Osman Ulagay

Osman Ulagay

oulagay@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Bir kez daha "hasta"nın (yani Türkiye ekonomisinin) durumunu kaygıyla izleyen hasta yakınlarının (yani vatandaşların), hastane koridorlarında rastladıkları her kişiyi "doktor" (yani ekonomi uzmanı) yerine koyup hastanın geleceği hakkında soru yağmuruna tuttuğu günlere geri döndük. Doktor yerine konanlardan biri olarak benim, hasta hakkındaki değerlendirmemi merak ediyorsanız bu yazıyı okumaya devam ediniz.
Efendim öncelikle bu hastayı uzunca bir süreden beri izleyen biri olarak, başka hastalara pek benzememediğini söyleyebilirim. Kronik yüksek ateşle (yani kronik yüksek enflasyonla) en uzun süre yaşama rekorunu elinde bulunduran hastamız bunun yol açtığı bünyesel zaafiyetlerin giderilmesi ve yüksek ateşin düşürülmesi için muftelif zamanlarda tedaviye tabi tutulmuş, ancak her defasında, muftelif nedenlerle, netice alınamadan tedavi yarım kalmış ve kronik sendrom devam etmiştir. Bu yüzden bünyesel zaafiyet daha da artmış ve belli noktalarda (mesela vücutta kan deveranını temin eden mali sistemde) ameliyat ihtiyacı ortaya çıkmıştır.

Bu umumi girizgâhtan sonra hastamızın son durumuyla ilgili tesbitlerimi bir rapor halinde açıklayarak hasta yakınlarına yardımcı olmaya çalışayım:
• Hastamız şu anda yoğun bakımda değil ama hastane yetkililerinin (yani hükümetin) tedaviyi aksatan ihmalleri devam ettiği takdirde çok kısa sürede yoğun bakıma alınması gerekebilir.
• Tedavinin tam iyi neticeler vermeye başladığı bir noktada ve mali sistemle ilgili operasyonun nihai safhasında meydana gelen gelişmeler maalesef bu müspet gidişatı durdurmuştur.
• Başhekimin (yani Başbakan'ın) hastalanması hastanede bir kargaşa yaratmış, bu kargaşa sırasında hastanın iyileştiği zannedilerek soğuk duşa sokulması her şeyi berbat etmiştir. Hastanın kan tablosu (yani döviz ve faiz göstergeleri) tekar bozulmuş ve düşmekte olan ateşin (yani enflasyonun) yeniden yükselmesi ihtimali ortaya çıkmıştır.
• Başhekimin rahatsızlığı ciddi olup onun gaybubeti sırasında hastanenin nasıl idare edileceği meçhuldür. Bu idari boşluk sırasında hastaya tatbik edilmekte olan tedavide yeni bir aksaklık ve ihmal görülürse hastanın nazik durumu daha da bozulabilir ve yoğun bakıma alınması bir mecburiyet haline gelebilir.

• Bu durum, tedavi öncesi yapılan konsültasyonda tayin edici rol oynayan ve tedavi masraflarını karşılan finansörü (yani IMF'yi) fevkalade rahatsız etmiş ve IMF en güvendiği hastane yetkilisine (yani ekonomiden sorumlu bakana), tedavinin aksaması halinde hastane taksidini ödemeyeceğini bildirmiştir. IMF'nin bu çıkışı sayesinde yeniden tedaviye devam etme imkanı doğmuştur.
• Hastane yetkililerinin çoğunun ve bazı doktorlarla bir kısım hasta yakınlarının hâlâ anlamadığı nokta, hastanın durumunun, ciddiyetini koruduğudur. Tedavinin şu ya da bu sebeple inkitaya uğraması yeni komplikasyonlar yaratmakta ve menfi gelişmelerin müspet gelişmelere galebe çalmasına yol açmaktadır. Tedavinin devamlılığı temin edilemediği takdirde hastamızın yeniden yoğun bakıma alınması gerekebilir.
• Hastanenin idaresiz kalması ve tedavinin aksatılması halinde IMF hastane masraflarını karşılamayacağını açıklarsa hastamız orta yerde de kalabilir.