Osman Şenher

Galatasaray için dün geceki Fenerbahçe derbisi çok önemliydi. Alınacak yenilginin yaralarını sarmak mümkün değildi. Futbolcular bu maçı onur mücadelesi olarak kabul etmişler. Sezon başından beri ilk defa iyi mücadele edip 90 dakika ayakta kaldılar. Bunda TT Arena’ya ulaşmanın zor olduğu bir günde tribünleri dolduran 40 bin taraftarın çok büyük payı var.

Sarı-kırmızılılar rakibini çok mu zorladı, hayır. Çok mu gol pozisyonuna girdiler, hayır. Maçın başında Selçuk’un volesini Volkan kurtardı. Bir de Podolski’nin ofsayttan attığı gol. Başka da Galatasaray’ın gol pozisyonu yok.

Maça baktığımız zaman Muslera gene kalesinde devleşti. Fenerbahçe’nin girdiği Van Persie’nin 3, Volkan’ın 4, Nani ve Fernandao’nun birer gol pozisyonlarında kalede devleşen Muslera vardı. Defansta Denayer ve Hakan Balta sağ bekte Semih, sol bekte Olcan iyi bir maç çıkardılar, etkiliydiler. Nani ve Van Persie’ye rahat topa vurma imkanı vermediler. Orta sahada Selçuk da iyi mücadele etti ama Donk’a bir parantez açmak lazım. Galatasaray bu futbolcunun transferinde resmen kazıklandı. Donk ne doğru düzgün bir pas verebiliyor ne de ikili mücadelelerde ayakta kalabiliyor. Cim-Bom’un en çok top kaybeden futbolcusu.

Galatasaray nasıl bu hale geldi bilemiyorum. O büyük formayı giyenler ne bu kulübü ne de aldıkları parayı, hak etmiyorlar. Kenarda altyapıdan getirilen Riekerink var. 90. dakikada golü buluyorsun, takımı geri çek, bir oyuncu değiştirme hakkın var onu kullan. Bir şeyler yap. Ama kusura bakmasın hep söylüyorum, bu Hollandalı hocanın ayıbı değil. Onu bu göreve getirenlerin ayıbı.

Sarı-kırmızılıları idare edenlerin, bu 25 milyon taraftarı bu kadar üzmeye hakları yok. Tribünler çılgınlar gibi yönetim istifa diye bağırıyor. Sahadaki futbolcular hayalet gibi. Peki bu kulübü ve takımı kim düzeltecek? Rize karşısında forma giyen oyunculara bakıyorum, çoğu da milyon dolar alıyor. İnanın ayıp. Ben emeğe saygı duyan bir insanım. Ama Galatasaray’da futbolcuların hiçbiri maçı kazanmak için emek sarfetmiyor.

Semih’e ‘altyapıdan gelmiş’ diyoruz. Ayakları tutmuyor. Yasin, Donk, inanın şaka gibi. Bu formayı hek etmiyorlar. Emre golü attı, kendini kurtardığını zannediyor. Bu görüntüsüyle Süper Lig’deki hiçbir takımda forma giyemez. Olcan ne göğüs stobu yapabiliyor ne da ayağıyla topu kontrol edebiliyor. Ne oldu bu Olcan’a? Bu kadar mı bir insan geriye gider. Carole, belki Anadolu’da bir takımda oynar

Takılmışız futbolun peşine. Basketbolcuların bize yaşattığı heyecanın, onda birini futbolcular yaşatmıyor. Biz gene de hep futbola öncelik verip hata yapıyoruz. Ergin Ataman ve talebelerinin Eurocup’ta final oynayacağını rüyamda görsem inanmazdım. Çok büyük bir başarı. Hem de elindeki bu mütevazı kadroyla!

Ataman uzun bir sakatlık yaşayan Jerrells’ı iki aylığına, Davis’i üç aylığına transfer etti. Bunlara ödediği para da toplam 400 bin dolardan fazla değil. Bu kadar kısa bir zamanda uzun zamandır oynamayan bir basketçiyi sarı-kırmızılı ekibin bir parçası yapmak çok büyük maharet ister. Green ve Schilb gibi basketçiler hayatlarında bu kadar büyük bir maç oynamadılar. Tecrübeleri sıfır. Yine de savaştılar, heyecanlarını yendiler. Bu anlattıklarımı okuyanlar kolay bir iş zanneder, halbuki çok zor.

