İran: Kim, ne yapmak istiyor?

17 Haziran 2003

1) Gösterileri başlatan öğrenciler tam olarak ne istiyor? Mevcut rejimin demokratikleşmesini mi, yoksa 1979'da devrimle gelen bu rejimin son bulmasını mı? Bu hareket kimlerden, ne kadar destek görüyor? Bunun başarı şansı nedir?..2) Tahran'daki rejime karşı çıkan ve gösterileri destekleyen ABD de tam olarak ne istiyor? İran'a karşı açtığı kampanyanın gerekçeleri ve gerçek nedenleri nedir? Washington, yeni İran politikasını nasıl uygulamayı düşünüyor?..Bu soruların hepsine bu aşamada net yanıt vermek zor. Ama şu bir gerçek ki, iç ve dış etkenlerle İran, devrimden bu yana en kritik günlerini yaşıyor ve belirsizliklerle dolu bir geleceğe doğru gidiyor.***ÖĞRENCİLERİN gösterileri başta üniversitede reform talebi ile başladı. (Genelde otoriter rejimler altındaki ülkelerde hep böyle başlar)... Kısa zamanda ülke çapında yayılan gösterilen, dini lider Hamaney başta olmak üzere, mollalara ve onların uygulamaya çalıştığı köktendinci ve totaliter sisteme karşı bir harekete dönüştü. Buna toplumun öğrenci olmayan kesimleri de (aydınlar, hatta bazı parlamenterler de) katıldı. (Örneğin 127 milletvekili Hamaney'e mektup yazarak daha fazla özgürlük tanınmasını istedi)...Şimdilik bu kampanyayı,

Yazının Devamı

İran: Kim, ne yapmak istiyor?

17 Haziran 2003

<#comment>
<#comment>     İRAN'da yaygınlaşan rejim karşıtı gösteriler ve ABD'nin bu ülkeye karşı yoğunlaşan baskıları, iki grupta toplayabileceğimiz bir dizi soruya yol açıyor.
     1) Gösterileri başlatan öğrenciler tam olarak ne istiyor? Mevcut rejimin demokratikleşmesini mi, yoksa 1979'da devrimle gelen bu rejimin son bulmasını mı? Bu hareket kimlerden, ne kadar destek görüyor? Bunun başarı şansı nedir?..
     2) Tahran'daki rejime karşı çıkan ve gösterileri destekleyen ABD de tam olarak ne istiyor? İran'a karşı açtığı kampanyanın gerekçeleri ve gerçek nedenleri nedir? Washington, yeni İran politikasını nasıl uygulamayı düşünüyor?..
     Bu soruların hepsine bu aşamada net yanıt vermek zor. Ama şu bir gerçek ki, iç ve dış etkenlerle İran, devrimden bu yana en kritik günlerini yaşıyor ve belirsizliklerle dolu bir geleceğe doğru gidiyor.
     ***
     ÖĞRENCİLERİN gösterileri başta üniversitede reform talebi ile başladı. (Genelde otoriter rejimler altındaki ülkelerde hep böyle başlar)... Kısa zamanda ülke çapında yayılan gösterilen, dini lider

Yazının Devamı

Daha kaliteli yarınlar...

14 Haziran 2003

Bu yılın başlarında, Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI)'nin Türkiye kolu olan Basın Enstitüsü Derneği olarak, bir proje üzerinde çalışmaya koyulduk.Medyada en az üç yıldan beri çalışan genç meslektaşlarımız için bir ileri eğitim kursu düzenlemeyi öngören bu projenin arkasındaki düşünce şuydu: Türk medyası son yıllarda teknoloji alanında büyük ilerlemeler kaydetti. Bugün gazetelerimiz, televizyon kanallarımız dış ülkelerde en ileri durumdaki basın - yayın organlarının düzeyindedir... Türk basını yıllar önce başlayan ifade özgürlüğü mücadelesinde de bir hayli başarılı oldu ve bu bağlamda temel sorunlarını da büyük ölçüde halletti...Ancak bugün habercilik kalitesi ve etik kurallar dahil, "mesleki standart"ların yükselmesi ihtiyacı açıkça hissediliyor.* * *TÜRKİYE son zamanlarda sanayiden, bankacılıktan spora ve sanata kadar birçok alanda "ileri ülkeler"in (ki buna kısaca Batı diyoruz) standartlarına ulaşmakta kayda değer bir performans gösterdi. Medyanın da (sadece teknik alanda değil) "yüksek mesleki düzey"e erişmemesi için bir neden yok.Basın Enstitüsü Derneği, bu düşünce ile ve bu yönde mütevazı bir katkıda bulunmak umudu ile, kurs projesini olgunlaştırdı ve 1 Nisan'da hayata

Yazının Devamı

Daha kaliteli yarınlar...

