Ozan Akarı

Zengin ve fakir arasındaki çatışmayı yakın gelecekte eleştiren

‘Elysium’da Matt Damon terminatör iskeleti gireyerek adalet dağıtıyor

Elysium

Yıl 2154. Dünya savaşlar, açlık, susuzluk ve yoksulluk yüzünden çökmüştür. Zenginler artık yaşanmaz bir hale gelen dünyadan uzaklaşarak ‘Elysium’ adı verilen bir uzay istasyonunu kurar. Burada zenginlik içinde hiçbir hastalığa yakalanmadan çok uzun yıllar yaşanmaktadır. Dünyadan bu istasyona gelmek ise eğer ayrıcalıklı değilseniz yasaktır. Bir gün sıradan bir adam olan Max’in(Matt Damon), beş günlük bir ömrü kalır. Ne yapacağını düşünen Max, hayatını kurtarmak için kanunlara aykırı da olsa ‘Elysium’a gitmeye karar verir. Tek başına çıktığı yolda başkalarının hayatları için de savaşacaktır.

Zenginler ve yoksullar

Gelecekte insanoğlunu bekleyen tehlikeleri gerçekçi bir dille anlatmaya çalışan ‘Elysium’, her ne kadar bilimkurgu filmi gibi görünse de aslında zengin ve fakir çatışmasını gözler önüne seren bir yapım. Günümüzde olduğu gibi villalarda, yalılarda lüks içinde oturan zenginlerimiz artık uzay istasyonlarında boy göstermektedir.

Bir tuşa basarak hastalıklardan kurtulmaktadır. Yani neredeyse ölümsüzlüğü buldu, bulacaklar. Refah içinde

Beyaz Saray'ı işgal eden 'Yeni Dünya Düzeni'nin savunucuları arasında Çarşı grubunun da yer almasıyla "Çarşı'nın Obamaya da karşı" olduğunu anlıyoruz...

White House Down- Beyaz Saray Düştü

Polis kuvvetlerinde görevli John Cale(Channing Tatum) Başkan James Sawyer'ı(Jamie Foxx) korumak için Gizli Servis bölümüne başvurur ancak kabul edilmez. Küçük kızını bu haberle hayal kırıklığına uğratmak istemeyen Cole, onu Beyaz Saray turuna götürür. Baba-kız turda gezerken silahlı teröristler Beyaz Saray'ı kuşatır. Cale, Beyaz Saray'da kaybettiği kızını bulmak ve Başkan Sawyer'ı teröristlerden korumak için büyük bir savaşın içine girer.

Sınırsız bir hayal gücü

'Bağımsızlık Günü', 'Yarından Sonra' ve '2012' gibi gişe canavarı yapımların ünlü yönetmeni Roland Emmerich, 'Beyaz Saray Düştü' filmiyle yine büyük bir başarıya imza atıyor. Bu sefer ne uzaylılar ne de değişen iklim şartlarıyla uğraşan Emmerich'in tek düşmanı Amerikan hükümetinin içine kadar sızmış olan teröristler(genel adıyla). Özel adıyla 'Yeni Dünya Düzeni'nin savunucuları ve destekçileri. Gerçekçi bir senaryo ve sınırsız bir hayal gücüyle çekilen filmde, aksiyon ve macera hiç bitmiyor. Beyaz Saray'ın neredeyse ayak basıkmadık yerinin

Öteki aleme gidip gelen bir kovboy ve kızılderili Tonto'un maceralarının

anlatıldığı 'Maskeli Süvari' 2013 yazına damgasına vuran bir macera filmi

The Lone Ranger- Maskeli Süvari

1933 yılında ilk kez radyoda çocuk dinleyicilere hitap etmek için hazırlanan 'Maskeli Süvari', çizgi romanlar, televizyon ve beyazperde de yer alarak bir Amerikan ikonu haline geldi. Öteki aleme gidip gelmiş bir kovboy ve kızıldereli yardımcısı Tonto'un maceraları yıllarca büyük bir ilgiyle takip edildi.

İşte bu ilgiye güvenen ve son yıllarda konu sıkıntısı yaşayan Hollywood da çareyi 'Maskeli Süvari'yi yeniden çekmekte buldu. Ancak, bunu yaparken her zaman tutan bir formülü yine uyguladı: Komedi ve aksiyon.

