Bayram da geldi, geçti ama ekonomimiz üzerindeki koyun pazarlığı sürüyor. IMF ve ABD yönetimi ile sürdürülen bu çetin pazarlıkta kimin kolu kimin elinde kalacak ve bu arada nereye gideceğini bilemeyen koyun, yani ekonomi, bakımsızlıktan ölecek mi, kalacak mı henüz belli değil. İktidara gelirken "piyasanın içinden geldiklerini" ve "çok iyi pazarlıkçı" olduklarını açıklayan AKP yetkilileri, belki de iyi niyetle bu iyi bildikleri şeyi yapmaya çalışıyorlar ama IMF ile pazarlığın, onların bildiği koyun pazarlığından biraz farklı yaklaşımlar gerektirdiğini henüz kavramış değiller galiba. Bu arada yaşanan zaman kaybının ekonomi için ne kadar önemli olduğunu da gözardı ediyorlar. Haftalardır süren bu pazarlık sürecinin sonunda IMFnin nelerden vazgeçmeyeceğini ve ABD desteğinin IMFnin onayına alternatif olamayacağını anlayacaklar herhalde ama bu zaman kaybının faturasını gene biz ödeyeceğiz. Daha doğrusu, bu koyun pazarlığı sürerken yükselen faizlerle, duran yatırımlarla, düşen iş hacmiyle, başını kaldıran enflasyonla bu faturayı zaten ödemekteyiz. Bayram incileri 10 Şubat Pazartesi: Kemal Dervişin "ekonomide alarm zillerinin çaldığını" belirten raporunun gazete sayfalarında geniş yer bulduğu 10 Şubat günü Hürriyetin ekonomi sayfasında şöyle bir manşet vardı: "IMFye Irak mazereti: Evdeki hesap tutmadı". Bu haberden ve diğer gazetelerdeki benzer haberlerden Türkiyedeki IMF heyetinin, hükümetin bütçe hedeflerini inandırıcı bulmadığı ve Vakıfbankın satışıyla KİTlerdeki eleman fazlası sorununu sorguladığı anlaşılıyordu. Aynı gün gazetelere yansıyan bir diğer haberde ise "esnaf çocuğu olarak büyüdüğü" belirtilen Devlet Bakanı Ali Babacanın esnafla bayramlaşırken, "Gelir kaybı sorunumuz olmasa KDVyi indirirdik" dediği ve "sırça saraylarda belirlenen" geçmişin ekonomi politikalarını eleştirdiği belirtiliyordu. 11 Şubat Salı: Esnafın ve halkın özlemlerine duyarlı ekonomi politikası üretme iddiasında olduğu anlaşılan Sayın Babacan "KDV indirimi"nden dem vururken 11 Şubat tarihli Vatan gazetesinde yer alan haberin başlığı şöyleydi: "IMF KDVde 2 puan artış istedi, gözler hükümette." 12 Şubat Çarşamba: Milliyet gazetesinde yer alan "Devlet Bakanı Babacan: IMFnin her istediğini yapacak mıyız?" başlıklı habere göre Ali Babacan, IMFnin KDV oranlarındaki artış isteğine karşı çıkmıştı. Hürriyetteki bir habere göre Devlet Bakanı Kürşat Tüzmen de ABD Hazine Bakan Yardımcısı Taylora "Siz açlık nedir, bilir misiniz?" diye sormuştu. Sabahtaki bir habere göre de "Ankara ABDye rest çekmişti". 13 Şubat Perşembe: Vatan gazetesindeki haberin başlığı şöyleydi: "IMFnin KDV ısrarına Ankara şimdilik direniyor." Haberde Başbakan Abdullah Gülün de "IMFnin lafıyla olmaz" dediği belirtiliyordu. 14 Şubat Cuma: Milliyet ekonomideki "Fişimizi çektiler" başlığı durumu güzel özetliyordu. IMF ile vergi pazarlığında vergi iadesi uygulamasının kaldırılması gündeme gelmişti. 15 Şubat Cumartesi: Vatan gazetesi "7.5 katrilyonluk kriz" başlığını atıyor ve "Ankaranın para aradığını" yazıyordu. Bu arada ABD yönetimi ile Irak pazarlığını sürdürmek üzere ani olarak ABDye giden Dışişleri Bakanı Yakış ile Devlet Bakanı Babacanın görüşmelerinin de henüz bir sonuca varmadığı haberi de gazetelerde yer alıyordu. Koyunun durumuyla yakından ilgilenen yazarınız, çoğu kimsenin tatil yaptığı bayram haftasını, hangi akla hizmetse, gazete başlıkları arasında geçirdi ve bu pazarlık sürerken gazetelere yansıyan "inciler"i gün be gün izleyerek sizlere sunmaya karar verdi. Yanlış anlaşılmasın, "IMFnin ve ABDnin her dediğini hemen kabul edelim" görüşünü benimseyelim demiyoruz ama eninde sonunda kabul etmek zorunda kalacağımız şeyler için koyun pazarlığını uzatmanın ve boş laf üretmenin sakıncalarını vurgulamak istiyoruz, zira koyun can derdinde. oulagay@milliyet.com.tr