SELÜLİT AVCISI MEDYA...

28 Haziran 2017

Bir arama motoruna Bodrum ve selülit yazar mısınız lütfen? Sonra görseller kısmını tıklayın, karşınıza bir sürü fotoğraf çıkacak. Kimi karelerde ünlü kadınların selülitlerini, kimi karelerde de selülitleri görünmesin diye önlem almak zorunda kalanları göreceksiniz. Doğrusunu isterseniz son derece çirkin ve cinsiyetçi buluyorum bu
kalça-basen gazeteciliğini.

Kadınların selülitleri haber oluyor da sırtı kıl yumağı olan ya da burun kılları neredeyse bıyık haline gelmiş ünlü erkekler neden haber yapılmıyor? Bodrum’da, Çeşme’de selülit ve lahmacun fiyatından başka haber yapılacak şey yok mu? Lüks mekanları geçtim en basit yerlerde bile bir litre su 10 lira, tek bir haşlanmış mısır 20 lira.

Fotoğraf haber mi lazım? O zaman insanların kusurlarını değil güzelliklerini ve yakışıklılıklarını yayınla sayfanda. Hatta selülit avcılığı yerine Bodrum’un kaybolan mesleklerinden sünger avcılığını haber yap. Çok daha gerçek ve kamu yararı olan bir gazetecilik olur bu...

Emzik niyetine telefon

Çocuklarda emzik gitti, yerine akıllı telefon ve tablet geldi. Çevreme bakıyorum da neredeyse bütün anne ve babalar sakin oturması için çocuklarının eline bu akıllı aletleri teslim ediyor. En garibime giden,

Yazının Devamı

O KÖY BİZİM DEĞİL...

26 Haziran 2017

“Orada bir köy var uzakta, gitmesek de, görmesek de, o köy bizim köyümüzdür.”

Bu şarkıyı ezbere bilmeyen kimse yoktur herhalde...

Herhangi bir Yunan şehri ya da adasını gören İstanbullu sayısı Urfa’yı görenlerin sayısından çok daha fazladır Türkiye’de... Venedik’te gondol sefası yapanların çoğu Van Gölü’nde hiç kulaç atmamış, Akdamar Adası’na hiç gitmemiştir ömründe.

Bir de tarihi şehir Dubrovnik var değil mi? Oysa 12 bin yıllık geçmişi olan Hasankeyf’in yanında dünkü çocuk sayılır Dubrovnik.

Sosyal medyaya bakıyorum, bayram tatilinde Almanya’ya gitmiş bir sürü insan.

Köln’e gidenler 1248 yılında inşaatına başlanan ve yapımı 632 yıl süren katedralin önünde poz vermişler bol bol.

İnsanın toplu olarak ilk ibadet yeri olan Göbeklitepe’den fotoğraf paylaşanlar yok denecek kadar azdı.

Mardin, Midyat’taki Mor Gabriel Manastırı’nın açılış tarihi Köln’deki katedralin yapımına başlandığı tarihten 900 sene daha eski ama oradan da fotoğraf paylaşan kimseyi görmedim maalesef...

Yazının Devamı

BEĞENİ MANYAKLIĞI

23 Haziran 2017

Yıllar önce bir fotoğrafçının vitrininde “Facebook için profil fotoğrafı çekilir” yazısını gördüğümde, bu çağ farklı olacak demiştim ama bu kadar zıvanadan çıkacağını tahmin edememiştim. Cezayir’de bir adam, geçtiğimiz hafta küçücük bebeğini 15. kattan aşağıya sarkıtırken çekilen fotoğrafları paylaştı. Altına da “Facebook’ta bin beğeni gelmezse aşağıya atarım” diye yazdı. Polis devreye girdi, baba gözaltına alındı falan ama bu tek bir delinin takıntısı değil maalesef...

Her gün bir sürü insan daha fazla beğeni almak adına olmayacak işler yapıp görüntülerini sosyal medyaya koyuyor. Periscope denilen yerde bildiğin striptiz yapan ufacık kız çocukları var, biraz daha ilgi adına. İşin ahlak ya da yasal kısmını geçiyorum, beğenilmeye bu kadar çok bağımlı hale gelen insanların ruh sağlığının yerinde olduğunu söylemek asla mümkün değil.

Hoş, sadece internet üzerinden konuştuğu daha hiç tanışmadığı kadınlara ilan-ı aşk eden hatta evlilik teklifinde bulunan adamlar da bu evrende yaşıyor. Beğeni manyaklığı giderek can sıkıcı hale gelmeye başladı, konunun çözümü de yasalarda değil psikiyatri servislerinde...