'Karayip Korsanları' serisi bu formülün doğruluğunu kanıtlayan en iyi örnek olduğu için hiçbir şey riske atılmadı. 'Karayip Korsanları'nın yönetmeni Gore Verbinski ve Kaptan Jack Sparrow performansıyla harikalar yaratan Johnny Depp'in devreye girmesiyle ortaya 2013 yazına damga vuran bir film çıktı.

Çekimlerden oyunculuklara, kostümlerden efektlere kadar ince elenip, sık dokunan yapımda hop oturup, hop kalkıyorsunuz. Maskeli Süvari'yle (Armie Hammer) dört nala giden bir ata binip, trenden trene atlarken;

After Earth- Yeni bir başlangıç

Dünya yaşanmaz bir hale geldikten sonra insanoğlu gezegeni terk ederek yeni bir yaşam alanı aramaya başlar. Böylece Nova Prime, insanların yuvası olur. Ancak burada da uzaylı yaratıklar büyük bir tehlike oluşturmaktadır. Gidecek başka yerleri olmayan insanoğlu, bu yaratıklarla yaşamayı öğrenir. Birleşmiş Korucular Ordusu'nda görevli Cypher Raige(Will Smith) kızını bir yaratık saldırısında kaybeden çok iyi bir askerdir. Tek erkek çocuğu Kitai ise (Jaden Smith ) babası gibi bir asker olmayı hayal etmektedir. Ama babası ile arasında mesafeler vardır.

Annesi de bu soğukluğu fark ederek, eşi Cypher'e verilecek yeni görevde yanında Kitai'de götürmesi için baskı yapar. Böylece baba ve oğlu arasındaki ilişki düzelebilir. Görev sırasında meteor yağmuruna tutulan uzay gemisi, 1000 yıldır hiçbir insanın ayak basmadığı Dünya gezegenine acil iniş yapar. Böylece Kitai, hayatta kalmak için çok büyük bir yolculuğa çıkar. Bu macera sonunda ya bir savaşçı olacaktır ya da onunla beslenen yaratıklara bir yem...

Karada geçen Pi'nin Yaşamı

Baba ve oğlu arasındaki ilişkiyi çevrecilik ve uzaycılık oynayarak anlatmaya çalışan 'Yeni Bir başlangıç', tam bir fiyasko. Filmi

World War Z- Dünya Savaşı Z

Gerry Lane(Brad Pitt) ve ailesinin yolculukları trafik nedeniyle kesintiye uğrar. Lane, çocuklarıyla arabanın içinde şakalaşarak vakit geçirirken bir anda kendilerini şehirdeki bir kargaşanın içinde bulur. Kalabalık bir insan grubu, diğer insanlara saldırmaktadır. Çok geçmeden anlaşılır ki tek bir ısırıkla yayılan virüs, insanları vahşi birer yaratığa dönüştürmektedir: Zombi...

Birleşmiş Milletler'de eski bir müfettiş olan Lane, ailesini de yanına alarak bu kargaşadan kurtulur ancak önüne iki yol çıkar. Ya 90 gün içinde bu virüsü durdurup, dünyayı kurtaracaktır ya da ailesinin yanında kalıp, belki de son yaşayacakları günleri onlarla geçirecektir.

Yeni dünya düzenine geçiş

Dünyanın yok olma sürecini(kıyamet) bir virüse bağlayarak, inanırlılığını daha gerçekçi kılan 'Dünya Savaşı Z' baştan sonuna kadar sürükleyici bir film. Hayatlarımızın her zaman bir pamuk ipliğine bağlı olduğunu izleyenlere anlatırken insanoğlunun topyekun bir saldırıya uğradığında tüm kavgalarını unutulup, tek bir yürek olabileceğini gösteriyor. Yani 'Yeni Dünya Düzeni' izleyenlerin akıllarına kazınıyor. Nasıl mı? Tabii ki sembolik anlatımlarla. Bir virüsle zombi olan varlıklar,

Kripton gezegeninden gelen iyi ve kötüler arasındaki savaşı anlatan

'Man of Steel'de karşımızda gerçekçi değil dijital bir süpermen var!

