BAŞBAKAN Tayyip Erdoğan'ın ABD gezisinin iki boyutu var: Birincisi, Başkan Bush ile Kıbrıs, Irak gibi güncel meseleler üzerindeki görüşmesi ve bunun sonuçları, ikincisi ise bu ziyaretin Türk - ABD ilişkileri üzerindeki etkileri...
Kamuoyunun ilgisi açısından kuşkusuz Bush - Erdoğan görüşmesi, ilk planda yer alıyor. Bunun sonuçları önümüzdeki günlerde bol bol tartışılacaktır. Ancak, Başbakan'ın ziyaretinin Türk - ABD ilişkilerine vereceği yön de tablonun geniş çerçevesi içinde önemli yer alıyor...
Geçen yıl mart tezkeresinin yarattığı krizden sonra, ilişkilerin ne büyük yara aldığını anımsayalım: O günlerde iki müttefik ülke arasındaki "stratejik ortaklığın" son bulduğunu düşünenler az değildi. Yılın sonlarına doğru bu hava değişti ve iki taraf da, ilişkilerini yeniden canlandırmak ihtiyacını duydu.
Başbakan Erdoğan'ın ABD gezisi, ilişkilerde böyle bir normalleşmeye gidildiği bir sırada gerçekleşmiş bulunuyor. Ayrıca bu ziyaret, Erdoğan'ın Kıbrıs, Irak, terörle mücadele, İslamda değişim ve bölgesel rol gibi konularda "elinin güçlendiği" zamana da rastlıyor.
***
GEÇEN yılki olumsuz gelişmelerin ardından gerek Ankara'da gerekse Washington'da yapılan değerlendirmeler, Türk - ABD ilişkilerinin yeniden rayına oturtulmasının gereğini ortaya koymuştur.
Türkiye açısından, ABD'nin dış politikada birinci derecede önemini koruduğu kuşkusuz. ABD'nin Irak'taki askeri ve siyasi varlığı, bu önemi daha da artırıyor. Türkiye'nin Irak'la ilgili sorunlarını (Kürtlerin çıkışları, PKK'nın faaliyeti gibi) ABD ile iyi bir diyaloğu olmadan halletmesi olanaksız... Türk diplomasisi Kıbrıs sorununun çözümünden AB'den müzakere tarihinin alınmasına kadar, birçok konularda ABD'nin desteğini sağlamak durumunda...
Kaldı ki, Türkiye'nin birçok konularda ABD ile çıkarları ve stratejik vizyonu da örtüşüyor. Gerçi örneğin Kuzey Irak gibi meselelerde, farklı çıkarlar ve pozisyonlar kendini belli ediyor. Ama görüş ayrılıklarını gidermenin ve birlikte hareket etmenin yolu da, ortaklık ruhunu canlı tutmaktır...
Halen hükümetin izlediği politika da, ABD ile stratejik bir ayar sağlamayı ve işbirliği alanlarını genişletmeyi amaçlıyor.
***
BU politika, ABD'nin amaçları ile de örtüşüyor. Washington da Türkiye'ye ihtiyacı olduğunu görüyor ve dış ilişkilerinde Türkiye'ye önemli bir yer veriyor.
Irak savaşından sonra Türkiye'nin jeostratejik öneminin ABD'nin gözünde azaldığı yolunda yapılan spekülasyonlar doğru çıkmadı. Savaş sonrası Irak'taki olaylar, askeri bakımdan dahi bu önemi (örneğin İncirlik Üssü'nün önemini) canlı tutuyor.
Bush yönetiminin bölgesel ve global politikasında Türkiye'ye önem vermesinin çeşitli nedenleri arasında, bir de AKP iktidarının savunduğu "İslam dünyasında değişim" tezinin ve Türkiye'nin oluşturduğu "model"in de önemli yeri var. Türkiye'nin bu nitelikleri, şimdi jeostratejik önemi kadar değer taşıyor. Bununla beraber, Türk - ABD ilişkilerinde bazı pürüzleri tamamen ortadan kaldırmak kolay olmayacaktır. Önümüzdeki dönemde özellikle Kuzey Irak'la ilgili sorunlar, ciddi pürüzler yaratabilir.
Ama yeni "stratejik ayar" ile Türk - ABD ortaklığını rayına oturtmak mümkün...