Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

AMERİKALILAR dün Barack Obama’yı başkan seçmekle, Demokrat liderin seçim kampanyasında slogan olarak kullandığı DEĞİŞİM’in hayata geçirilişinin ilk sinyalini vermiş oldular.
Gerçekten Amerikalıların bir zenciyi başkan seçmesi, bir değişimden de öte, adeta bir devrim.
Obama’nın rakibi John McCain’i açık farkla yenmesi, “Beyazlar bir zenciye oy vermezler, veya son dakikada bundan vazgeçerler” diyenlerin ne kadar yanıldığını ortaya koydu.
Bugünkü Amerika, henüz 40 yıl öncesine kadar ırk farkının resmen gözetildiği, Martin Luther King gibi eşitlik mücadelesi veren zenci liderlerin öldürüldüğü Amerika değil artık. Dr. King’in “Bir rüyam var” dediği durum, bugün bir gerçek.
Beyaz Saray’a girme hakkını kazanan Barack Obama şimdi gururla, “Amerikan rüyası”nın gerçekleşmesinden ve ABD’nin “fırsatlar ülkesi” olmasından söz edebiliyor...

Nasıl başardı?
İki yıl önce Obama başkanlık yarışına girmeye karar verdiği zaman kendisini ABD’de -ve tabii dünyada- tanıyan yoktu. Bu uzun ve çetin yolda, zekâsı, karizması ve vizyonu sayesinde başarıya ulaştı. Kampanyada söyledikleri, 8 yıllık Bush yönetiminin yarattığı düş kırıklığı ve bıkkınlığa karşılık, yeni umutlar yarattı. McCain’in geleneksel ve statükocu duruşuna karşı yeni kuşağın yenilikçi ve dinamik yüzünü sergiledi. Sadece zencilerin değil, gençlerin, kadınların, çeşitli azınlıkların hararetli desteğini kazandı.
Eğer Obama zenci olmasaydı, bütün bu vasıflarıyla herhalde gene de Cumhuriyetçi rakibini yenebilirdi... Çünkü açıkçası, Amerikalıların çoğu, ABD’nin karşılaştığı sorunların, Cumhuriyetçilerin ideolojisiyle halledilemeyeceğine inanmış bulunuyorlar. Bu, yeni mali ve ekonomik kriz için de, sosyal sorunlar için de, dünya meseleleri için de geçerli. Obama’nın “değişim” sloganının bu kadar tutması da bu yüzden...

Ne değişecek?
Amerikalıların değişmesini istediği çok şey var. Bunların başında şimdiki ekonomik krizi çözecek, halkı karşılaştıkları sıkıntılardan kurtaracak yeni politikaların geliştirilmesi geliyor. Obama’nın “sosyal devlet” anlayışı, yeni beklentiler yaratıyor.
Obama seçim kampanyasında ekonomiden sağlık hizmetlerine, eğitimden çevreye kadar çeşitli alanlarda getireceği yenilikleri etraflıca anlattı. Bu reformlar gerçekten ABD’nin ekonomik ve sosyal yapısında önemli değişiklikler getirecek. Yeter ki gerçekleştirilebilsin...
Obama dış politikada ne gibi değişiklikler yapabilir? Bu değişiklik herhalde daha çok üslup ve yaklaşım farkı olarak ortaya çıkacak. Obama, Başkan Bush’un “tek yanlı”, kabadayı, kibirli politikasından ayrılacak, daha barışçı ve diyaloğa dayalı stratejiler geliştirecek. Bu bağlamda ABD’nin İran’a ve Rusya’ya karşı tavrında bir esneklik, Irak’taki işgale son verme yönünde daha hızlı adımlar, Batılı müttefiklerle daha sıkı işbirliği ve genelde dünyada bozulan “Amerikan imajı”nı düzeltmeye yönelik çabalar görülebilir.

Bizim için iyi mi?
Obama, Türkiye’yi pek tanımayan bir politikacı. Yardımcısı Joseph Biden ise, Ermeni, Kıbrıs ve Kürt sorunlarında Türkiye’ye karşı tavır almış bir senatör...
İlk bakışta Washington’daki yeni yönetimle bazı sorunlar çıkabilir diye düşünülebilir. Ama Obama Türkiye’nin önemini, ABD’nin Türkiye’ye olan ihtiyacını anlamakta ve ona göre bir tavır almakta herhalde gecikmeyecektir.
Kısa vadede bazı sıkıntılar çıksa da, Washington’un yeni dış politika anlayışı, Türk-Amerikan ilişkilerinin daha sağlam bir zemine oturtulması için bir fırsat olabilir.