Osman Şenher

Galatasaray Basketbol Takımı’nın, Euro Cup’ı kazanması mucize gibi bir şey. Ergin Ataman ve yönetim kurulu şimdiden gelecek sene için Euroleague’de final-four hedefi koydular. Dörtlü finalde başarılı olmak çok zor bir iş. Kombineleri satarak, sponsorlardan gelecek 2-3 milyon euroyla, toplam 10 milyon euroluk bütçeyle başarılı olmak mümkün değil.

Hafta içinde Başkan Dursun Özbek’i, Ergin Ataman’ı ve basket takımını Cumhurbaşkan’ı kabul etti. Başkan Özbek, Türk Telekom Arena’nın yanına 12 bin kişilik kapalı spor salonu yapacaklarını söyledi. Cumhurbaşkanı ise ‘15 bin kişilik yapın’ diyerek hedefi büyüttü. Galatasaray Yönetimi bunu iyi değerlendirmeli. Kulübün bugünkü mali tablosuyla, ne o salon yapılır, ne de Euroleague’de dörtlü final oynanır.

Fenerbahçe, Ülker ile birleşti basketbolda Avrupa’nın en iyi dört takımından biri oldu. Beşiktaş basketi şirketleştiriyor. Önümüzdeki sene onlar da zirveye oynayacak. Türk Telekom, Galatasaray’ın muhteşem taraftarını gördü, Ergin Ataman gibi büyük bir coach ile neler yapabileceğine inandı bu yüzden gelin birleşelim diyor. Ne hikmetse sarı-kırmızılı yönetim ‘küçük olsun, bizim olsun’ diyerek bu teklifi bir türlü kabul etmiyor.

Bana göre yanlış

Galatasaray’ın bu sezon tek hedefi var o da ligi 5. bitirmek. Peki sahada Podolski’den başka bunun bilincinde olan futbolcu var mı? Kesinlikle yok.

Alman yıldız takımı galip gelsin diye kendini yırtıyor. Maçın içinde öyle pozisyonlar oluyor ki Yasin, kaleye şut atacağına topu Podolski’ye gönderse Galatasaray kötü futbol oynamasına rağmen üç puanı alıp biraz nefeslenecek. Ama Yasin’in takım umurunda değil.

Alman oyuncu, Yasin’in yanına gidiyor ‘neden bana pas vermiyorsun’ diyor. Yasin öyle bir tepkiyle yerden kalkıyor ki hakem Fırat Aydınus araya girmese iki futbolcu birbirine girecekler. Belki de kırmızı kart görüp Beşiktaş maçında oynayamayacaklar. Geçen hafta Kasımpaşa maçında Yasin yoktu Galatasaray o karşılaşmada şahlandı. Bu Yasin’in takıma hiçbir faydası olmaz. Çünkü ben iyi niyetli olduğuna inanmıyorum.

Orta sahada Selçuk ile Emre oynuyor. Hangisi sorumluluk alıyor? Hiçbiri... Bursaspor’a baktığımızda ikinci bölgede Faty, Cem Karacan, Batalla kendilerini yırtıyorlar, sahada basılmadık yer bırakmıyorlar. Galatasaraydakiler çok büyük yıldız ya kendilerini fazla yormalarına gerek yok! Seneye Galatasaray Avrupa’ya gidemeyecek. Ne farkeder. Sezon sonunda Emre’nin bonservisi

Basketbol tarihimizde ilk defa Avrupa’nın en büyük ikinci kupasını Galatasaray kazandı. Tarih 15 Kasım’ı gösteriyordu. Coach Ergin Ataman televizyonlara Euro Cup’ı Türkiye’ye getireceklerini deklare etti. Oyuncularını buna inandırdı. Büyük Galatasaray taraftarını inandırdı. Dünyanın her tarafında NBA dahil, basketbol maçı izledim. Takımıyla böyle bütünleşen bir taraftar ilk defa görüyorum. Resmen basketbolcuları kupayı almaları için zorladılar.
Ataman büyük coach. Hatta Avrupa’nın en iyi üç isminden biri diyorum. Bakın, Ataman ‘Kupayı Türkiye’ye getireceğiz’ dediği zamanlar yönetim ‘Seneye basketbolu %50 küçülteceğiz’ diye basın toplantısı yapıyordu. Takımın, taraftarın bundan etkilenmemesi için tecrübeli coach her şeyini ortaya koydu ve başardı.
Düşünebiliyor musunuz, basketbolcular kupayı kazanıyor, o tribünlerdeki 12 bin 500 muhteşem taraftar yönetim istifa diye bağırıyor. İşte bunun tek sebebi Galatasaray Başkanı Dursun Özbek’in ileriyi düşünmeden ‘basketbolu küçülteceğiz’ demeciydi. Şimdi taraftarlar, ‘Bu kupayı Ataman başta olmak üzere oyuncular ve bizler kazandık. Yönetimin hiçbir katkısı olmadı’ diyorlar. Hadi bakalım bu düşüncelerin altından nasıl kalkılacak merak

