Galler Prensesi ile bir kalp doktoru arasındaki aşkı anlatan 'Diana', hep sevgi veren bir kadının bir türlü karşılığını alamamasını anlatıyor
Galler Prensesi ile bir kalp doktoru arasındaki aşkı anlatan 'Diana', hep sevgi veren bir kadının bir türlü karşılığını alamamasını anlatıyor
Diana
Kate Snell'in 'The Clink' kitabından sinemaya uyarlanan 'Diana', 1997 yılında Paris’te geçirdiği trafik kazasında hayatını kaybeden Prenses Diana’nın son iki yılına ışık tutuyor. Herkesin sevgisini kazanan Galler Prensesi Diana(Naomi Watts), sahip olduklarını bir kenara bırakıp Pakistanlı bir kalp cerrahı olan Dr. Hasnat Khan'a(Naveen Andrews) âşık oluyor. Yalnız bir kadınken bir anda kendini keşfetmeye başlayarak küllerinden yeniden doğuyor. Dr. Khan'la gerçek mutluluğu yakalayan Prenses Diana'yı kötü bir sürpriz bekliyor.
Çölde bir vaha gibi
İnsanlara hep sevgi veren bir kadın olan Diana bir türlü karşılığını alamıyor. Ve film Prenses Diana'nın bu eksik kalan yanı üzerinden saklı kalmış gerçekleri gün yüzüne çıkarıyor. Sanki aşka susamış bir kadın, çölde bir vaha görüp mutluluğa yaklaştığını sandığında serap gördüğünü fark ediyor. Bunu düzeltmek için çırpındığı zaman da her şey daha da kötü bir hal alıyor.
Film daha çok bir kadın olarak prenses Diana’nın hayatını sorguluyor. Hayallerini, umutlarını ve hatalarını gözler önüne seriyor. Ulaşılmaz olarak görülen şeylerin aslında öyle olmadığını(Bir prenses bile doktora âşık oluyor) anlatmaya çalışıyor. (Kalp cerrahı soruyor, 'Sana nasıl ulaşabilir?', prenses cevap veriyor: 'Cep telefonum var ama dört tane!')
Şoföre ayna mı tutuldu!
Finali buradan söyleyip de tadınızı kaçırmayalım ama İngiltere’den Daily Mail gazetesi geçtiğimiz günlerde Prenses Diana'yı SAS komandolarının öldürdüğünü iddia etti. Komandolar Diana ve Dodi El Fayed'in içinde bulunduğu aracı kullanan şoförün yüzüne ayna tutuyor ve tüm dünyayı ayağa kaldıran kaza meydana geliyor. Bakalım filmde 1997 yılındaki trafik kazasında Diana öldü mü yoksa öldürüldü mü?