Hayat bir dönme dolabın kimi zaman sallantılı, kimi zaman sakin hareketlerle yükselişi ve inişi gibi bir oyuna benziyor
Tarık Tufan “İnsan çokça hayat ve bir de ölümdür” demiş. Hayat tıpkı bir dönme dolabın kimi zaman sallantılı, kimi zaman sakin, yumuşak hareketlerle yükselişi ve ardından inişi gibi büyük bir oyuna benziyor.
Her zaman fark edemesek de her hayatın görünür ve gizli anlamları olduğunu düşünüyorum. Hepimiz dönme dolaba bir şekilde binmek, yükselmek ve ardından yeniden toprağa inmek durumundayız. Hayat öncesinde ve sonrasında büyük bir muamma taşıyor. Bu gizemi çözmek büyümeyi, olgunlaşmayı ve kendimizi anlamayı gerektiriyor. Her birimiz bu büyük bulmaca oyununun bir parçasıyız.
Hayat bir hediye
Astrolojik haritamız da bir dönme dolap gibi, sonsuz bir döngü içeren ama aynı zamanda bu dünyaya taşıdığımız semboller taşıyor. Güneş’in doğudan yükselişiyle birlikte (yükselen burç) yükselerek ilerlemeye başlıyoruz. Haritanın tepe noktasına ulaştığımızda hayata tepeden bakıyoruz. Dönme dolap aşağı doğru seyretmeye başladığında yavaş yavaş her şeyin geçici olduğunu fark ediyoruz.
Bu oyundan keyif almak biraz da bu geçicilik duygusunu anlayabilmemizde yatıyor. Sahip olduğumuz korkuları sadece bu dünyada edinmiyoruz, kimi zaman annemizin, babamızın, atalarımızın mücadele ve arzularını da devralarak devam ediyoruz.
Ölüm o kadar derin ve öğretici bir içerik taşıyor ki her şeyin sınırını çizerek, bizi hayatın içinde bir anlam üretmeyi zorunlu kılıyor. Belki ruh ölümsüz olabilir ama beden bu dünyanın fiziksel gerçekliğiyle geçici bir yere işaret ediyor. Hayata sahip olduğumuz bir hediye gibi bakmalı, bize sunulan bu hediyenin anlamını biz keşfetmek durumundayız. Kimi zaman bu zor bir hediye de olabilir.
Bir sevgi oyunu
Astrolojik haritamızda Mars ve Satürn, arzular ve eksiklikler hayatımızın mücadele alanları olarak ortaya çıkar. Mars korkuları, Satürn ise yetersizlik duygularını sembolize ederken, kendimize dönüp bakmak, büyük dönme dolap içindeki gizli dengeyi keşfetmemiz bu oyundaki yerimizi anlamımıza yardımcı olacak. Eninde sonunda dönme dolaptan ineceğimize göre bu oyunu bize en yakışır şekilde oynamak durumundayız.
Hayatın bir sevgi oyunu olduğunu son zamanlarda yoğun bakımda kalan annemi zorunlu çok kısa ziyaretlerimde daha iyi anladım. Bizimle bilinçli bir temas kuracak durumda değildi. Yanına yaklaşıp birkaç söz söylediğimde ancak monitörden hızla artan nabzını izleyebiliyorduk. Kalbiyle bizimle iletişim halindeydi. O dönme dolaptan inerken hayatta bize sunulan yegane şeyin aslında sevgi olduğunu anlatıyordu.