Powellın sunuşunun esas kanıtladığı şey, Bush yönetiminin Irakı vurma konusundaki kararlılığıdır.Kanıtları esas alan ve gerekçe olarak gösterenlerin ne yapmak istediği malum da, bunları inandırıcı bulmayanların bir savaşı önlemek konusunda ne kadar etkili olacakları belli değil. Almanya, ABD bu belgeleri BM denetçilerine versin, onlar da daha derinlemesine araştırmalar yapsın diyor. Fransa, Iraka daha çok sayıda denetçinin gönderilmesini öneriyor. Rusya, denetim için daha fazla bir süre tanınmasını istiyor...Bu tür çabaların Saddam rejiminin inadı ve taktikleri karşısında bir sonuç vermeyeceğine inanan ABD ise, kendi belirlediği takvime göre yoluna devam ediyor: Bir yandan askeri hazırlıklarını sürdürürken, diğer yandan ona direkt veya dolaylı destek verebilecek ülkelerle bir "koalisyon" kurmaya çalışıyor.***BUSH yönetimi bu stratejisinde bazı ilerlemeler kaydetmiyor da değil. İlginçtir, Powell daha konuşmasını yapmadan, Doğu Avrupa ülkelerinin oluşturduğu Vilnüs grubu, ABDye destek veren ve Saddam rejimini dünya için tehlike olarak nitelendiren bir deklarasyon hazırladı. Bu metin ABD Dışişleri Bakanının konuşmasının hemen ardından ilk tepki olarak yayımlandı...Sadece Doğu
<#comment>#comment> ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell’ın Güvenlik Konseyi’ndeki sunuşu, tahmin edildiği gibi, dünyayı böldü. Ortaya konan "kanıtlar"ı inandırıcı bulmayanlar açıkçası bulanlardan çok. Bu belgeleri bir "savaş nedeni" olarak saymayanlar ise daha da çok...
Powell’ın sunuşunun esas kanıtladığı şey, Bush yönetiminin Irak’ı vurma konusundaki kararlılığıdır.
Kanıtları esas alan ve gerekçe olarak gösterenlerin ne yapmak istediği malum da, bunları inandırıcı bulmayanların bir savaşı önlemek konusunda ne kadar etkili olacakları belli değil. Almanya, ABD bu belgeleri BM denetçilerine versin, onlar da daha derinlemesine araştırmalar yapsın diyor. Fransa, Irak’a daha çok sayıda denetçinin gönderilmesini öneriyor. Rusya, denetim için daha fazla bir süre tanınmasını istiyor...
Bu tür çabaların Saddam rejiminin inadı ve taktikleri karşısında bir sonuç vermeyeceğine inanan ABD ise, kendi belirlediği takvime göre yoluna devam ediyor: Bir yandan askeri hazırlıklarını sürdürürken, diğer yandan ona direkt veya dolaylı destek verebilecek ülkelerle bir "koalisyon" kurmaya çalışıyor.
***
BUSH yönetimi bu stratejisinde bazı ilerlemeler kaydetmiyor da değil. İlginçtir,
Bu "kanıtlar" ne kadar inandırıcı? Bunları başka kaynaklarca teyit ettirmek mümkün mü? Sunulan bilgiler - belgeler, Iraka karşı bir askeri operasyona girişmek için yeterli bir sebep mi? ABD böyle bir argümanla saldırıya geçer mi? Bu arada Irak Powellın sunuşunu tamamen uydurma sayıp, silahsızlanmaya karşı hala direnecek mi?..Şimdi Fransadan Rusyaya, NATOdan BMye kadar çeşitli ülke ve kuruluşlar, yapacakları değerlendirmelerin ışığında, tavırlarını belirleyecekler. Ve bu "kanıtlar"a dayanarak Irakı vurduğu takdirde, ABDye ne ölçüde destek olacaklarına karar verecekler...***BU değerlendirmeyi yapacak olan kuruluşlardan biri de NATO. Bugün NATO Konseyi, Türkiyeyi direkt ilgilendiren bir karar için Brükseldeki merkezinde toplanacak.Konu, bir savaş olasılığına karşı, NATOnun Türkiyeye "ihtiyati tedbir" olarak savunma desteği sağlaması ile ilgili. Türkiyenin istediği şey, olası bir savaşa karşı savunma sisteminin NATO tarafından Awacs radar uçakları ve Patriot füzeleri ile güçlendirmesidir. Böyle bir sistemin varlığı, bir saldırıya karşı etkin bir caydırıcı etki yapacağı için, Türkiye bunun bir an önce sağlanmasını istiyor.Ne var ki şimdiye kadar özellikle Fransa ve Almanya bu isteğe
<#comment>#comment> ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell’ın dün Güvenlik Konseyi’ne sunduğu bilgiler - belgeler, şimdi ABD başta olmak üzere çeşitli ülkelerin olası bir savaşla ilgili tavrını belirleyecek olan yoğun tartışmalara yol açıyor.
