Türkiye Enerjide Yeni Bir Hikâye Yazıyor

23 Aralık 2024

Türkiye son yıllarda başardığı ekonomik kalkınma ve büyüme nedeniyle enerji ihtiyacı en fazla artan ülkelerin başında gelmektedir. Bu nedenle enerji ihtiyacının güvenli bir şekilde sağlanması ve çeşitliliğinin artırılması ve dahası bu arzın giderek artacak şekilde yerli üretimle karşılanması bu büyümenin sürdürülebilir olması için son derece kritiktir. Bu nedenle enerji politikalarının başında arz güvenliği gelmektedir. Diğer taraftan ülkemiz iklim değişikliğini merkeze alarak enerjide dışa bağımlılığın azaltmaya çalışırken aynı zamanda küresel enerji dağıtımında bölgesel güç olmayı da bu politikaların vazgeçilmezi olarak gündeminde tutmaktadır.

Türkiye’nin kurulu gücü son 20 yılda yaklaşık dört katlık bir artış ile 30 bin MW’dan 114 bin MW’a yükselirken özel sektörün payı da %20’lerden %80’lere çıkmıştır. Ancak, ülkemiz sürekli artan enerji talebini karşılamada ağırlıklı olarak dışa bağımlı durumda olduğu için enerji ithalatı için çok büyük

Yazının Devamı

Ne Eğitimde Ne İstihdamda Olan Gençler

19 Aralık 2024

Ülkelerin geleceği, yetiştirdikleri insan kaynağının kalitesi ve bu kaynakların günümüzün hızla değişen koşullarına uyum sağlama yetenekleriyle yakından ilişkilidir. Bu bağlamda, insan sermayesi, ülkelerin küresel ölçekte rekabet gücünü artırmak için en değerli kaynağıdır. İnsan sermayesinin artan önemi, zaman içinde daha nitelikli insan kaynağı yetiştirmek için yapılan yatırımların artmasına neden olmuştur. Artık ülkeler insan kaynaklarının niteliği üzerinden rekabet etmektedir.

Eğitime erişim kadar eğitimden sonra işgücü piyasasına geçişin nasıl gerçekleştiği de son derece önemlidir. Eğitimden işgücü piyasasına hızlı geçişi mümkün kılan ülkelerde genç işsizlik oranları da son derece düşük gerçekleşmektedir. Dolayısıyla, eğitim ile işgücü piyasası arasındaki bağın sıkılaştırılması gerekmektedir. Bu bağlamda ülkeler uzun zamandan beri eğitim ile işgücü piyasaları arasındaki geçişkenliği değerlendirmek için belirli bir yaş aralığındaki gençlerin ne eğitimde

Yazının Devamı

Yapay Zekâ ve Sanat

16 Aralık 2024

Yapay zekâ artık günlük yaşamın bir parçası haline geldi. Özellikle ChatGPT gibi üretken yapay zekâ teknolojilerinin erişilebilir olması şimdiden bir yapay zekâ ekosisteminin oluşmasını sağladı. Artık eğitimden sağlığa, ulaştırmadan altyapıya, finanstan savunma sanayi ve hizmet sektörlerine kadar tüm alanlarda yapay zekâ teknolojileri yaygın bir şekilde kullanilmaya başladı. Sanat da bu alanlardan bir tanesi. Yapay zekânın, sanat dünyasında yeni ifade biçimlerini ortaya çıkarma potansiyelinin çok güçlü olduğu hemen görüldü. Özellikle son zamanlarda yapay zekâ tarafından üretilen sanat ürünlerine yönelik ilginin artması, sanatçılar, galeri ve müzeler ve koleksiyonerleri içeren sanat piyasasını nasıl etkileyeceği ve dönüştüreceği sıcak tartışmalarını da beraberinde getirmiştir.

Yapay zekâ teknolojileri her alanda alışkanlıkları, üretkenlikleri, süreçleri ve yönetim biçimlerini hızla dönüştürürken yol açtığı riskler de artık faydaları

Yazının Devamı

ORTA SINIFLAR ÇÖKÜYOR (MU?)

12 Aralık 2024

20.yüzyılda beşeri sermaye odaklı meritokratik sistem inşası tüm kesimlerin toplumsal kalkınmaya katılabilme imkânını getirmiş, hizmetler kitleselleşmiş ve özellikle orta sınıflarda büyük genişlemeler yaşanmıştır. Bu dönemde eğitimden sağlık hizmetlerine ve ulaşıma kadar tüm hizmetlerin erişimi önceki dönemlere göre çok daha kolaylaşarak yaygınlaşmıştır. Şartların nispeten eşit olduğu bu dönemde orta sınıflar işgücü piyasasında güçlü bir konuma gelerek ekonomik kalkınmadan aldıkları pay ve refahları sürekli artmıştır. Liyakate/beşeri sermayeye dayalı meritokratik sistem kendisinden bekleneni vermiş, toplumlarda ekonomik ve sosyal hareketlilik artmıştır. Bu kapsamda toplumların kalkınmasının ana itici gücü olan orta sınıflar ülkelerin de bel kemiğini oluşturmuştur.