Kediler Anadolu’dan gitme...

Tüm kedilerin dünyaya Anadolu’dan yayıldıklarını biliyor

Yazının Devamı

TARKAN VE AYNI NAKARAT...

21 Haziran 2017

Aynı filmi kaçıncı kez görüyoruz farkında mısınız? Tarkan ne zaman yeni bir şarkı ya da albüm yapsa mutlaka beğenmeyen, ‘eski şarkıların tadı yok’ diyenler çıkar. Aradan bir süre geçer, en fazla dudak bükenler bile şarkılarını ezbere söylemeye başlarlar. Tarkan’dan daha beterini yaşayanlar da oldu bu ülkede...

Mesela İbrahim Tatlıses, Müslüm Gürses ya da Orhan Gencebay dinlemeyi küçültücü bulduğunu söyleyip de, gizli gizli dinleyen birçok insan oldu geçmişte.

Yahu dinlediği şarkı insanın zevklerini ya da hayata bakışını yansıtır mı? Hem ‘Batsın Bu Dünya’ parçasını sevip hem de Vivaldi dinlemek mümkün değil mi?

Bazen sadece müzik bazen de bir şarkının sözleri yakalar insanı, kapılır gidersin.

Ama yok öyle olmuyor bizim ülkemizde... Ahmet Kaya ‘Yorgun Demokrat’ albümünü yaptığında sol bir dergi “Devrim mücadelesinde olanlar asla yorulmaz” diye kapak yapmıştı.

O derginin adını dahi hatırlamıyorum bugün. Liberal ekonominin fikir babası Adam Smith’in “Bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler” sözü var ya, onu müziğe uyarlamak lazım. “Bırakınız dinlesinler, bırakınız sevsinler... “

Her kuruşuna helal olsun!

Yazının Devamı

MANİSA İŞGÂL Mİ EDİLECEK?

19 Haziran 2017

Tarihteki en eski harp taktiklerinden biri, hedef şehre, bulaşıcı hastalık taşıyan insanları yollamak ya da bulaşıcı hastalık taşıyan etleri şehir su kaynaklarına atmaktır.

Son 24 gün içerisinde Manisa’da 3. kez toplu gıda zehirlenmesi yaşıyor askerler.

Ancak Manisa’yı işgal etmek isteyen bir düşman binlerce askerin hastanelik olmasını ister. Bizde düşman yok ama ya bir yemek şirketi problemi var ya da başka bir sebep. Arkadaş, ilk zehirlenmede bir şehit verdi Türkiye.

Bir daha, aynı şey yaşanmasın diye, kim, ne yaptı, birisi açıklar mı bir zahmet? Devlet ne yaptı bilmiyorum ama firma sahiplerinin ilk zehirlenme olayıyla ilgili haberlerin çoğuna erişim yasağı getirdiklerini biliyorum. Parkta yaşayan evsiz vatandaşa ev hapsi cezası verilmesi gibi komik ama kimsenin gülmeyeceği bir durum Manisa’da yaşananlar. Suçlanan firma, mutfağı yerine önce haberlere karşı önlem almış, toplu zehirlenmelerin tekrarı olmasın diye, kimse, başka bir şey yapmamış...

SAÇMALIĞIN DANİSKASI...

Üniversite adayı bir genç dün akşam ayağını kırmış, bu sabah salona gitmiş. Elindeki raporu ÖSYM’ye bildirmediği için sınava giremeyeceği söylenmiş.

Bir yılın emeği boşa gitmesin diye oturup ayağındaki alçıyı çıkarmış

Yazının Devamı

DÜNYAYI GÜZELLİK KURTARACAK

16 Haziran 2017

Sizi Melek Karabağ’la tanıştırmak istiyorum. Kuşadası’nda yaşıyor, daha 10 yaşında. Bir gün internette dolaşırken birisinin tedavi sürecinde saçları dökülen kanser hastaları için ücretsiz peruk yaptığını okuyor. Çok düşünmüyor Melek sonrasında.

Önce perukları yapan Kenan Kaya’yla temasa geçiyor, ardından berber koltuğuna oturuyor. Üç yıldır özenle uzattığı saçlarına makas değerken, o yaşıtı kanser hastaları için iyi bir şey başarmanın onurunu yaşıyor.

