Bugün anlaşılan gerçekler 3 Kasım sonrasında algılanabilseydi ve günün sonunda IMFnin zorlamasıyla alınacak olan önlemler işin başında alınabilseydi Türkiye ekonomisi 2003 yılına çok daha hazırlıklı girebilirdi. İsmet Berkanın dünkü Radikalde belirttiği gibi, geçen yılın eylül ayında tamamlanması gereken IMF ile 4. Gözden Geçirme, derhal bitirilebilir ve 2003 bütçesi de o sırada hazırlanabilirdi. Böylece, olası Irak savaşı nedeniyle artması kaçınılmaz olan risk faktörünün makul düzeyde tutulması sağlanabilir ve bu faizlere de olumlu biçimde yansırdı. Irakı işgal etmeye kararlı görünen Başkan Bush, Saddam için "oyun bitti" anlamına gelen "game over" deyimini kullanmış. "Amerikan işgali"ni yarın ele almak üzere şimdilik bir kenara bırakarak ekonomimizdeki gelişmelere dönecek olursak, AKP yönetimi için de ekonomide oyunun bittiğini ve gerçeklerle yüzleşme zamanının geldiğini söyleyebiliriz. Büyük umutlarla ve iyi niyetlerle göreve başlayan AKP yönetiminin ekonomideki ilk üç ayını iyi kullanamadığı ve 3 Kasım günü görülebilecek temel gerçekleri ancak IMF sınavında ikmale kaldıktan sonra anlayabildiği giderek daha net biçimde ortaya çıkıyor. Geç kavranan gerçekler 2002 yılında ciddi biçimde erozyona uğrayan kamu kesimi mali disiplini tam olarak sağlanmadan ve faiz dışı fazla hedefinin tutturulacağı inandırıcı biçimde ortaya konmadan IMF ile 4. Gözden Geçirme tamamlanamaz. Ne yazık ki bütün bunlar yapılamadı ve çok değerli üç ay kaybedildi. AKP yönetiminin ancak bugün kabul etme noktasına geldiği temel gerçeklerin başlıcaları şunlar: Ancak bu önkoşul yerine getirildikten sonra IMF ile diğer konular müzakere edilebilir. ABDnin Türkiyenin olası savaş zararlarını telafi etmek için vermesi söz konusu olan mali destek de bir noktada IMF ile mutabakatın sağlanmasına bağlıdır. Bu destek IMF desteğine alternatif olamaz. Bugüne dek yapılan bütçe hazırlıkları ve faiz dışı fazlayı tutturma yöntemleri IMFyi tatmin etmemiştir. Şimdi IMF uzmanlarıyla bayram mesaisi yapılarak hedefler yeniden belirlenecektir. 2002 yılındaki çarpıcı düşüşle bir kez daha 30 yıllık süreçteki taban düzeyi olan % 25lere yaklaşan enflasyon her an geri tepmeye hazırdır. Bir yandan mali disiplin bozulurken diğer yandan IMF ile anlaşmanın sürüncemede kalması ve dış etkenler bu süreci tetikleyebilir. Bu süreçte hükümetin, gelirini güvenceye almadan harcama yapma lüksü yoktur. Çeşitli kesimlere yaranmak için bu yola gidilirse sonuç bir kez daha hüsran olur ve tutarlı bir uygulama yapılamaz. Erdoğan ve bürokratlar Erdoğanın siyasi bakımdan sıkıştırıldığı bir noktada seçmen tabanını tatmin etmek atabileceği adımların, ekonomideki çok duyarlı dengeleri altüst etmesinden kaygı duyuluyor.Erdoğanla birlikte gündeme gelebilecek önemli bir risk unsuru da üst düzeydeki ekonomi bürokratlarıyla ilgili. Özellikle Merkez Bankası Başkanı Serdengeçti ile Hazine Müsteşarı Öztrakın varlığı hem IMF açısından hem de piyasalar açısından önemli bir güvence faktörü. AKP yönetiminin yaklaşımları ve kendine göre yoğurt yeme tarzı bir noktada bu bürokratlarla uyumsuzluğu gündeme getirirse bunun da ekonomiyle ve programın geleceğiyle ilgili riskleri ciddi biçimde artırması söz konusu olabilir.Evet ekonomide "oyun bitti" ve IMF nezaretinde tedrisat başladı ama öğrencinin sınavı nasıl vereceği henüz belli değil. oulagay@milliyet.com.tr Gelinen noktada AKP yönetimi içinde bu gerçekleri kavrayan ve durumun nezaketini anlayanlar var kuşkusuz. Özellikle Başbakan Gülün olayı kavradığı ve önceliklerin bu gerçeklere göre belirlenmesini istediği kanısı yaygın. Yakında Başbakan olması beklenen Tayyip Erdoğann bugüne dek sergilediği yaklaşım ise, tam tersine çoğu kimseye güven vermiyor ve onun ipleri tümüyle eline geçirdiği noktada ekonomiyle ilgili risklerin artacağı düşünülüyor.