Galatasaray’ın bu sezon iki hedefi var; birincisi ligi beşinci bitirmek, ikincisi Türkiye Kupası’nı kazanmak. Bu hedeflerin bir tanesinin UEFA’nın verdiği cezanın bitmesi için gerçekleşmesi lazım. Futbolcular Kasımpaşa maçına bunu düşünerek kazanmak için çıkmışlar. Bilhassa ikinci yarı sahada çok koşan, mücadele eden, hırslı, rakibine pozisyon vermeyen bir Galatasaray seyrettik. Bu sezon iyi bir takım karşısında ilk defa böyle gayretli bir Cim-Bom vardı.

Kasımpaşa zor bir rakip ve onların da hedefi beşincilik. İlk yarı gol pozisyonu olarak Galatasaray’dan daha iyiydiler. Bilhassa Koray ve Semih’in arkasına atılan uzun toplarla etkili oldular. Del Valle, Scarione ve Eren Derdiyok girdikleri gol pozisyonlarını değerlendiremediler, bazı gol vuruşlarını da yine kalesinde devleşen Muslera kurtardı.

İkinci yarı sahada çok iyi bir ev sahibi ekip vardı. Rakibini resmen sürklase etti. Linnes ve Carole’a Selçuk ve Emre de ayak uydurunca rakibine gol pozisyonu vermeyen, oyunu kontrolünde tutan, hele Umut girdikten sonra rahatlayan, Podolski’yle goller bulan bir takım hüviyetine büründüler. Umut ekstra bir futbolcu değil, şu anki takımın tek santrforu. Umut ile Podolski beraber oynadığı zaman

Galatasaray Lisesi kulübün onurudur. Okuldan mezun olan çok büyük insanlar var. Galatasaray’a çok büyük hizmetleri oldu. Bunu inkar edemeyiz. Ve hepsine de saygılıyız. Ama şimdi yine okuldan mezun olan ayrı bir liseciler türedi.

Bunlar kulübü menfaat kapısı olarak görüyorlar. Bakın pazar günü 5 bin taraftar ve kongre üyeleri yürüyüş düzenledi. Lisenin önüne gidip bu lisecileri protesto edeceklerdi. Valilik buna müsaade etmedi. Ama yarın öbür gün bunun adresi Levent’teki cemiyet olacak. Bu benim duyduklarım.

Cemiyetten çıkan, “Kulüp bizimdir. Taraftarın ve UltraAslan’ın değildir” sesleri taraftarı ve liseli olmayan kongre üyelerini çıldırtacak noktaya getiriyor. Buna bir son verilmeli. Bu büyük Galatasaray, 25 milyon taraftarındır. Bu böyle bilinsin. Benim anlayamadığım bu liseciler neden kulübü menfaat kapısı olarak görüyorlar. Bakıyorsunuz başkanlar değişiyor, yönetimler değişiyor ama kulüpten ballı maaş alanlar hep orada.

Başkan Dursun Özbek’in bu kadar eleştirilmesinin tek sebebi bu. Galatasaray’a sponsorların aileleri, artistler, sanatçılar ve yönetici sekreterleri kontenjandan üye oluyorlar. Peki Harvard mezunu ya da bir sürü kültürlü, varlıklı her şeyini Galatasaray için feda

Kolay değil, koca Galatasaray 9 hafta sonra galip gelebildi. Rakip iyi ki Çaykur Rizespor’du. Hikmet Karaman’ın takımına ne olmuş böyle bilemiyorum. Rizespor da yedi haftadır kazanamıyor. Bu futbolla da kazanması mümkün değil. Defans hattına bakıyorum, Viera ile Oboabona. Önlerinde Sylvestre ve Makiadi. Galatasaray biraz hücumu düşünüp hareketlense her atakları rakip kalede gol olacak.

