Nükhet Everi

Nükhet Everi

nukheteveri@yahoo.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Dünyanın en güzeli seçilmiş olan kumsalıyla, doğal, kültürel ve dinsel dokusuyla, doğa, kültür ve inanç turizmi kapsamında her türlü beklentiyi karşılayan Patara umarım bu yıldan itibaren turizmcilerden ve gezginlerden hak ettiği ilgiyi görür


2018 Troya, 2019 Göbekli Tepe derken, Kültür ve Turizm Bakanlığı 2020 yılının temasını Patara olarak belirledi. 1988 yılından itibaren hocaların hocası Prof. Dr. Fahri Işık’ın, 2009 yılından bu yana da Prof. Dr. Havva İşkan Işık’ın kazı başkanlığını yürüttükleri Akdeniz Üniversitesi’nin himayesindeki Patara kazılarının 32. yılında çok sevindirici bir haber bu. Çünkü Luwi soyundan gelen, kadim Anadolu halklarından biri olan Likyalılar’ın ülkesinin güçlü başkenti Patara, turizm pastasından hak ettiği payı hiçbir zaman alamadı.

1981 yılında Fahri Işık ve beraberindekiler Patara’ya geldiklerinde, 1836 yılında ünlü Fransız arkeolog ve gezgin Charles Texier’in anılarında anlattığı bakir ve zorlu coğrafyada bulunan, kum, toprak ve bataklığın altında kalmış bir yerle karşılaşırlar, tıpkı terk edildiğindeki gibidir şehir ve sanki zaman durmuş gibidir.

“Uyuyan güzel” diye tanımladıkları Likya Birliği’nin başkenti Patara’nın kazılarına talip olurlar ama kazı iznini almaları tam 7 yıl sürer. 1988’de kazıya başladıklarında o ilk geldiklerinde gördükleri muhteşem coğrafya, özellikle de mikalı kumuyla büyüleyen kumsal iyice bozulmuş ve kaçak yapılaşmaya kurban gitmeye başlamış, Belek’te de yapıldığı gibi geleceğin tatil köylerine hazırlık olarak da topraklaşsın diye güzelim kumsal ağaçlandırılmıştı.

Uyuyan güzel Patara



Fahri Işık tam 15 yıl bu zihniyeti kırmak için ciddi anlamda bir kültür savaşı verdi bölgede ve sonuçta Patara’yı bir Side olmaktan kurtardı. Yani anlayacağınız “uyuyan güzel”, beton soğuğuna gömülmeye ‘çeyrek varken’, ilk olarak Fahri Işık ve ekibinin özverili çalışmalarıyla kendi parlak tarihine uyanmaya başlamıştı.

Antalya’da Kaş’a 42 kilometre, Kalkan’a 16 kilometre uzaklıkta bulunan Likya ülkesinin başkenti Patara, kurulduğu vadideki en korunaklı limana sahiptir ve bu nedenle “Dünyaya açılan kapı” olarak görülür. Bu özellikleriyle bir yönetim merkezidir. Hitit Kralı IV. Tuthaliya’nın tanrılara burada şükretmesi, Apollon’un doğum ilahisinde okunan Leto Hurmalığı’nın burada kökleşmesi, Noel Baba olarak da bilinen Aziz Nikolaos’un burada doğmuş olması, MS 312’de ilk Likya Piskoposu Aziz Methodios’un başının burada kesilmesi ve din şehidi mertebesine erişmesi, Patara’yı önemli bir dinsel merkez de yapıyordu.

Patara yıllardır en çağdaş kazı yöntemleriyle kazılıyor, tüm restorasyonlar uzmanlardan oluşan bilim heyetlerinin danışmanlığında yapılıyor. Prof. Dr. Fahri Işık da, 2009 yılından beri kazı başkanlığını üstlenmiş olan Prof. Dr. Havva İşkan Işık da konuşmalarında ve yazılarında daima kültür turizminin bu ülke için öneminden ve özellikle Patara’yı da turizme kazandırmaktan söz ederler.

Uyuyan güzel Patara



Dünyanın en güzeli seçilmiş olan kumsalıyla, doğal, kültürel ve dinsel dokusuyla, doğa, kültür ve inanç turizmi kapsamında her türlü beklentiyi karşılayan Patara umarım bu yıldan itibaren turizmcilerden ve gezginlerden hak ettiği ilgiyi görür. Patara öyle kolay gezilecek, geçerken uğranıp bakılacak bir yer değil. Her kazı dönemi bilim dünyasında ses getirecek yenilikler çıktı ortaya. Beni en çok etkileyen Nero Deniz Feneri’dir mesela. Dünyanın en eski deniz feneri. Dünyada ilk bilinen ‘Yol Anıtı’ da burada bulundu. Muhteşem bir Meclis Binası var. Çok büyük bir alana yayılan bu kenti mutlaka zaman ayırarak ve hakkını vererek gezmek gerek.

Patara’yı gezerken Aziz Nikolaos’un o caddelerde yürüdüğünü, Aziz Paulus’un Roma’ya gitmek için gemiye buradan bindiğini, Cem Sultan’ın Rodoslularla görüşmek için şehre geldiğini hayal etmek bile çok heyecan verici. Bu yılın Patara yılı olması bende bir umut daha doğuruyor: Patara’nın kalıcı olarak UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne girmesi.

Herkese sağlıklı, mutlu ve keyifli gezilerle dolu bir 2020 diliyorum.