Anadan doğma Galatasaraylı

Bunu ancak Ataman gibi iyi Galatasaraylı, büyük hocalar başarır. Kendisi sonradan Galatasaraylı olmadı. Anadan doğma Galatasaraylı. Aldığı ücretten yarı yarıya indirimi Türkiye’de hangi koç yapar? Üstelik TT Arena’da kendi cebinden Galatasaray’a gelir olsun diye loca alan başka bir koç var mı? Ergin Ataman sarı-kırmızılılar ve Türkiye için bir şanstır. Bunu

Galatasaray’ın bu kadroyla, bu futbolcularla, bu ruhla maç kazanması mümkün değil. Eskişehir maçının analizini şöyle yapalım. Fenerbahçe ya da Beşiktaş dün gece seyrettiğimiz Galatasaray’dan Muslera hariç bir tek futbolcuyu yedek olarak alır mı? Kadronun kalitesi bu.

Devre arasında Mustafa Denizli, 6 tane genç futbolcuyu rekabeti artırmak için istedi. Hollandalı Teknik Direktör Riekerink bu kadar büyük bir kulüpte hocalık yapıyorsa bu utançtır, çaresizliğin belirtisidir. Tabii ben böyle diyorum, bakarsınız yönetim yarın Riekerink ile iki senelik sözleşme imzalar. Bundan sonra benim için hiçbir şey sürpriz olmaz.

Baksanıza Emre Çolak ile yeni mukavele yapılıyormuş. Bir de buna şunu eklemek lazım. Bu Carole’u, Rodriquez’i transfer edenler gerçekten futboldan çok iyi anlıyorlarmış. Hatta bunların içine Semih’i de koymalıyız. Böyle bir takım olmaz. Taraftarın ruhu kararmış, çıldırıyorlar. Bir de o siyah formanın içinde böyle isteksiz, arzusuz futbolcuları görünce insanların psikolojisi iyice bozuluyor.

Selçuk ile Sneijder de olsa değişen bir şey olmazdı. Dükkanı kapatan, yüksek transfer ücreti alan, hiç kimseden korkmayan futbolcular bundan fazlasını yapamaz. Galatasaray düşme hattındaki

Fenerbahçe’nin efsane başkanlarından Ali Şen ile Bodrum’da sohbet ediyorduk. Meşhur İtalyan hoca Herrera, Ali Şen’e, “Dünyanın en iyi teknik direktörünü de alsan, iyi bir yönetimin, iyi bir başkanın olmazsa maskara olursun” demiş.

Şimdi Galatasaray’da yaşananlara bakıyorum. Fatih Terim, Türkiye’nin efsane hocası. Yönetim tarafından kovuldu. Yerine Mancini geldi. O da 8 ay kaldı ve baktı ki bu yönetimle, bu takımla iyi bir yere varamayacağını anladı, bıraktı. İtalya Milli Takımı Teknik Direktörü Prandelli geldi. Onun ömrü de uzun olmadı. Altı ay sonra tazminatını aldı, gitti. Ardından Hamza Hamzaoğlu göreve geldi. Üç kupa kazandı, o da gönderildi.

Hamza hocanın gönderilmesine sevindim, en azından canını kurtardı! Genç bir hoca, takımın başında kalsaydı çok zarar görecekti. Onun yerine Türkiye’nin en iyi teknik direktörlerinden Mustafa Denizli getirildi. Takıldığım yer burası. Denizli gibi büyük bir hocaya takımın başına getirilirken ne sözler verildi?

“Altı futbolcu alınacak” dediniz, alınmadı. Peki Denizli ile konuşurken bir B planı ortaya konmadı mı? Yani “Hocam biz bu transferleri yapamazsak, nasıl bir yol çizeriz” diye konuşulmadı mı? İnanın Denizli gibi büyük bir hocanın gitmeye

2016 Avrupa Futbol Şampiyonası’na katılmak çok büyük bir olaydı. Şu sıkıntıları yaşadığımız günlerde tek sevincimiz inanın milli takım oluyor. Milliler yıllarca hep ikinci planda kaldı. Ama şimdi 80 milyon Türk insanını heyecanlandırıyor, yüzünü güldürüyor, gururlandırıyor. Başta Türkiye Futbol Federasyonu olmak üzere Fatih Terim’e ve futbolculara ne kadar teşekkür etsek azdır. Çok ihtiyacımız vardı böyle zaferlere.

