Eskiden yüzdeki kırışıkları dolguyla doldururduk, sonra PRP ile gidermeye başladık. Ardından Japonya’da PRP ile hyaluronik asit dolgusu karıştırılıp yüze enjekte edilmeye başlandı ve daha iyi sonuçlar alındı. Doktorlar buna ‘PRP plus’ diyor. Formülü şu: Kök hücre + dolgu= PRP Plus
Yaşlanabilirsiniz ama yüzünüz yine de genç kalabilir. Bunu yapabilmek için kendi vücudunuzdaki doğal kaynaklardan faydalanmanız gerekir.
Mezoterapi gibi kimyasallar artık demode. Kanınızda bütün vücudunuzu iyileştirecek ve onaracak yeterli güç, yani genetik şifreniz mevcut. Kök hücreler, sadece kemik iliğinde üretilir ve kanınız kemik iliğinde yapıldığından kök hücrelerden zengindir.
Bazılarının söylediğinin aksine vücut yağınızda kök hücre yoktur. Yağda bulunan özel hücreler (repair cells) sadece tamir ediyor, PRP gibi yeni hücre yaratmıyor.
GENÇLİĞİN SIRRI PRP’DE GİZLİ
Kanınızdan elde edilen PRP sayesinde, yüzünüzde yeni damarlar oluşup kanlanma güçlenir ve zarar görmüş derinin yerine yenisi gelir. Bu bir onarım değil, bir yenileme işlemidir. Özellikle sigara içenlerde yüz derisinde oluşan zararlar bu sayede ortadan kalkar.
Bilimsel araştırmalara göre, insanların alt çenesi evrim sonucu ufalmakta. Bu nedenle günümüzde kadın ve erkeklerde çene büyütme ameliyatları yüzde 70 oranında arttı
Yiyeceklerimizi artık dişlerimizle koparmıyoruz, sert yiyecekleri ısırmamız gerekmiyor ve en önemlisi de hazır gıdaları artık uzun süre çiğnememize gerek kalmadı. Bu nedenle insan çenesinde son 50 yılda belirgin bir ufalma mevcut. Cerrahlar yüzdeki ahengi sağlamak için çeneleri büyütüp gıdıdaki yağları emerek çenelerimizi daha büyük göstermeye çalışıyorlar.
ÇENENİN DURUŞU OTORİTE SİMGESİ
Bizim padişah resimlerinde veya Avrupalı büyüklerin yağlı boya resimlerinde, hatta geçen yüzyılın politikacı ve bilimadamlarının eski siyah beyaz fotoğraflarında bir tane bile ufak çeneli adam yok.
Günümüzde Bill Clinton, Barack Obama, Angela Merkel, Angelina Jolie, Steve Jobs ve daha yüzlerce başarılı şahsiyet hep büyük çeneliler. Bu bence tesadüf değil. Bir inanışa göre, gelişmiş çenesi olanlar; lider özelliğine sahip, güven ve dürüstlük saçan insanlardır. İş hayatında daha başarılı oldukları kabul edilir.
Bunu fark eden insanlar da ısrarla cerrahlara gidip çenelerini büyütmeye çalışıyorlar. Bu nedenle günümüzde
Tarihte bilinen en eski estetik müdahale, Hindistan’da bir hastaya burun yapılmasıdır. Bir dönem herkes ‘tıpkı kız kardeş’ gibi birbirine benziyordu; günümüzde doktorlar, hastanın yüzüne en uygun burun şeklini vermeye çalıştığı için doğal sonuçlar alınıyor
Tarihte bilinen en eski estetik müdahale; Hindistan’da burnunu kaybetmiş bir hastaya, alından çevrilen deriyle yeni bir burun yapma ameliyatıdır.
18’inci yüzyılda yaşayan İsviçreli Filozof Johann Lavater, ‘İnsanları Tanımak ve Sevmek’ adlı kitabında, insanların burunlarına bakarak karakterlerini belirlemenin mümkün olduğunu yazmıştır.