Sonra ne olduysa bu dinamikler değişmeye başlamış ve orta sınıflar kazandıkları mevzilerini kaybetmeye başlamıştır. Tüm ülkelerde ikinci dünya savaşı sonrası genişleyen ve önemli imkânlara sahip olan orta sınıfların son dönemde zayıfladığı, sahip olduğu avantajlarını giderek

Yazının Devamı

Genç Nüfus Fırsat Penceresi Kapanıyor

9 Aralık 2024

‘Nüfus Artış Hızımız Alarm Veriyor’ başlıklı önceki yazımda ülkemiz için önemli bir fırsat penceresi olan genç nüfusun artık giderek fırsat penceresi olmaktan çıktığına, nüfus artış hızımızın 2023 yılında tarihin en düşük seviyesinde (binde 1,1) gerçekleştiğine ve dolayısıyla nüfusumuzun giderek yaşlandığına dikkat çekmiştim. Dahası, bir ülkenin nüfusunu artırması veya koruması için, kadın başına ortalama 2.1 çocuk doğum oranına (yenileme oranı) ulaşması gerekirken bu oranın 2023 yılında ülkemizde 1,51’a düşmesinin nüfusumuzun önlem alınmadığında artık yenilenemeyeceği ve yaşlı nüfus oranının giderek artacağı uyarısında bulunmuştum.

Elbette sorun sadece ülkemizin sorunu değil. Hemen hemen gelişmiş ülkelerin tümü benzer sorunlardan mustarip. Örneğin son zamanlarda çoğu gelişmiş ülke, düşük nüfus artış hızı ve nüfusun yaşlanmasını toplumun işlevini sürdürememesine yol açmak üzere olduğu uyarısıyla ‘acil bir risk’ olarak değerlendirmekte ve

Yazının Devamı

TIMSS 2023’de Büyük Başarı ve Başarının Arka planı

5 Aralık 2024

Uluslararası Matematik ve Fen Eğilimleri Araştırması (TIMSS), 1995 yılından beri dört yıllık periyotlarla uygulanmakta ve 4. ve 8. sınıf öğrencilerinin matematik ve fen başarılarını değerlendirmektedir. TIMSS, OECD tarafından gerçekleştirilen Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı (PISA) ile birlikte dünyanın farklı ülkelerinin eğitim sistemlerinin çıktılarına dair önemli göstergeler sunan çalışmalar arasında kabul edilmektedir. Dolayısıyla TIMSS’in çıktıları, izlenen eğitim politikalarına dair karşılaştırılabilir ve tüm dünyada kabul gören bulgular olarak değerlendirilmektedir. Ülkemiz, TIMSS’in uzun dönemli ve istikrarlı katılımcıları arasında yer almaktadır. Nitekim Türkiye, TIMSS’e 1999 yılından itibaren (2003 yılı hariç olmak üzere) düzenli bir şekilde 8. sınıf düzeyinde katılım göstermiştir. 2011 yılından itibaren de 4. sınıf düzeyinde yer almaya başlamıştır. Dolayısıyla Türkiye 2011 yılından itibaren TIMSS’e her iki sınıf düzeyinde düzenli olarak katılmaktadır.

Ülkemiz son TIMSS uygulamasına (TIMSS 2023)

Yazının Devamı

Türkiye İlk Kuantum Bilgisayarını TOBB-ETÜ’de Üretti

2 Aralık 2024

Süper bilgisayarlar işlem gücü açısından sınırlarına ulaşırken kuantum bilgisayarlar bu sınırları ortadan kaldırmaktadır. Kuantum bilgisayarlar 0 ve 1 bitlerini kullanan klasik bilgisayarlardan farklı olarak kuantum mekaniğinin temel ilkelerine dayanan kuantum bitleri (kübit) kullanmaktadır. Kübitler birden fazla durumu temsil edebilmekte (süperpozisyon), verileri depolamada avantaj sağlamakta ve aynı anda birden fazla işlem yapabilmektedir.

Diğer taraftan, kübitlerin birbirlerine bağlantılı çalışmaları ve kübitlerin durumlarını diğer kübitlerle ilişkilendirme yeteneği (dolanıklık/ entanglement) kuantum bilgisayarların işlem kapasitelerini artırmaktadır. Dolayısıyla, klasik bilgisayarlar bir hesaplamanın her adımını sırayla yaparken kuantum bilgisayarlar bu işlemi aynı anda yapabilmektedir.

Örneğin, sekiz bit klasik bir bilgisayarda 0-255 arasındaki herhangi bir sayıyı temsil etmek için yeterli iken kuantum bilgisayarda sekiz kübit o aralıktaki tüm sayıları temsil edebilmekte, dahası dolanıklık özelliği nedeniyle birkaç yüz dolanık kübit evrendeki atomların sayısından daha fazla

Yazının Devamı

Doktora Meselesi Neden Memleket Meselesidir?

28 Kasım 2024

İkinci Dünya Savaşı sonrası beşeri sermaye ve meritokrasiye yapılan aşırı vurgu, eğitimin tüm ülkelerde yaygınlaşmasına yol açmıştır. Bu yaygınlaşma eğitimde kitleselleşmeyi getirerek büyük kitlelerin eğitime erişebilmelerini kolaylaştırmıştır. Bu eğilim sadece temel ve ortaöğretimi kapsamamış, yükseköğretim de bundan nasibini almıştır. Ülkeler yükseköğretimi dar bir kesimin erişiminden çıkartarak geniş kitlelere açma politikasını uygulamaya koymuşlardır. Bir başka deyişle yükseköğretim artık elit bir eğitim olmaktan çıkartılarak kitlesel bir eğitime dönüştürülmüştür. Bu dönüşümle işgücü piyasasında yükseköğretim mezunu çalışan oranları artık ülkelerin ekonomik gelişmişliğinin bir göstergesi olarak kullanılmaya başlamıştır.

Çoğu gelişmiş ülkede ikinci Dünya savaşı sonrası başlayan bu süreç ülkemizde gecikmeli olarak 2000’li yıllar sonrasında başlatılmıştır. Bu yıllarda yükseköğretimde net okullaşma oranları %10’lar seviyesinde seyretmekte olup

Yazının Devamı