Limon yüzde 790.44
Kuru soğan yüzde 309.42
Mandalina yüzde 246.94
Ispanak yüzde 233.42
Havuç yüzde 220.96
Elma yüzde 217.67
Kasım ayında üreticiden alınan fiyat ile marketteki satış fiyatı arasındaki farklar bu yazdıklarım. Türkiye Ziraat Odaları Birliği’nin hesaplaması bu çalışma, benim ya da X bir yerin değil.
Marketlerin üreticiden direkt mal alabildiği bir düzende, fire, nakliye, depolama gideri falan ne koyarsanız koyun üzerine, bu kadar büyük bir fark kabul edilemez. Kaldı ki limonda, elmada üzüm kadar, domates kadar fire de olmaz.
"Cehenneme giden yol iyi niyet taşlarıyla döşelidir" cümlesini herkes bilir de Karl Marx'ın cümlesi olduğunu bilen yok denecek kadar azdır.
Pazartesi günü 15 Temmuz Köprüsü'nden gelen bu görüntü hepimizi duygulandırdı ilk başta.
Dün, "Hocaların Hocası" Prof. Dr. Orhan Şen ile konuşurken aklıma Karl Marx'ın sözü geldi.
Hoca, hepimizi duygulandıran görüntünün aslında rüzgâr tüneli tehlikesi yarattığını söyledi ardından ekledi, "Giriş daraldığında rüzgârın hızı artar, bir soba borusunun içerisindeki rüzgârın hızı, dışarıdakinden daha fazladır."
Bulduğumuz her çözüm, bizi duygulandıran her sahnenin ideal olmadığını hatırlamak adına böyle başladım yazıya.
Gelelim, yazının ana konusuna...
Türkiye'de fırtına, rüzgâr hızı ve hortumların görülme sıklığı giderek artıyor.
Pazartesi günü rüzgâr saatte, Beylikdüzü'nde 135 kilometre, Arnavutköy'de 125 kilometre hızla esti.
15 Temmuz 2020 Çarşamba.
Ukrayna’daki sıradan bir seyahat acentesinde çalışan kadın, Türk Hava Yolları’ndan 34 kişilik bilet satın aldı.
Yolcular 25 Temmuz’da Belarus’un başkenti Minsk’ten İstanbul’a uçacak, 19 Ekim’de de İstanbul’dan Moskova’ya döneceklerdi. Aslında müşteri sayısı daha kalabalıktı ama uçakta yer yoktu.
Yer bulunamayan 13 kişi için Türk Hava Yolları’nın 27 Temmuz’daki uçuşundan bilet alındı.
O yolcular da tıpkı diğerleri gibi 19 Ekim’de İstanbul’dan Moskova’ya döneceklerdi.
Koronavirüs salgını yüzünden Rusya’dan Türkiye’ye direkt uçuşların kapalı olduğu bir dönemde, birçok Rus vatandaşı yaz tatilini geçirmek için Minsk’ten İstanbul’a ve oradan da son tatil noktasına uçuyordu, bu toplu rezervasyon hiç şaşırtıcı gelmedi seyahat acentesinde çalışan kadına.
Biletler satın alındığında, Ukrayna’da iki ayrı kurumda çok az sayıda kişinin bildiği bir operasyonun en zorlu aşamasının başlamış olmasının heyecanı vardı.
- Adamın suç dosyası sayısı iki haneli. 10-15 tane falan değil tam 20 tane suç dosyası olan adamın toplum arasında dolaşmasına nasıl izin verilir?
Suç işlemeyi alışkanlık haline getirmiş bu adamın aramızda dolaşmasını sağlayanlar, metroda işlenen 21. suçun ortağı durumunda olduklarının farkındalar mı acaba?
- Türk Ceza Kanunu’nda “Zincirleme Suç” diye bir tanımlama var. Bir olaydaki zincirleme suça bakan sistem, bir failin zincirleme suçları karşısında ne yapıyor acaba? Toplum arasına karıştığında tekrar suç işleyeceği açık birisini dışarıda elini kollunu sallayarak dolaştıran sistem öncelikle kimi koruyacağına karar vermeli.
- Arkadan gelenlere yer yok diye sınıfta kalmanın fiilen ortadan kalktığı Türkiye’de, hafif hapis cezası gerektiren suçlardan ceza alanlar çeşitli seçenekleri kullanarak bir şekilde hapse girmiyor. Modern cezalandırma sistemleri tüm dünya hukukunda ele alınan, tartışılan bir konu ama kamunun yararı, suç işlemeye meyilli olduğu belli olandan önce gelmeli.
