Ozan Akarı

Ev özlemiyle yanıp, tutuşan komutan Riddick'in kandırılıp cehennem gibi bir gezegene

atılmasını konu alan 'Riddick', efektleri ve konusuyla sınıfta kalıyor...

Riddick

Necromongerslerin komutanı olan Lord Marshall yani nam-ı değer Riddick(Vin Diesel), sahip olduğu limitsiz güçle yaşamını sürdürürken, Komutan Vaako(Karl Urban) tarafından kandırılır. Vaako, Riddick'e kendi insanlarının bulunduğu Furya gezegeninin nerede olduğunu bildiğini söyler. İkiyüzlü Vaako'nun tuzak kurabileciğini tahmin eden Riddick, içindeki evine gitme istediğini bastıramayınca yola koyulur. Evi diye getiren ve cehennem kadar sıcak olan kum, taş yığını gezegeni gördüğünde ise hata yaptığını anlar. Riddick, artık hayatta kalmak için üzerinde sadece vahşi yaratıkların yaşadığı bu gezegende peşine düşen paralı askerlerle de savaşmak zorunda kalır.

Film şirketleri destek vermedi

Vin Diesel'e Hollywood'un kapısını açıp, dünya çapında ünlü olmasını sağlayan 1999 yapımı 'Pitch Black' filminin devamı olan 'Riddick', hayranlarının hayalleri yıkan bir film. Baştan sona sıkıcı bir atmosferde geçen filmde, senaryo neredeyse yok gibi. Varsa yoksa Riddick kavga etsin, aksiyon olsun. Yani zorlama bir hikâye öyle bir sırıtmış ki

Runner Runner- Büyük Kumar

Princeton Üniversitesi son sınıf öğrencisi Richie (Justin Timberlake) eğitim parasını ödemekte zorluk çektiği için okuldan atılma tehlikesiyle yüz yüze gelir. Mali yardıma başvuran Richie reddedilince tek çare olarak internet üzerinden online kurmar oynamaya başlar. Yeteneklerini kullanarak oyunun hatalı bölümlerini fark edip, bunun üzerine bahis oynar fakat elindeki tüm parasını kaybeder.

Yüzde 100 kazanması gerekirken online kumar sitesinin sahibi olan Ivan Block(Ben Affleck) tarafından dolandırıldığını anlayan Richie, Block'u arayarak karşısına çıkar. Üniversiteli bir gencin dolandırıcılığı fark etmesinden etkilenen Block, Richie'ye kolay kolay red edemeyeceği bir teklifte bulunur.

Will Smith olmak istiyor

Hızlı yoldan zengin ve ünlü olmanın yollarını arayan bir gencin başından geçenleri anlatan 'Büyük Kumar', yapılmasaydı da olurdu denebilecek bir Hollywood yapımı. 2008 yapımı olan ve başrollerinde Kevin Spacey'nin oynadığı '21' filminin yeniden elden

Galler Prensesi ile bir kalp doktoru arasındaki aşkı anlatan 'Diana', hep sevgi veren bir kadının bir türlü karşılığını alamamasını anlatıyor

Diana

Kate Snell'in 'The Clink' kitabından sinemaya uyarlanan 'Diana', 1997 yılında Paris’te geçirdiği trafik kazasında hayatını kaybeden Prenses Diana’nın son iki yılına ışık tutuyor. Herkesin sevgisini kazanan Galler Prensesi Diana(Naomi Watts), sahip olduklarını bir kenara bırakıp Pakistanlı bir kalp cerrahı olan Dr. Hasnat Khan'a(Naveen Andrews) âşık oluyor. Yalnız bir kadınken bir anda kendini keşfetmeye başlayarak küllerinden yeniden doğuyor. Dr. Khan'la gerçek mutluluğu yakalayan Prenses Diana'yı kötü bir sürpriz bekliyor.

Çölde bir vaha gibi

İnsanlara hep sevgi veren bir kadın olan Diana bir türlü karşılığını alamıyor. Ve film Prenses Diana'nın bu eksik kalan yanı üzerinden saklı kalmış gerçekleri gün yüzüne çıkarıyor. Sanki aşka susamış bir kadın, çölde bir vaha görüp mutluluğa yaklaştığını sandığında serap gördüğünü fark ediyor. Bunu düzeltmek için çırpındığı zaman da her şey daha da kötü bir hal alıyor.