14 Haziran 2003

<#comment>
<#comment>     BUGÜN burada dış politikadan veya dünya sorunlarından değil, biraz da "bizden" söz edeceğim. "Bizden" derken, mesleğimizi, yani gazeteciliği kastediyorum. Ancak konuyu, genel olarak toplumu ilgilendirecek nitelikler taşıdığı için, bu köşeye taşımakta yarar görüyorum...
     Bu yılın başlarında, Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI)'nin Türkiye kolu olan Basın Enstitüsü Derneği olarak, bir proje üzerinde çalışmaya koyulduk.
     Medyada en az üç yıldan beri çalışan genç meslektaşlarımız için bir ileri eğitim kursu düzenlemeyi öngören bu projenin arkasındaki düşünce şuydu: Türk medyası son yıllarda teknoloji alanında büyük ilerlemeler kaydetti. Bugün gazetelerimiz, televizyon kanallarımız dış ülkelerde en ileri durumdaki basın - yayın organlarının düzeyindedir... Türk basını yıllar önce başlayan ifade özgürlüğü mücadelesinde de bir hayli başarılı oldu ve bu bağlamda temel sorunlarını da büyük ölçüde halletti...
     Ancak bugün habercilik kalitesi ve etik kurallar dahil, "mesleki standart"ların yükselmesi ihtiyacı açıkça hissediliyor.
     * * *
&nbs

Yazının Devamı

Yeni bir başlangıç...

13 Haziran 2003

Başkonsolosluğun çeşitli bölümlerinin ve personelinin tam "nakli mekan"ı daha birkaç hafta alacak; ama 8 bin metrekarelik bir alan üzerinde inşası 30 ayda tamamlanan yeni dev binanın resmi açılışı dün parlak bir törenle yapıldı.Toplam 83 milyon dolara mal olduğu söylenen (ki bunun 30 milyon doları Türk inşaat malzemesine ve işçiliğine harcandı) bu şato görünümündeki bina, gerçekten modern mimarinin çizgilerini yansıtıyor. Geniş çalışma mekanında her şey en ufak ayrıntısına kadar düşünülmüş. ABD "yurtdışı inşaat operasyonları" direktörü Charles Williams'ın verdiği bilgiye göre, güvenliğe öncelik verilmiş, 2 bin ton çelikle takviye edilen binada biyolojik ve kimyasal bir saldırıya karşı filtre sistemi dahi kurulmuş...***AÇILIŞ töreninde ABD'nin Büyükelçisi Robert Pearson, Dışişleri Bakanı Colin Powell'ın özel mesajını okudu. Mesajın ilk bölümü, geleneksel Türk - ABD dostluğunu vurguluyor. Ancak Powell'ın ilişkilerin geleceği konusunda iki husus üzerinde durması anlamlı.Bunlardan biri, Türkiye - Avrupa ilişkileri. "Türkiye'nin Avrupa'daki geleceğini teşvik edecek ve destekleyeceğiz" diyen Powell, Avrupa'yı da Türkiye'yi bir öz parçası olarak kabul etmeye çağırıyor...İkinci husus,

Yazının Devamı

Yeni bir başlangıç...

