BAHÇEŞEHİR Üniversitesi bugün Türkiye-ABD ilişkileri konusunda önemli bir konferansa ev sahipliği yapıyor.
Üniversitenin Amerikan Araştırmaları Merkezi’nin düzenlediği 3 günlük konferansta, ABD’den gelen tanınmış diplomatlar ve akademisyenler, Türk meslektaşlarıyla birlikte, ilişkilerin durumunu geniş bir çerçeve içinde ele alacaklar ve geleceğe ilişkin projeksiyonlar yapacaklar.
Bu konferans, Başkan Barack Obama’nın işe başlamasından ve Türkiye’yi ziyaretinden sonra Türk-Amerikan ilişkilerinin “gidişatı” üzerine daha sağlıklı değerlendirmeler yapmak fırsatını verecektir.
Bush zamanında yaşanan sıkıntılardan sonra, Obama döneminde Ankara ile Washington arasında daha yakın bir anlayışın sağlanacağı ve geçmişte çeşitli sıfatlarla (“stratejik” gibi) tanımlanan “ortaklığın” daha reel temellere oturtulacağı umudu doğmuştur.
Gerçekten yeni Başkan’ın selefinden farklı bir dünya görüşüne sahip olması ve dış politikada da önemli değişiklikler yapmak istemesi, Türkiye-ABD ilişkilerinde yeni bir perspektif açmıştır...
Prensipte uyum var...
NİTEKİM ilk bakışta bugün, Ankara’nın ve Washington’un özellikle bizi yakından ilgilendiren bölgesel sorunlarda bir görüş yakınlığı göze çarpıyor.
Ortadoğu ile başlayalım. Obama, İran konusunda Bush’tan farklı bir tutum almış, Tahran’a yeni bir açılımla diyaloğa hazır olduğu mesajını göndermiştir. Bu, Ankara’nın öteden beri benimsediği ve Amerikalılara tavsiye ettiği bir tavırdır.
ABD, Suriye konusunda da benzer bir tutum değişikliği sergilemiş, Şam ile ilişkileri normalleştirmek için ilk adımını atmıştır. Bu da, Türkiye’nin savunduğu politika çizgisindedir.
Filistin meselesinde de Obama, Amerikan politikasına yeni boyutlar getiriyor. Bir yandan “iki devlet” çözümünü savunuyor, diğer yandan da İsrail’e eskisine oranla daha mesafeli davranıyor. Bu da, Türkiye’nin duruşuyla daha uyumlu bir gelişme.
Nihayet Irak konusunda da, şimdi ABD’nin bir çekilme takvimini benimsemesi, Irak’ın toprak bütünlüğüne önem vermesi, Türkiye ile bir görüş yakınlığı sağlıyor. Kuzey Irak’taki durum ve PKK ile mücadele konusunda da iki ülke arasında işbirliği güçleniyor.
Kafkasya’ya geçersek, Gürcistan’ın egemenliğinin ve toprak bütünlüğünün korunması, Türkiye ile Ermenistan arasında normalleşme sürecinin başlatılması konusunda Ankara ile Washington arasında temelde bir görüş birliği var.
Afganistan (ve şimdi Pakistan) için de aynı şey söylenebilir...
Detaya inilince...
TABLOYA böyle bakınca, belli başlı konularda Türk ve Amerikan görüşlerinin neredeyse aynı çizgide olduğu izlenimi edinilebilir. Ancak bu meselelerde ABD’nin ve Türkiye’nin stratejileri derinlemesine incelenince, bazı önemli farklılıklar görmek mümkün.
İran konusunda Obama bir açılım yaptı. Ama kendisi de nükleer program konusunda ilelebet beklemeyeceğini açıkladı. Bir gelişme olmazsa, Obama yıl sonuna doğru yaptırım ve benzeri opsiyonları gündeme getirebilir. Şimdi Güvenlik Konseyi üyesi olan Türkiye o zaman nasıl hareket edecek?
ABD, Filistin konusunda “iki devlet” prensibini benimsiyor. Ama Filistin adına sadece Mahmud Abbas rejimini meşru sayıyor, Türkiye’nin aksine Hamas’ı bir terör örgütü olarak kabul ediyor... Suriye ile normal ilişkiler için de, terörist örgütlere desteğine son vermesi şartını koşuyor...
Aynı şekilde detaya inildiğinde, Kafkasya’dan Afganistan’a kadar, diğer bölgesel sorunlarda iki ülke stratejilerinde farklılıklar olduğu ortaya çıkıyor.
Bugün için bu farklılıklar, ilişkileri (ve hatta işbirliğini) etkilemiyor. Ancak bu sorunlarda kriz çıkması halinde, ilişkilerde sıkıntı yaşanabileceğini de görmek lazım...