Film daha çok bir kadın olarak prenses Diana’nın hayatını sorguluyor. Hayallerini, umutlarını ve hatalarını gözler önüne seriyor.

Öldükten sonra dünyadan ayrılmayan ruhların peşine düşen 'Ölümsüz Polisler', onları bir sinek gibi avlayıp, imana gelenlerle de sonsuzluk için savaşıyor

R.I.P.D- Ölümsüz Polisler

Boston polis departmanında görevli dedektifler Nick(Ryan Reynolds) ve ortağı Hayes(Kevin Bacon) tehlikeli bir uyuşturucu baronunun peşine düşer. Onu hiç beklemediği bir anda köşeye sıkıştırdıklarında ise büyük bir çatışmanın ortasında kalırlar. Bu sırada Nick, Hayes tarafından vurularak öldürülür. Öldükten sonra Nick'in ruhu öbür dünyaya giderken, 'Rest In Peace Department-R.I.P.D' tarafından durdurulur. R.I.P.D'nin görevi ise hayatlarını kaybettikten sonra hâlâ dünyada kalan ruhları toplamaktır. R.I.P.D'de dedektif olarak görevlendirilen Nick'e yeni ortağı Roy(Jeff Bridges) eşlik eder. İkisi beraber hem kayıp ruhların hem de Nick'i öldüren Hayes'in peşine düşer.

Kaçak ruhların peşinde

Film şirketi tarafından geçtiğimiz yaza damgasını vurması beklenen ancak büyük bir hayal kırıklığı yaratan 'R.I.P.D', tam bir fiyasko. Anlatmak istediğini anlatamayan, 100'lerce kez filme çekilen konuları tırtıklayarak oluşturulan hikâyesiyle harikalar yarattığını sanan ve buna da sadece kendisi inanan bir yapım. Hey....... Siz

Bir aileye musallat olan şeytanın neler yapabileceğini gözler önüne seren 'Korku Seansı'nda artık ne gece ne de gündüz saklambaç oynayamayacaksınız...

The Conjuring- Korku Seansı

Çocuklarını daha güvenli bir ortamda yetiştirmek için şehir dışından Amerikan kırsalındaki bir çiftlik evine taşınan Perron ailesinin başı büyük bir belaya girer. Her gece saat 3.07'de görünmeyen bir düşmanın saldırılarına maruz kalan ailenin annesi Carolyn Perron(Carolyn Perron), paranormal olayları araştıran Ed (Patrick Wilson ) ve Lorraine (Vera Farmiga) Warren çiftinden yardım ister. Asırlar önce inşa edilen bu çiftlik evinde cinayetler işlendiğini ve burada yaşayan bir kadının eski bir cadı olduğunu öğrenen Warren'ler, vakit geçirmeden ailenin başına musallat olan şeytanı geldiği cehenneme geri göndermek için harekete geçer.

Üç aşamalı İblis saldırısı

"İblis faaliyetinin üç aşaması vardır. İlkinde kurban fısıltılar, ayak sesleri ve başka bir varlığı hisseder. Bunun adı istaladır. İkincisinde ise kurban bir dış güç tarafından hedef alınarak iradesi zayıflatılır. (Dış görünümü değişir.) Üçüncü ve son aşama ise ele geçirmedir. Artık varlık, kurbanın içindedir."

Bir kutunun içine hapsedilen kötü bir cin, onu satın alan küçük bir kızın hayatını alt üst eder. 'Şeytan Tohumu', aynalara uzun süre bakamayacağınız etkileyici bir gerilim...