Bu "kanıtlar" ne kadar inandırıcı? Bunları başka kaynaklarca teyit ettirmek mümkün mü? Sunulan bilgiler - belgeler, Irak’a karşı bir askeri operasyona girişmek için yeterli bir sebep mi? ABD böyle bir argümanla saldırıya geçer mi? Bu arada Irak Powell’ın sunuşunu tamamen uydurma sayıp, silahsızlanmaya karşı hala direnecek mi?..
Şimdi Fransa’dan Rusya’ya, NATO’dan BM’ye kadar çeşitli ülke ve kuruluşlar, yapacakları değerlendirmelerin ışığında, tavırlarını belirleyecekler. Ve bu "kanıtlar"a dayanarak Irak’ı vurduğu takdirde, ABD’ye ne ölçüde destek olacaklarına karar verecekler...
***
BU değerlendirmeyi yapacak olan kuruluşlardan biri de NATO. Bugün NATO Konseyi, Türkiye’yi direkt ilgilendiren bir karar için Brüksel’deki merkezinde toplanacak.
Konu, bir savaş olasılığına karşı, NATO’nun Türkiye’ye "ihtiyati tedbir" olarak savunma desteği sağlaması ile ilgili. Türkiye’nin istediği şey, olası bir savaşa karşı savunma sisteminin NATO
Dünkü yazımızda, ABDnin Türkiyeden olumlu yanıt alamadığı veya iş işten geçtikten sonra yanıt aldığı takdirde kuzey cephesini "başka yollardan" açmayı planladığını, güvenilir bir kaynaktan öğrendiğimizi bildirmiştik.Washingtonda bu konuyu yakından izleyen bir askeri kaynağa da şimdi bu bilgiyi teyit ettirmek fırsatını bulduk. Bu kaynağın söylediği şu: Evet, ABD kuzey cephesini mutlaka açacak. Türkiye yolu ile olsa daha iyi. Yoksa, Türkiyesiz de bunu yapacak. Havadan, bölgeye asker indirmek suretiyle bu planı uygulayacak.Ancak bu üçüncü bir ülkenin hava sahasından geçmekle mümkün olabilir. Diyelim ki, Kıbrıstaki İngiliz egemen üslerinden kalkan uçaklar, bu misyonu gerçekleştirecek. Peki bunlar hangi ülkenin hava sahasından geçecekler? Suriyenin mi? Bir başkasının mı?Kaynaklar sır vermek istemiyorlar; ama bu konu da halledildi veya halledilmek üzere imiş gibi konuşuyorlar.Sızan bazı bilgiler, ABDnin bir süredir bölge ülkeleri ile Irak operasyonu ile ilgili kapsamlı görüşmelerini veya en azından dirsek temaslarını sürdürdüğünü gösteriyor. Washingtonda (ve Londrada) "harekat başladıktan sonra, bölgede ve Avrupada birçok ülke, koalisyona katılır" şeklindeki iyimser havanın "arka planı"
<#comment>#comment> ABD, olası bir Irak savaşında, Saddam’ın güçlerini hızla saf dışı etmek için, güneyden olduğu gibi kuzeyden de saldırmak konusunda kararlı. "Kuzey cephesi"nin açılması için en kestirme ve etkin yol, kuşkusuz Türkiye’den geçer. ABD bu nedenle haftalardır Ankara’nın desteğini sağlamaya çalışıyor.