Bu kitapta; geniş ve kısa burunlu insanların hassas bir kişilikleri olmadığı, sivri ve ince burunluların ise ihtiraslı ve çevrelerini söyledikleri sözlerle üzen insanlar olduğu görüşüne yer verilmiştir.
19’uncu yüzyılda ise Avrupa’da küçük burunlu kadınların erkekler tarafından daha az problemli olarak kabul edildiği, burnu büyük erkeklerin ise cinsel organlarının daha büyük olduğu gibi tamamen hatalı görüşler revaçtaydı.
Bazıları başarısızlıklarını burunlarının estetik olmayan görünümlerine
bağlar. Çocukken burun küçüktür ve 14-15 yaşında büyümeye başlar. Burnu büyük olan
Uyku en etkili genç ve güzel kalma yöntemidir.
Az uyuyanlar veya uyku bozukluğu olanlar, daha önce yaşlanır ve yüzleriyle derileri devamlı hasta görünür.
İnsan vücudu kendini uykuda yeniler. Bu nedenle her gün derin ve dinlendirici karanlık bir ortamda, 8 saat uyumamız esastır.
En değerli uyku; saat 23.00 ile 04.00 arası uyunan uykudur. Siz uyku halindeyken vücudunuz dev bir fabrika gibi imalat halindedir ve yeni hücre üretmektedir. Uyku halinde beyinden aşırı miktarda büyüme hormonu salgılanır ve bu hormon bütün vücut hücrelerini uyarıp onların yenilenmesini sağlar.
Kötü uyuyanlarda veya gece çalışanlarda kanser daha çok görülmektedir.
Tam olarak ispatlanmamasına rağmen; bazı nörologlara göre beyin geceleri o gün içinde öğrendiklerini ve gördüklerini düzenler... Bir kütüphaneci titizliği ile kitapları tekrar raflarına koyar veya kompüter lisanı ile yeni verileri konfigure eder ve ait oldukları klasörlere yerleştirir.
Bilim adamlarına göre; gece iyi uyumayan bir kimsenin ertesi gün hafızası ve zekası bu nedenle karışıktır.
Tarih boyunca Ay’ın insan ruhuna etki ettiği varsayılmış ve planlar hareketlerine göre ayarlanmış. Bu konuda yüzlerce hikaye ve efsane anlatılır
İnsan ruhunun aydan etkilendiğini ve deliliğin nedeninin aydan gelen enerji olduğunu zanneden eski hekimler, akli dengesi bozuk insanlara ‘Lunatic’ yani aya bağımlı demişlerdir (Luna, Latince Ay demektir, ‘tic’ de bağımlı ekidir yani fanatik, otomatik gibi). Tımarhanelere de Latince ‘Lunaticasylum’ denir.
Günümüz İngilizce’sinde Lunatic kelimesi deli anlamına gelmektedir.
Antik çağda ameliyatlar yeniay döneminde yapılırdı. Bu dönemde cerrahlar yaraların daha mükemmel iyileşeceğini kabul ederlerdi. Bir doktor ve bilimadamı olarak belki sizlere burada tam olarak inanmadığım ama yüzlerce senedir ve belki de bazılarınca halen geçerli olan bir durumu anlatmak istiyorum. Ben bu bilgiyi, okuduğum kitaplardan aldım ve aynen kullanmaya çalıştım.