13 Haziran 2003

<#comment>
<#comment>     İSTANBUL'daki en eski yabancı diplomatik misyonlardan biri dün mekan değiştirdi. ABD Başkonsolosluğu, Beyoğlu'ndaki 173 yıllık tarihi binasını, İstinye tepelerine taşıdı...
     Başkonsolosluğun çeşitli bölümlerinin ve personelinin tam "nakli mekan"ı daha birkaç hafta alacak; ama 8 bin metrekarelik bir alan üzerinde inşası 30 ayda tamamlanan yeni dev binanın resmi açılışı dün parlak bir törenle yapıldı.
     Toplam 83 milyon dolara mal olduğu söylenen (ki bunun 30 milyon doları Türk inşaat malzemesine ve işçiliğine harcandı) bu şato görünümündeki bina, gerçekten modern mimarinin çizgilerini yansıtıyor. Geniş çalışma mekanında her şey en ufak ayrıntısına kadar düşünülmüş. ABD "yurtdışı inşaat operasyonları" direktörü Charles Williams'ın verdiği bilgiye göre, güvenliğe öncelik verilmiş, 2 bin ton çelikle takviye edilen binada biyolojik ve kimyasal bir saldırıya karşı filtre sistemi dahi kurulmuş...
     ***
     AÇILIŞ töreninde ABD'nin Büyükelçisi Robert Pearson, Dışişleri Bakanı Colin Powell'ın özel mesajını okudu. Mesajın ilk bölümü, geleneksel

Yazının Devamı

Kim, nasıl değişti?

12 Haziran 2003

Evet, ortada bir değişiklik olduğu açık. AB'den son zamanlarda gelen sinyaller bu yönde.Eskiden hep "negatif" konuşan Komisyon yetkilisi Gunter Verheugen, şimdi Türkiye ile müzakere sürecinin 2005'te başlaması konusunda "pozitif" bir tavır alıyor...Geçmişte Türkiye'ye karşı sert eleştirilere sahne olan Avrupa Parlamentosu'nun, geçen hafta yayımladığı raporda, Türkiye'nin üyeliği için önümüzdeki yıl tarih verilmesi lehinde ifadeler yer alıyor...***NE oldu da, AB'de böyle bir "hava değişikliği" gerçekleşti?AB yetkilileri esas değişikliğin Türkiye'de meydana geldiğini, dolayısı ile şimdi Ankara'ya farklı gözlerle baktıklarını söylüyorlar.Irak Savaşı'nda Türkiye'nin ABD'nin isteklerine karşı çıkmasının bunda etkisi var mı? Konuştuğumuz Avrupalı diplomatlar esas tutum değişikliğini buna bağlamıyorlar. Belki Fransa bir ölçüde bundan memnunluk duymuş ve etkilenmiş olabilir. Ama bir Avrupalı diplomatın dediği gibi, "AB'nin Türkiye'ye, sırf ABD'ye karşı çıktı diye, üyelik şartlarını bir kenara itip buyurun diyecek hali yok"...O halde AB'deki havayı lehimize çeviren, nedir? Bizzat Türkiye'nin değişen tutumu: Yani, AB ile bütünleşmenin gerektirdiği işleri hızla yapmak konusunda gösterilen

Yazının Devamı

Kim, nasıl değişti?

12 Haziran 2003

<#comment>
<#comment>     İNSAN kulaklarına inanamıyor. Henüz yakın bir geçmişte, Türkiye'nin AB üyeliğine şiddetle karşı çıkan Lüksemburg Başbakanı Jean - Claude Juncker, önceki gün Ankara'da verdiği demeçte AB'nin Türkiye'yi mutlaka kabul etmesi gerektiğini savundu ve şöyle dedi: "Hükümetinizin reformlarını takdirde izliyorum. Bu yolda sizi destekliyoruz... Açıkçası biz değiştik, ama siz de çok değiştiniz..."
     Evet, ortada bir değişiklik olduğu açık. AB'den son zamanlarda gelen sinyaller bu yönde.
     Eskiden hep "negatif" konuşan Komisyon yetkilisi Gunter Verheugen, şimdi Türkiye ile müzakere sürecinin 2005'te başlaması konusunda "pozitif" bir tavır alıyor...
     Geçmişte Türkiye'ye karşı sert eleştirilere sahne olan Avrupa Parlamentosu'nun, geçen hafta yayımladığı raporda, Türkiye'nin üyeliği için önümüzdeki yıl tarih verilmesi lehinde ifadeler yer alıyor...
     ***
     NE oldu da, AB'de böyle bir "hava değişikliği" gerçekleşti?

Yazının Devamı