Mehmet Akyüz sezonu kapatmış. Ahmet İlhan, Deniz Kadah ile beraber 55 dakika futbol adına hiçbir şey koymadılar. Ne mücadele ettiler, ne de rakibe baskı yaptılar. Chevalier ise sadece koşuyor. Bir takımın kupada tur atlaması için bunlar yetmezdi.

Galatasaray iyi futbol mu oynadı... Tabii ki hayır. İstese de oynayamaz. Bu kadar kötü Rizespor karşısında ilk yarı turu garantilemeliydi. Teknik kadroya aklım ermiyor. Riekerink’in yanında Orhan Atik hoca da oturuyor. Rakip on kişi kalmış. Umut’u da oyuna alıp çift santrfor oynat. Bunu düşünemiyor. Galatasaray’ı hücuma taşıyan bir tek Yasin var. Onu çıkarıp Tarık’ı oyuna alıyor. Şaka gibi bir şey.

Linnes bu kadar mı kötü futbolcu. Defansta Semih varsa onun önünde Linnes oynayamaz mı? Hollandalı hoca bunu da düşünemiyor. Ama Orhan hocanın Riekerink’i uyarması

Galatasaray sıkıntılı. Düzelme şansı da hiç yok. Bunu hepimiz biliyoruz. Benim tarzım olmamasına rağmen ilk defa bir maç yazıma hakemle başlıyorum.

Eto’o ilk golü atıyor ofsayt. Üçüncü golde eliyle topu yavaşlatıyor, kafa vurup Muslera’yı mağlup ediyor. Kale arkası hakemi Özgüç Türkalp ve Yaşar Kemal Uğurlu, bu pozisyonlarda resmen sarı-kırmızılıları yakıyor. Bu çok ayıp. Yaşar Kemal genç ve acemi bir hakem. Neden Galatasaray maçına veriliyor? Elle atılan golü bir hakem görmüyorsa, peki o zaman Deniz Ateş Bitnel’in günahı ne? Yanlış bir penaltı verdi diye adamın neredeyse hakemliği bitti.

Galatasaray’a gelince... Takımın kalitesi bu. Sezon sonuna kadar yapacak bir şey de yok. Şöyle düşünün. Bilal-Donk-Emre Çolak ve Olcan... Bu orta sahayla hangi takımı yenebilirler? Yasin kendini yalandan yerlere atıyor. Emre kendini yalandan yerlere atıyor. Donk pimi çekilmiş el bombası. Sarı kartı olan bir futbolcu rakibine öyle tekmeyle girer mi? Sorumsuz, Galatasaray’a da hiçbir hayrı olmaz.

Linnes ilk yarı Serdar Özkan karşısında otoban polisi gibi duruyordu. Serdar her pozisyonda Norveçliyi geçti. Carole hücuma çıkıyor, arkası bomboş. Hakan Balta stoperde mi oynuyor? Sol bekte Carole’ün açığını

Galatasaray taraftarı yeni bir slogan buldu. Bu da “Özbek istifa, yönetim istifa...”
Peki, Başkan Dursun Özbek’in yerine talip bir aday var mı! Koca camia düşünebiliyor musunuz, şu kötü günlerde taşın altına elini sokacak Özbek’ten başka kimseyi bulamıyor. Şu an kulübün mali durumu iyi olsaydı inanın 30 tane başkan adayı çıkardı.

İşte sarı-kırmızılı takımın kaybettiği yer burası. Peki Dursun Özbek, bu yönetimle Galatasaray’ı düzlüğe çıkarabilecek mi? Çok zor. Şu an kulübün birlik ve beraberliğe ihtiyacı var. Bu birlik beraberlik nedir? Muhtar Kent gibi. Çok büyük CEO’larla yeni bir yönetim yaratırsan şansın artar. Ama bunun haricinde Özbek debelenir durur. Bir adım ileriye gidebileceğini düşünemiyorum.

Neden derseniz... Onu da açıklayayım. Özbek’in söylediği bir şey var. Büyük bir şirkete Galatasaray’ın geçmişini araştırtıyormuş. Bunu neden yapıyor, aklım almıyor. Çatalca’da GS Store için depolar tutuldu. İki milyon lira verildi. Ve buradan komisyon alanları Başkan Özbek bilmiyor mu? GS Store’un 100 milyon lira parası çalındı. Bir tır dolusu malzeme gitti. Özbek bunları da kimin yaptığını biliyor. Hatta bu işlerden komisyon alanların bazıları şu an başkanın çok yakınında.

Kulübün