Almanya’da Ay takvimine göre hastalarını tedavi eden doktorlar ve ‘heilpraktiker’ denen şifa dağıtıcılarına bizzat şahit oldum. Bazı bilimadamları Ay’dan Dünya’ya gelen ve okyanuslarda gel-git olayına neden olabilecek kadar kuvvetli bir çekim kuvvetinin insan vücudunu etkilediğini kabul
Firmalar iflas ediyor, vergiler ve primler ödenemiyor ama insanlar genç ve güzel görünmek istiyor. Ekonomik krizler, insanların güzel olma hevesini hiçbir zaman kırmıyor
Tüm dünya finansal bir krize girdi, buna rağmen Avrupa ve Amerika’da estetik uygulamalar en az yüzde 5 artmış durumda. Ülkemizde de insanlar hem parasızlıktan, hem de politik dengesizliklerden korkup, daha az para harcar oldular. Yeni bir otomobil için bekliyorlar, tatile kredi kartı ile taksitle çıkıyorlar ama güzellik söz konusu olunca masraftan kaçınmıyorlar.
Bence insanlar bu sayede morallerini düzeltmek istiyor. İşi kötü giden birisine “İyi görünüyorsun” denmesi, onun en büyük mutluluğu.
Bütün Avrupa’da ama özellikle Türkiye’de estetik müdahalelerde bu nedenle çok fazla artış oldu. Firmalar iflas ediyor, vergiler ve primler ödenemiyor ama insanlar genç ve güzel görünmek istiyor. Bu sayede mutlu olacaklar ve problemlerini unutabilecekler.
ALAN VE SATAN MEMNUN
Şu anda bekleme odamda 45 yaşında, tanınmış bir televizyon yıldızı bekliyor. Ona göre, televizyonda artık gençler rolleri kapmakta. Daha ucuza çalışıyorlar ve dedikodulara karışmaktan, onunla bununla nişanlanmaktan çekinmiyorlar. Haksız
Eskiden, “Selülitin çaresi yok” derlerdi, galiba geçici bir çare geliyor. Fransızlara göre, selülit evinizdeki yatağın veya koltuğun kapitone düğmeleri gibi kumaşı yani derinizi aşağıya çeken bir oluşumdur. Deri aşağıya çekilince de portakal kabuğu görünümü ortaya çıkar.
Yağ-selülit ilişkisi
Kilo alırsanız selülitiniz artar, şişen ve yağlanan bacak dokusu sonucu bağ dokusu sertleştiği için esneyemez ve çukurlar oluşur.
Selüliti azaltmak için bacaklarınızdaki kilolardan kurtulmalısınız.
Diğer yandan normal kilolular zayıflayınca da bacaklar deforme olabilir. Eskiden kullanılan mezoterapi, etkisi çok az olduğundan günümüzde tercih edilmez.
Fazla yağ aldırmayın, “Bütün yağlarım gitsin” diye hayatınızı tehlikeye atmayın
1980’lerin ortalarında yağ emme (liposuction) keşfedildi. Bu yöntemi, uygulamanın mucitleri olan İtalyan Dr. Giorgio Fischer, Fransız Dr. Pierre Fournier’den bizzat öğrendim. 2003-2005 yılları arasında Alman Liposuction Derneği başkanlığı yaptım. Defalarca doktorlara yağ emmeyi öğretici kurslar düzenledim.
Yağ emme esnasında özellikle acemi ellerde hatalar meydana geldiğini fark edip, işlem sonucu meydana gelen çukurları düzeltmek için tüm dünyada adımla anılan ‘Liposhifting/Yağ Kaydırma’ yöntemini geliştirdim.
Bundan 10 sene önce yağ emmeden memnun olmayan hastaların sayısı yüzde 15’ken günümüzde bu oran oldukça arttı. Amerikalı liposuction uzmanı Dr. Gerald Pitman, tekniği uygulatan kişilerin yüzde 25’ine düzeltme gerektiğini, yüzde 40 vakanınsa kötü sonuca rağmen yeni bir ameliyatı kabul etmeyip duruma rıza gösterdiğini belirtmiştir. Ayrıca liposuction uygulanan hastaların çoğuna ilk baştan yağ emme ile beraber karın germe ameliyatı gerektiği de Amerikan Liposuction Derneği tarafından açıklanmıştır.
GERÇEKÇİ OLUN
Aslında yağ emmek mekanik bir olaydır, yani evde elektrik süpürgesiyle