Festival dönemlerindeki konserlerle hareketlenen kale oldukça sessizdir. Adaya vardığınız andan itibaren adanın meşhur rüzgârları size hoş geldin derler ve bir daha da peşinizi bırakmaz. Günlük yaşamınızı, tatilinizi, denize nereden girebileceğinizi hep bu rüzgarlar belirler. Adada vakit bulduğunuz ilk anda mutlaka çok güzel bir ada evi olan, Bozcaada’nın belleği diyebileceğimiz UNESCO Ödüllü özel Bozcaada Müzesi’ni ziyaret edin. Yerleşimin tamamen adanın merkezinde toplandığı göz önünde bulundurulursa, adayı gezmek belki pek fazla zamanınızı almaz ama keşfedecek çok fazla şey olduğunu hatırlatayım. Eski Rum ve Türk mahallelerinin evleri, daracık sokaklar, rengarenk detaylar fotoğraf meraklıları için tam bir hazine.
Adada günbatımı
Bu ayda hâlâ denize girilebilir, o nedenle Ayazma Plajı’ndan denize girin ve belli günlerde ibadete açılan Ayazma Manastırı’nı görün. Adanın en yüksek noktası Göztepe’ye ister yürüyerek ister araçla mutlaka gidin, bir günbatımı yaşayın. Hava puslu değilse gördüğünüz manzara karşısında dilinizin tutulacağını garanti ederim.
Bir başka güzel günbatımı da rüzgâr güllerinin olduğu Batı Burnu’nda yaşanır. Aracınız yoksa minibüsle de ulaşabilirsiniz buraya.
Rum mahallesinin tam orta yerinde bulunan tarihi Meryemana Kilisesi ile Yalı Camii diye bilinen Köprülü Mehmet Paşa Camii ve Alaybey Camii de görülmeye değer yapılardır.
Çok yoğun katılımın olduğu bu etkinliğe organize bir tur ile gitmeyecekseniz mutlaka konaklamanız için rezervasyon yaptırmanızı öneririm. Bereketli bir bağbozumu dileğiyle…