Kesilen saçların ulaştığı Kenan Kaya bugüne kadar 500 civarında peruk yapıp, kanser hastalarına vermiş biri. Zülfü Livaneli’nin ‘Ada’ albümüne adını veren şarkının sözleri şöyleydi: “Dünyayı güzellik kurtaracak, bir insanı sevmekle başlayacak her şey...” Çok teşekkürler sevgili Melek ve Kenan Kaya. Dünyanın hala yaşanılabilir bir yer olduğunu hatırlattınız bize. Bu insan olma değerini hatırlatan haber için Yeni Asır’a da teşekkür.

Urfa neden radyosuz kaldı?

Anadolu şehirleri için ulusal radyolar son derece önemlidir. Şanlıurfa’da bir süredir bazı ulusal radyolar, yerel televizyon ve radyolar yayın yapamıyor. Bunların içinde Harran Üniversitesi’nin radyo ve televizyonu da var. Bu yayın kesintisinin sebebi, verici ve anten sistemlerinin

Yazının Devamı

SÖZÜN BİTTİĞİ YER...

14 Haziran 2017

12 yaşında anne olmuş bir kız çocuğu mahkemede ifade verdi.

Sanık sandalyesinde, başka bir kadınla evli ve iki çocuğu olan ama kızın annesiyle de beş yıl ilişki yaşayan adam oturuyordu. Bunca rezillik yetmezmiş gibi annesiyle barışma bahanesiyle 12 yaşındaki kıza tecavüz etmişti adam. Ardından o masum bebek doğdu, DNA testi istediler, bebeğin adamdan olduğu yasal olarak da kanıtlandı. Utanmaz sanık, 12 yaşındaki çocuk için “O zorla benimle beraber oldu” da diyebildi , “Kemik testi yapılsın bana yaşım 15 demişti” cümlesini de kurabildi. Tüm bunlar normal değil ama daha acısını henüz okumadınız. 12 yaşında, tecavüze uğrayan ve anne olan küçük kız var ya, dedi ki “Çocuğuna sahip çıksın, kendisinden şikayetçi değilim.”

Uzun zamandır bir habere bu kadar öfkelendiğimi ve üzüldüğümü hatırlamıyorum.

Yaşam şartları ya da çevre, aile baskısı veya her neyse, o küçücük kız bu cümleyi kurmak zorunda kaldı, gerçek bu. Sözün bittiği yer burası, ötesi yok...

Hülya Avşar tuzağa düştü

Geçtiğimiz hafta gazetelerde Zehra Çilingiroğlu’nun bir mekanda sigara içerken çekilmiş fotoğrafları yer aldı. Daha önce de yazmıştım, bu genç kızın attığı her adımı, yaptığı her şeyi haber yapmaya hakkımız yok; o

Yazının Devamı

BİZE İNANMA AYBÜKE ÖĞRETMEN...

12 Haziran 2017

“Kırmızı yemenili kız seni hiç unutmayacağız” deyip duruyoruz ya, sen bize inanma Aybüke öğretmen...

Neşe öğretmen, Bismil’in Çavuşlu Köyü’ne tayini çıktığında senin yaşlarındaydı ama sen doğmamıştın daha. Gencecik ve idealist bir öğretmen, onu yalnız bırakmak istemeyen babasıyla gitti köye. Okul ve kalacakları lojman harabe halindeydi, ne onu atayan devlet ne de köyün muhtarı ilgilendi bu durumla. Devlet atamayı yapıp, maaşını ödediğinde bir köyü daha öğretmene kavuşturduğu için görevinin bittiğini zanneder ya, yine öyle oldu. Neşe öğretmen, kendi maaşıyla hem kaldığı lojmanı yaptırdı hem de okulu onardı. İçinde çocuk olmayan okul binası tek başına işe yaramaz ya, çocukların duygularını da onardı Neşe öğretmen, derslikten kahkaha sesleri yükselmeye başladı yeniden.

Sonra, bir gece kapı çalındı, gelenler PKK militanlarıydı, terör okul da istemiyordu, öğretmen de...

Babasını hemen evin girişinde, Neşe öğretmeni köyün biraz ilerisindeki tepede şehit ettiler, iki şarjör boşalttılar üzerine. 1993 yılıydı, onlarca kötü haber arasında en sarsıcı olanlardan biriydi.

Maalesef daha beterleri de oldu bu topraklarda.

Mesela ilk şehit öğretmen Mehmet Saygıgüder, 1979’da okul bahçesinde,

Yazının Devamı