Özay Şendir

Özay Şendir

ozay.sendir@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Türkiye’nin Pfizer-BioNTech aşılarına dair geç anlaşma yapmasına dair soruları olan ve bu soruları yazanlardan birisiyim.

Sadece sormakla yetinmek yerine, işin peşine düştüm.

Vardığım sonuç şu, Türkiye, bu yeni teknoloji aşıların olası zararları için bir tazminat pazarlığı yapmış.

Pfizer, hiç sorumluluk almak istememiş, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca da sorumluluk alınması için baskı yapmış.

Sonuçta, aşı işinde Pfizer’in ortağı olan BioNTech’ten Prof. Dr. Uğur Şahin’in de devreye girmesiyle anlaşmaya varılmış.

Haberin Devamı

Varılan anlaşma gereğince, aşılar tazminat gerektirecek bir sağlık sorununa neden olursa Pfizer mağdurlara tazminat ödeyecek ama ödenecek toplam tazminatın büyüklüğü, aşılara ödenen toplam rakamı geçmeyecek.

Dünyanın en büyük ilaç şirketi Pfizer, tazminat meselesine neden bu kadar takıldı diye kurcaladım biraz.

1996’da Nijerya’da henüz onay almamış bir menenjit ilacını yasa dışı yollardan çocuklar üzerinde denemiş. Yıllar sonra çocukların ölümleri 7 milyar dolarlık bir tazminat davasının konusu olmuş. Firma 75 milyon dolar ödeyip dostane çözüme gitmiş.

Yıllar sonra Wikileaks Belgeleri başka bir gerçeği ortaya çıkarmış. Pfizer, tuttuğu adamlarla, Nijerya’daki davayı yürüten başsavcı aleyhinde deliller toplayıp bunları yerel medyaya dağıtmış.

2009’da belirli hastalıklar için onay almış ilaçları, başka hastalıklar içinde pazarlamaya başlayan Pfizer aleyhine ABD Adalet Bakanlığı dava açmış. Pfizer, dostane çözüm için 2.3 milyar dolar tazminat ödemiş.

Türkiye’de satılan, sigara bırakmaya yardımcı ilaç Champix’i kullanan 3 bin kişi psikolojik bozukluk ve intihara meyilli olma haliyle Pfizer’e tazminat davası açmış.

Mide asidinin bastırılması için üretilen ilacın böbreklere verdiği zarar nedeniyle açılan davada da şirket 55 milyon dolar tazminat ödemiş.

Başka ilaçlar, ilaçların fiyatlarıyla oynama, Avrupa’da rüşvet dağıtmak gibi ciddi suçlamaların yer aldığı kabarık bir dosyası var Pfizer’in.

İşin için de BioNTech de olduğu için koronavirüs aşısına güvenmiyorum demek doğru olmaz ama Pfizer’e güvenmemek için sebep çok.

Hani kadının beyanı esastı?..

İstanbul Sözleşmesi ve “Kadını beyanı esastır” ilkesini çok konuştuk 2020’de.

Haberin Devamı

HDP, milletvekili Tuma Çelik’in tecavüz iddiaları sırasında kendi bir soruşturma yürütmüştü.

CHP de cinsel tacizle suçlanan Konya İl Başkanı için bir heyet kurdu.

Bu heyet Konya’da mağdur kadın ve tanıkların ifadesini aldı, sonra bir rapor hazırladı, parti yönetimi de o Başkan’ı akladı.

“Konya İl Başkanı suçludur” ya da “Konya İl Başkanı suçsuzdur” demek benim işim değil, CHP yönetiminin de olmamalı.

Bu konuda karar vermesi gereken kurum sadece yargıdır.

Konya İl Başkanı’nın tacizine uğradığını iddia eden kadının savcılığa şikâyeti yok.

Ancak şikâyet olmaması suçun işlenmediği anlamına da gelmiyor.

Tecavüze uğrayan kadınların “kirlenmiş” denmesinden korktukları için tecavüzcüden bile şikâyetçi olmadığı ülkeyiz biz.

CHP keşke kendi soruşturmasını yapmak yerine, gelen ihbar mektubuyla beraber savcılığa başvuruda bulunsaydı.

Cinsel taciz, ancak mağdur olanın şikâyet etmesi halinde soruşturulan bir suç olduğu için bu başvuru büyük ihtimalle geri çevrilirdi ama CHP yöneticilerine “Bırakın tacizi, iddiasına bile göz yummayız” deme imkânı doğardı.

Haberin Devamı

Hatta CHP bu tür ıslak imzalı ihbarlarla cinsel taciz soruşturması açılabilmesi için yasa değişikliği önergesi de verebilirdi.

Bunlar olmadı ama Konya’daki soruşturmayı yürüten CHP Genel Başkan Yardımcısı, cezaevlerinde çıplak arama iddialarıyla ilgili düzenlediği basın toplantısında, konusuna dair değil, Konya’da ne yaşandığına dair sorularla karşı karşıya kaldı.

Sonuç mu? İşin hemen tarafı haline gelmeyi seçtikleri için iki haftadır Konya’da ne yaşanıp ne yaşanmadığı soruluyor CHP yöneticilerine.

Bu zaman diliminde CHP Kahramanmaraş Milletvekili Ali Öztunç’un açıkladığı Türkiye’nin Siyanür Haritası güme gitti, ona üzülüyor insan.

Aşı ve 10 aydan beri evine gitmeyen kadın

İstanbul’da yaşlıların kaldığı bir bakımevi var.

O bakımevinin müdiresi tam 10 aydır evine gitmiyor, annesini görmüyor.

Zira kendisine emanet edilen yaşlıları koronavirüs yüzünden kaybetmekten korkuyor.

Çalışanların çoğunun durumu aynı, evine gitmek zorunda olanlar da, çıkmadan ciddi bir taahhütname imzalıyor, dışarıda minimum süre kalıp, hemen yurda dönüyorlar.

Aşı olunmalı mı, olunmamalı mı tartışmaları sırasında, bir sınıf arkadaşı anlattı bu yurt müdiresinin durumunu.

Evine gidemeyen bu genç müdire, “İnsanların bencilliklerine aklım ermiyor” diye yazmış Whatsapp arkadaş grubuna.

Doğrusu, biz de onun bu başkaları için de sorumluluk duyma duygusuna alışkın değiliz.

Olsaydık, maskelerimizi düzgün takar, sokağa çıkma yasağını delmenin yollarını aramazdık.

2021, eşeğini bulma yılı

“Allah sevdiği kuluna önce eşeğini kaybettirir, sonra buldururmuş” sözünü duymayan yoktur.

Birbirimize sarılmayı özledik,

Bir restoran ya da bir kafede oturmayı da...

Ateşim var galiba diyen arkadaşımızdan uzaklaşmak yerine, alnına elimizi koymak gibi reflekslerimizi de özledik, deniz kıyısında havayı dolu dolu ciğerlerimize çekmeyi de...

2021 yılı nereden bakarsanız bakın, eski ve özlediğimiz alışkanlıklara kısmen de olsa dönebileceğimiz bir yıl olacak.

Şimdiden iyi yıllar herkese...