Biz uzun seneler hazırlık maçlarını ciddiye almayan bir ülkeydik, averaj takımı oluyorduk. Ne var ki şimdi Terim yeni bir sayfa açtı. Koşmayana, mücadele etmeyene, arkadaşlarıyla iyi diyalog kurmayanlara, milli takımda problem yaratan futbolculara ben bu formayı vermem diyor. İşin doğrusu bu kutsal formayı giyen oyuncular profesyonelliği şimdi milli takımda öğreniyorlar.

Avusturya’nın futbol çizgisini küçümseyenler olabilir. 2016 elemelerinde 10 maç yapmışlar, dokuzunu kazanmışlar, birinde de berabere kalmışlar. Belçika gibi kendini yenileyen bir Avusturya Milli Takımı ile oynadık. Bizim kadar koştular, mücadele ettiler. Ama Türkiye’de çok büyük yıldızlar var. Bunların bir tanesi de Hakan Çalhanoğlu. Öyle bir ölü topa vurdu ki, kaleci Ramazan çaresiz kalırken, Avrupa

Yıldırım Demirören, Beşiktaş Kulübü başkanıydı, havaalanında kendisi ile karşılaşmıştım. Başkan, stat projesi ne durumda diye sormuştum. O da çok sıkıntı çektiğini, o zamanki Kültür ve Turizm Bakanı Yüksel Günay’ın, Dolmabahçe’nin tarihi alan olduğunu ve orada stat yaptırmayacağını söylediğini belirterek, “Bu benim hayalim, stadın projesini hazırladık, fakat bakanı aşamıyoruz. Bize ‘Kazlıçeşme’de stat yapabileceğimizi iletti’ demişti.

Daha sonra başkan bu sorunları Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a açtığını Bakan Günay’ın stat konusunda devre dışı kaldığını söylemişti. 11 Nisan’da açılacak olan saray gibi stadı Yıldırım Demirören başlattı, Fikret Orman bitirdi. Burada Beşiktaş Kulübü en büyük katkıyı, en büyük desteği Cumhurbaşkanı’ndan gördü.

Bu stat Beşiktaş’ın vizyonunu, misyonunu her şeyini değiştirecek. Yapım aşamasında Süleyman Seba’nın cenaze töreninde ilk olarak gitmiştim. Hem Süleyman abi, hem de stadın ihtişamı beni ağlatmıştı. Şimdi Beşiktaş için yeni bir sayfa açılıyor. Önümüzdeki 5 sene hiç kuşkusuz Beşiktaş’ın yılı olabilir diyebiliriz. Madem saray gibi bir statları var, taraftarlar da buna layık olacaklar. İstatistiklere bakıyorum, Türkiye’de en fazla cezayı

Başkan Dursun Özbek, herhalde gitmeyi düşünüyor, onun için de Galatasaray’ın geleceği için uzun vadeli plan yapmıyor. Düşünebiliyor musunuz, yabancı hoca diyorlar, gidiyorlar Bielsa’ya, Lucien Favre’ye... İkisi de kendi takımlarından kovulmuş başarısız hocalar. Türkiye’yi hiç tanımıyorlar. Bu tip hocalar getirsen takım daha da kötü olur. Yabancı hoca kesinlikle Galatasaray’a ilaç olamaz.

Bülent Ünder’e gidiyorlar. Adam, akıllı; “Ben sizin oyuncağınız olmam” diyor, elinin tersi ile teklifi reddediyor. Daha sonra Bülent Korkmaz ile anlaşılıp, öpüşülüyor. Bir gecede Korkmaz’dan da vazgeçiliyor. Sonuçta 9 maçlığına Hollandalı Riekerink geliyor. Kısa bir dönem olduğu için buna itirazım yok. Ama burada koca Galatasaray Kulübü rezil ediliyor.

Bu takım seneye Avrupa kupalarında yok. Maddi durumu belli. Pahalı transfer yapamaz. Şu an kadroda olan futbolcuların yarısının işi bitmiş, gönderilmeleri lazım.

Burada Galatasaray’ı düzlüğe çıkarabilecek tek hoca Ersun Yanal’dır. Taraftarın Ersun Hoca’ya karşı sempatisi olmayabilir. Ama bir gerçek var. Yanal çok iyi bir hoca... Türkiye’deki genç futbolcuları, yurt dışındaki yetenekleri çok iyi bilen, takıma yarar sağlayacak kişidir.

Ben yarın Ersun