Dünkü yazımızda, ABD’nin Türkiye’den olumlu yanıt alamadığı veya iş işten geçtikten sonra yanıt aldığı takdirde kuzey cephesini "başka yollardan" açmayı planladığını, güvenilir bir kaynaktan öğrendiğimizi bildirmiştik.
Washington’da bu konuyu yakından izleyen bir askeri kaynağa da şimdi bu bilgiyi teyit ettirmek fırsatını bulduk. Bu kaynağın söylediği şu: Evet, ABD kuzey cephesini mutlaka açacak. Türkiye yolu ile olsa daha iyi. Yoksa, Türkiye’siz de bunu yapacak. Havadan, bölgeye asker indirmek suretiyle bu planı uygulayacak.
Ancak bu üçüncü bir ülkenin hava sahasından geçmekle mümkün olabilir. Diyelim ki, Kıbrıs’taki İngiliz egemen üslerinden kalkan uçaklar, bu misyonu gerçekleştirecek. Peki bunlar hangi ülkenin hava sahasından geçecekler? Suriye’nin mi? Bir başkasının mı?
Kaynaklar sır vermek istemiyorlar; ama bu konu da halledildi veya halledilmek üzere
Başkan Bush da söyledi, bu "birkaç hafta içinde" (büyük olasılıkla şubat sonu veya mart başlarında) olacak. Velev ki, Saddam rejimi "işte elimdeki kitle imha silahlarını BM denetçilerinin göz önünde ortadan kaldırmaya başlıyorum" desin. "Bizde kesinlikle böyle silahlar yok" diye ısrar eden Irak yönetiminin bunu söylemesi ise bir "mucize" olur...Bu arada takvim işliyor.ABDnin gündeminde şimdi iki önemli tarih var: Biri 5 Şubat. Yarın ABD, Güvenlik Konseyinden Saddam aleyhindeki "kanıtları" sunacak. Diğeri de 14 Şubat. O tarihte de BM denetçileri son raporlarını verecek. Artık o tarihten sonra da ABD kararını kesinleştirecek; yani o zamana kadar Iraktan beklenen hareket görülmezse, "savaş sathı mailine" girecek...***ABD vuracağı zaman, hazırlıklarını tamamlamak üzere olduğu "güney cephesi"nin yanı sıra, kuzeyden de bir ikinci cephe açmak niyetinde.Kuzey cephesi için en etkin yol, Türkiyeden geçer. Bunu herkes biliyor. ABD bu yüzden haftalardır, Ankarayı bunun iznini almak için sıkıştırıyor.İşte takvimin bu bölümü çok önemli. Türkiyenin bu kararı vermesi için artık haftalar değil, sadece günler (birkaç gün) kaldı. Kuşkusuz ABDnin tercihi Ankaranın bir an önce bu izini vermesi. Aksi
<#comment>#comment> Savaşın kaçınılmazlığı artık gün gibi aşikar. Bunun oldukça yakın olduğu da belli...
Başkan Bush da söyledi, bu "birkaç hafta içinde" (büyük olasılıkla şubat sonu veya mart başlarında) olacak. Velev ki, Saddam rejimi "işte elimdeki kitle imha silahlarını BM denetçilerinin göz önünde ortadan kaldırmaya başlıyorum" desin. "Bizde kesinlikle böyle silahlar yok" diye ısrar eden Irak yönetiminin bunu söylemesi ise bir "mucize" olur...
Bu arada takvim işliyor.
ABD’nin gündeminde şimdi iki önemli tarih var: Biri 5 Şubat. Yarın ABD, Güvenlik Konseyi’nden Saddam aleyhindeki "kanıtları" sunacak. Diğeri de 14 Şubat. O tarihte de BM denetçileri son raporlarını verecek. Artık o tarihten sonra da ABD kararını kesinleştirecek; yani o zamana kadar Irak’tan beklenen hareket görülmezse, "savaş sathı mailine" girecek...
***
ABD vuracağı zaman, hazırlıklarını tamamlamak üzere olduğu "güney cephesi"nin yanı sıra, kuzeyden de bir ikinci cephe açmak niyetinde.