Osman Ulagay

Osman Ulagay

oulagay@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Bayram da geldi, geçti ama ekonomimiz üzerindeki ‘koyun pazarlığı’ sürüyor. IMF ve ABD yönetimi ile sürdürülen bu çetin pazarlıkta kimin kolu kimin elinde kalacak ve bu arada nereye gideceğini bilemeyen ‘koyun’, yani ekonomi, bakımsızlıktan ölecek mi, kalacak mı henüz belli değil. İktidara gelirken "piyasanın içinden geldiklerini" ve "çok iyi pazarlıkçı" olduklarını açıklayan AKP yetkilileri, belki de iyi niyetle bu iyi bildikleri şeyi yapmaya çalışıyorlar ama IMF ile pazarlığın, onların bildiği koyun pazarlığından biraz farklı yaklaşımlar gerektirdiğini henüz kavramış değiller galiba. Bu arada yaşanan zaman kaybının ekonomi için ne kadar önemli olduğunu da gözardı ediyorlar. Haftalardır süren bu pazarlık sürecinin sonunda IMF’nin nelerden vazgeçmeyeceğini ve ABD desteğinin IMF’nin onayına alternatif olamayacağını anlayacaklar herhalde ama bu zaman kaybının faturasını gene biz ödeyeceğiz. Daha doğrusu, bu ‘koyun pazarlığı’ sürerken yükselen faizlerle, duran yatırımlarla, düşen iş hacmiyle, başını kaldıran enflasyonla bu faturayı zaten ödemekteyiz.

‘Koyun’un durumuyla yakından ilgilenen yazarınız, çoğu kimsenin tatil yaptığı bayram haftasını, hangi akla hizmetse, gazete başlıkları arasında geçirdi ve bu pazarlık sürerken gazetelere yansıyan "inciler"i gün be gün izleyerek sizlere sunmaya karar verdi.
• 10 Şubat Pazartesi: Kemal Derviş’in "ekonomide alarm zillerinin çaldığını" belirten raporunun gazete sayfalarında geniş yer bulduğu 10 Şubat günü Hürriyet’in ekonomi sayfasında şöyle bir manşet vardı: "IMF’ye Irak mazereti: Evdeki hesap tutmadı". Bu haberden ve diğer gazetelerdeki benzer haberlerden Türkiye’deki IMF heyetinin, hükümetin bütçe hedeflerini inandırıcı bulmadığı ve Vakıfbank’ın satışıyla KİT’lerdeki eleman fazlası sorununu sorguladığı anlaşılıyordu. Aynı gün gazetelere yansıyan bir diğer haberde ise "esnaf çocuğu olarak büyüdüğü" belirtilen Devlet Bakanı Ali Babacan’ın esnafla bayramlaşırken, "Gelir kaybı sorunumuz olmasa KDV’yi indirirdik" dediği ve "sırça saraylarda belirlenen" geçmişin ekonomi politikalarını eleştirdiği belirtiliyordu.
• 11 Şubat Salı: Esnafın ve halkın özlemlerine duyarlı ekonomi politikası üretme iddiasında olduğu anlaşılan Sayın Babacan "KDV indirimi"nden dem vururken 11 Şubat tarihli Vatan gazetesinde yer alan haberin başlığı şöyleydi: "IMF KDV’de 2 puan artış istedi, gözler hükümette."
• 12 Şubat Çarşamba: Milliyet gazetesinde yer alan "Devlet Bakanı Babacan: IMF’nin her istediğini yapacak mıyız?" başlıklı habere göre Ali Babacan, IMF’nin KDV oranlarındaki artış isteğine karşı çıkmıştı. Hürriyet’teki bir habere göre Devlet Bakanı Kürşat Tüzmen de ABD Hazine Bakan Yardımcısı Taylor’a "Siz açlık nedir, bilir misiniz?" diye sormuştu. Sabah’taki bir habere göre de "Ankara ABD’ye rest çekmişti".
• 13 Şubat Perşembe: Vatan gazetesindeki haberin başlığı şöyleydi: "IMF’nin KDV ısrarına Ankara şimdilik direniyor." Haberde Başbakan Abdullah Gül’ün de "IMF’nin lafıyla olmaz" dediği belirtiliyordu.
• 14 Şubat Cuma: Milliyet ekonomideki "Fişimizi çektiler" başlığı durumu güzel özetliyordu. IMF ile vergi pazarlığında ‘vergi iadesi’ uygulamasının kaldırılması gündeme gelmişti.
• 15 Şubat Cumartesi: Vatan gazetesi "7.5 katrilyonluk kriz" başlığını atıyor ve "Ankara’nın para aradığını" yazıyordu. Bu arada ABD yönetimi ile Irak pazarlığını sürdürmek üzere ani olarak ABD’ye giden Dışişleri Bakanı Yakış ile Devlet Bakanı Babacan’ın görüşmelerinin de henüz bir sonuca varmadığı haberi de gazetelerde yer alıyordu.
Yanlış anlaşılmasın, "IMF’nin ve ABD’nin her dediğini hemen kabul edelim" görüşünü benimseyelim demiyoruz ama eninde sonunda kabul etmek zorunda kalacağımız şeyler için ‘koyun pazarlığı’nı uzatmanın ve boş laf üretmenin sakıncalarını vurgulamak istiyoruz, zira ‘koyun’ can derdinde.