- Gelelim, on yıllardır terörle birlikte yaşayan, birden
İspanya Başbakanı Sanchez Ankara’ya geldi, uçak gemisi dâhil anlaşmalar yapıldı ya, Atina’ya dert oldu.
Yunanistan Dışişleri Bakanı hemen İspanyol mevkidaşını aradı.
Dışişleri Bakanlığı Genel Sekreteri de İspanya’nın Atina Büyükelçisi’yle temasa geçti.
Her iki telefon konuşmasında da “Aman Ankara ile anlaşmayın” mesajı verildi.
Bu takıntılı hal Dendias’ın tüm görüşmelerine yansımış durumda.
Mesela cuma sabahı Fransa Dışişleri Bakanı’yla görüştü, Türkiye’nin adını vermeden diğer AB üyesi ülkelerin Türkiye’ye silah ambargosu uygulamasını istedi.
Dendias’ın “Türkiye” dememesinin sebebi Almanya’yı açıktan hedef alacak cesaretinin olmaması.
Atina’nın son iki aydır tüm hayali, Berlin’de yeni kurulacak koalisyonun Türkiye ile ilişkileri Merkel gibi yürütmemesi, Ankara’ya karşı Yunanistan’ın yanında yer alması.
Alman Dışişleri Bakanlığı, belli ki Türkiye’de ana muhalefet partisi olmaya karar vermiş.
Aksi olsa, bir siyasi parti misali Youtube’a 14 dakika 43 saniye süren bir reklam vermezlerdi.
Durumu şöyle anlatayım size:
TRT’nin Yunanistan’daki ekonomik olumsuzlukları gösteren Yunanca bir dosya haberi yaptığını düşünün.
TRT bu haberi, Yunanca yayın yapan internet sitesinde, yayımlamakla kalmıyor bir de Youtube’a yüz binlerce dolar ödeyerek bu haberin reklam kuşağında yayımlanmasını sağlıyor.
Çok saçma, olur mu öyle şey demeyin, oldu; tek fark, bunu yapanın Almanya, hedef ülkenin de Türkiye olması.
***
Önce reklamı veren yani Türkiye’deki siyaseti etkilemek için minimum yüz binlerce, maksimum milyonlarca dolar harcamayı göze alan kurumu tanıtayım size:
Tam adı Robert Bob Menendez aslında.
Ama kendi internet sitesi dâhil uzun zamandır Robert adını kullanmıyor.
Floridalı bir göz doktoru Salomon Melgen ile girdiği para ilişkileri, Dominik Cumhuriyeti’ndeki bir villada reşit olmayan yaştaki hayat kadınlarıyla girilen cinsel ilişki adını fazlasıyla kirlettiği için Robert’i attı, şimdi sadece Bob Menendez olarak konuşup, kendisini öyle tanıtıyor.
ABD’de güçlülerin cinsel suçlarının nasıl örtbas edildiğini merak edenler şu sıralar Netflix’te yayında olan Korkunç Zengin Jeffrey Epstein belgeselini seyredebilir.
Bizi bel altı alakadar etmiyor elbette ama ABD’li savcıların iddianamelerinde “lüks içindeki bir yaşam sürmek için ruhunu sattığını” yazdıkları bu adam ABD’deki bir numaralı Türkiye düşmanı.
***
Kübalı göçmen bir ailenin, üniversite mezunu ilk üyesi Bob Menendez.
Ağzından insan hakları ve doğa düşmüyor ama çelişkilere düşüyor.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, geçmişteki hatalara dair bir helalleşme süreci başlatacakmış.
Öyle çok eskilere ya da farklı ideolojilere gitmeden önce,
“Bu ülkede Atatürkçü ve sosyal demokrat kimlikli Cumhurbaşkanı adayı yok muydu?” dedirten Ekmeleddin İslamoğlu adaylığı için tabanıyla helalleşmeli.
“Ben parti değiştirdim, çizgi değiştirmedim” diyen, CHP Sosyalist Enternasyonel’den atılsın diye imza veren
Mehmet Bekaroğlu için, iktidarın ekonomi politikalarının ilk belirleyicisi ve uygulayıcısı Abdüllatif Şener’i bütçe maratonunda CHP adına konuşturduğu için de tabanla helalleşmek gerek.
CHP iktidar olursa, iktidarın ekonomi politikalarını daha düzgün uygulama iddiasında mı yoksa CHP’yi katıldığı iki seçimde de birinci sıraya yükselten Ecevit’in hakça bölüşüm felsefesinden mi yürüyecek?
Sonra kurultayda delegenin üzerini çizdiği isimlere partinin en önemli koltuklarını teslim etmek de bir helalleşme ister.
Siyasi ve mesleki kariyerleri ANAP Genel Başkanı rahmetl