Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


2001, Türk dış politikası açısından zor bir yıl oldu; ama ekonomi başta olmak üzere, diğer alanlarda yaşanan büyük sarsıntılara ve sıkıntılara kıyasla, daha rahat ve başarılı geçti.
Gerçekten bu yıl Türkiye dış ilişkilerinde - dünyadaki olaylara paralel olarak - çok hareketli günler yaşadı. Türk diplomasisi birçok alanlarda aktif davrandı. Genelde Türkiye - bir - iki olay dışında - ciddi bir kriz veya gerginlik ile karşı karşıya kalmadı...
* * *
DIŞ politikada Türkiye'yi yıl boyunca en çok meşgul eden konu, kuşkusuz AB oldu. Daha yılın ilk günlerinde Türkiye, Ulusal Program'ını tamamlamak ve (mart ayından itibaren) yürürlüğe sokmak için büyük çaba harcadı.
Zaman zaman ifade edilen tereddütlere veya kuşkulara rağmen, Türkiye 2001'de AB ile bütünleşme konusunda kararlılığını gösterdi. Hükümetin hızlı çalışmalarının ardından Meclis'in kısa bir süre içinde (kasım ayında) Anayasa değişikliklerini gerçekleştirmesi, bu hedefe - ve vizyona - verilen önemi açıkça ortaya koydu. Bunun yanı sıra, Kıbrıs ve AGSP konusunda gösterilen esneklik de - Laeken zirvesinde ifade edildiği gibi - Türkiye'yi AB üyelik müzakerelerine daha da yaklaştırdı.
* * *
TÜRK diplomasisi 2001'de de - geçmiş yıllarda olduğu gibi - Kıbrıs sorunu ile epey uğraştı. Yılın ilk bölümünde Türk tarafının görüşmelerin eski şekli ile yeniden başlamasına karşı tavır alması Ankara'yı baskı altında tutan bir tıkanıklığa neden oldu. Yılın sonuna doğru ise Türk tarafı yeni bir girişimde bulundu ve Denktaş - Klerides buluşmasının gerçekleşmesi ile hava birdenbire değişti, uzlaşma umutları belirdi.
Türk - Yunan ilişkilerinde de 2001 fena bir yıl olmadı. Bir önceki yıl sağlanan yakınlaşma - esas sorunlar tartışmaya açılmamakla beraber - devam etti. En azından 2001'de de Ankara ile Atina arasında bir kriz veya gerginlik yaşanmadı.
Türkiye'nin 2001'de yaşadığı esas sıkıntı, Fransa ile oldu. Fransız Meclisi'nin Ermeni soykırımına ilişkin yasası, Ankara'nın öfkesine ve sert tepkisine yol açtı. Ocak ayından itibaren Türk - Fransız ilişkileri donduruldu. Neyse ki bu uzun sürmedi ve yazın başlarında hava yeniden ısınmaya, siyasal ve ekonomik ilişkiler yeniden canlanmaya başladı.
Ancak Ankara Ermenistan'a karşı eski tutumunu değiştirmedi ve Erivan'ın Azeri topraklarından çekilmesi dahil, birtakım şartları yerine getirmeden onunla diplomatik ilişki kurmama kararını çeşitli vesilelerle yineledi.
Buna karşılık Türkiye Kafkasya'da, Balkanlar'da ve Ortadoğu'da aktif bir politika izledi. Gürcistan'la çok sıkı bağlar kurdu. Bosna ve Kosova'dan sonra Makedonya'da da varlık gösterdi. İsrail - Filistin uyuşmazlığında "kolaylaştırıcı" bir rol oynadı.
Türkiye bu arada Rusya ile ilişkilerine, kasım ayında imzalanan "Çok Boyutlu Ortaklık" anlaşması ile yeni bir yön verdi.
* * *
KUŞKUSUZ 2001'de dünya için olduğu gibi, Türkiye için de en önemli dış olay 11 Eylül saldırısı oldu. Bu olay Türkiye'nin jeo - stratejik öneminin artmasına ve terörizm ile ilgili görüşünün başkalarınca da paylaşılmasına yol açtı. Bu durum Türkiye'nin Batı'nın desteği ile ivedi ekonomik yardım sağlamasını da kolaylaştırdı. Ayrıca Türkiye 11 Eylül'den sonra aldığı tavır ile, uluslararası konumunu ve rolünü de pekiştirdi.
Şimdi Türkiye 2002'ye, bu yılın sağladığı fırsatlar ve beklentiler ile giriyor...