Man of Steel- Süpermen

Kripton'un doğal kaynakları tükenmiş, gezegen hızlı bir şekilde yok olmaya başlamıştır. Gezegeni boşaltma çağrılarına kulak verilmeyen Jor-El(Russell Crowe), Kripton ırkını korumak için yeni doğmuş bebeği Kal'ı(Henry Cavill)

bir uzay aracına bindirerek güvenli bir gezegene gönderir. Uzay aracı zorlu bir yolculuktan sonra dünyaya düşer ve burada Kal'ı, Jonathan(Kevin Costner) ve Martha(Diane Lane) Kent bulur. Uzay gemisini saklayan çift, çocuğa Clark ismini vererek, onu sahiplenir. Zamanla süper güçlere sahip olmaya başlayan Clark, toplumdan ve arkadaşlarından soyutlanır. Aradan yıllar geçer ve Clack güçlü bir erkek olduğunda, Kripton gezegeninden kurtulan ve başında General Zod'un(Michael Shannon) olduğu grup, Kal-El'in peşine düşerek dünyaya gelir. Böylece Kriptonlular arasında amansız bir savaş başlar.

Çok iddialı bir film

Baştan sona özel efektlerin hüküm sürdüğü, anlatım dili ve farklı hikâyesiyle yepyeni bir Süpermen'in adeta inşa edildiği 'Man of Steel', çok ama çok iddialı bir film. Açılış sahnesinden kapanışa kadar burnu

Tadına doyum olmayan 3D görüntüleri ve efektleriyle izleyenleri büyüleyen

'Star Trek: İnto the Darkness', içi boş hikâyesiyle lezzetsiz bir film!

Star Trek: İnto the Darkness

Atılgan, yeryüzüne geri döndüğünde Yıldız Donanması korkunç bir saldırıya uğrar. Saldırıyı düzenleyen düşman dışarıdan değil donanmanın içinden gelmektedir. Böylece Kaptan Kirk(Chris Pine) yeni katıldığı birliğin karanlık yüzüyle tanışır. Zaman kaybetmeden harekete geçen Kirk ve ekibi dostlar, düşmanlar, intikam, adalet, top yekun savaş ve birleşik bir geleceğin sonsuz potansiyeli arasındaki ince çizgide dolaşarak adalet için savaşacaktır.

Soluksuz izliyorsunuz ancak

Çocukluğundan beri hayranı olduğu 'Uzay Yolu' serisine yeni bir soluk getiren yönetmen ve yapımcı J.J.Abrams, ilk filmin başarısından(ticari) sonra 'Star Trek: İnto the Darkness'ta da bunu sürdürmek istiyor. 180 Milyon dolara tadına doyum olmayan görüntülere imza atılıyor ama hepsi bu...(Atılgan'ı hiç böyle görmediniz.)

Düşünmeden, hiçbir şey hissetmeden sadece ve sadece beyaz perdeye bakmanız isteniyor. Böyle olunca da artık salt efektlerle ilerleyen filmlerde maalesef heyecan duyamıyorsunuz. Fazla olmasa da Kaptan Kirk ve mürettebatı arasındaki

'Hızlı ve Öfkeli' serisinin altıncı filminde ünlü oyuncu Vin Diesel Süperman gibi uçup, eski sevgilisinin hayatını kurtarıyor…

Fast&Furious 6- Hızlı ve Öfkeli 6

Özel operasyonlarda görev almış eski bir binbaşı olan Shaw(Luke Evans) kurduğu ekiple dört kıtada ve 12 ülkede organize işler yapmaktadır. Uzun bir süredir bu ekibin peşine düşen ancak bir türlü yakalayamayan Luke Hobbs(Dwayne Johnson), Rio'da beraber iş yaptıkları Dominic Toretto'dan(Vin Diesel) yardım ister. Ayrıca, Dominic'in öldüğünü sandığı Letty(Michelle Rodriguez) yaşamaktadır ve bu suç örgütünün de bir üyesidir. Dominic, Letty'in başına gerçekte ne geldiğini öğrenmek için artık dünyanın dört bir tarafına dağılmış olan eski ekibinin üyelerini teker teker geri çağırır ve Luke ile bir anlaşma yapar. Artık kanunlardan kaçmak yoktur ve hepsi koşulsuz af istemektedir. Böylece hepsi evlerine ve ailelerine kavuşacaktır. Anlaşmayı kabul eden Luke'un tek isteği ise Shaw'ın yakalanmasıdır.

Aksiyon patlaması yaşanıyor

10 saniyede bir arabaların parçalandığı, yıldız oyuncuların havalarda uçup akrobasi hareketleri yaptığı 'Hızlı ve Öfkeli 6'da adeta bir aksiyon patlaması yaşanıyor. Londra'daki kovalamaca sahneleri ve