The Possession- Şeytan Tohumu

Eşinden yeni boşanan Clyde (Jeffrey Dean Morgan) kızları Emily ve Hannah ile birlikte yeni taşınacağı evin eksiklerini tamamlamak için ikinci el pazarına gider. Tezgahlardan birinde duran işlemeli bir kutu Emily’nin gözüne çarpar. Daha önce böyle bir şey görmeyen Emily, sımsıkı kapalı duran bu kutuyu satın alır. Ve gizemli olayların ardı arkası kesilmez. Günler geçtikçe Emily'nin davranışlarında büyük değişimler yaşanır. Sakin bir karaktere sahip olan olan Emily artık çabuk sinirlenmekte, etrafındaki insanlara zarar vermektedir. Babası bu durumu ilk önce eşi ile boşanma sürecine bağlar ama dikkatinden kaçmayan bir detay olanları açıklığa kavuşturur. Üzerinde kilidi bile olmayan kapalı kutunun açıldığını fark eden Clyde, içinde bulduğu şeylerden şüphelenir. Kutuya bir cinin hapsedildiğini öğrendiğinde artık çok geçtir.

Aynalara bakamayacaksınız!

Fragmanlarında tipik bir şeytan çıkarma filmi gibi duran 'Şeytan Tohumu' özünde ailenin önemine vurgu yaparak sevginin gücüne odaklanıyor.

Silikon vadisinin en önemli mucidi Steve Jobs'un hayat hikâyesini anlatan 'Jobs',

'yasak elmayı' ısırarak insanoğlunun cennetten kavulmasına acaba atıfta mı bulunuyor?

'Apple Computer' firmasının kurucu ortağı ve silikon vadisinin en önemli mucidi Steve Jobs'un özel hayatını gözler önüne seren 'Jobs', biyografik bir film. Filmde Jobs'un gençlik yılları, ilk başarıları, düşüşü ve tekrar yükselişi anlatılıyor. Kısacası isyankâr bir kişiliğe sahip olan Steve Jobs'un adım adım dünyayı değiştirmesine tanık oluyor, onunla aynı düşünceleri paylaşmayanları hiç tereddüt bile etmeden neden harcadığını anlamak için egosuyla yüzleşiyorsunuz. Şirketin parasını hayallerini gerçekleştirmek için harcamaya başladığında ise kendi kurucusu olduğu şirketten uzaklaştırılmasına bir anlam veremiyorsunuz. Ancak, tüm bu yaşananların bir olgunlaşma evresini tetiklediğini fark ettiğinizde yüzünüzde bir tebessüm oluşuyor.

Yasak elmayı ısırdılar

Apple şirketinin logosu hakkında bazıları Jobs'un fakir bir öğrenci iken öğlen saatlerinde karnını sadece bir elma doyurmasına dikkati çekerken bazıları da bilgisayarın babası sayılan Alan Turing'in içine zehir enjekte ettiği ve bir ısırık aldığı elmaya atıfta

The Heat-Ateşli Aynasızlar

FBI Ajanı Sarah Ashburn (Sandra Bullock) ve Boston polisi Shannon Mullins (Melissa McCarthy) asla bir araya gelmemesi gereken insanlardır. Ashburn yetenekli ve hırslı bir polistir. Sosyal çevresi, aile yoktur. İş konusunda da aşırı derecede takıntılıdır. Boston sokaklarında büyüyen Mullins ise suçun nereden geleceğini kestirebilecek kadar zekidir. İki polis birbirlerinin tam zıtları olsalar da beraber hareket ederek bir uyuşturucu baronunu yakalamak için aynı görevde yer almak zorunda kalırlar.

Tipik bir polisiye film

Birbirlerinden nefret eden ve anlaşamayan iki polisin suçluları yakalamak için işbirliği yapmasını konu edinen ‘Ateşli Aynasızlar’, tipik bir komedi polisiye filmi. Bu senaryoyla yapılmış nice yapımlar varken aynı yemeği Hollywood’un tekrar tekrar pişirmeye çalışması çok acınası bir durum. Tamam, senaryo sıkıntı var ama seviyenin bu kadar da düşmemesi gerekir. Karakterlerin başına gelen olaylarla izleyenleri güldürmeyi amaçlayan film klişelerden bir türlü kurtulamıyor. Yine anlaşamayan polisler sıkı birer dost oluyor, yine mutlu bir son onları bekliyor. Teponun çok yavaş olduğu yapım, tamamen oyuncular üzerine kurulmuş. Oscar’lı Sandra Bullock