ABD'de bir süredir tartışılan Irak'la ilgili görüşlerin, giderek bir eylem planı olarak şekillenmekte olduğu anlaşılıyor.
Bush yönetiminin, Saddam rejimini ortadan kaldırmaya yönelik niyeti, artık "laf"tan ibaret değil. Afganistan operasyonunu başarı ile sonuçlandıran ABD'nin şimdi Irak'ı hedef aldığından artık kimsenin kuşkusu yok...
Bu amacın nasıl ve ne zaman gerçekleştirilebileceği konusundaki tartışmaların da sonuna yaklaşılıyor. Nitekim Washington'dan gelen son işaretler, ABD'nin ciddi şekilde bazı askeri planlar hazırladığını ve hatta ön hazırlıklara giriştiğini gösteriyor.
Bu planlarla ilgili sızan bazı bilgilere göre, ABD Irak'a karşı harekatını havadan ve karadan yürütmek niyetinde. Bunun da iki - üç ay içinde başlatılabileceğinden söz ediliyor.
* * *
BÖYLE bir harekat için ABD'nin öne sürdüğü gerekçe, Saddam yönetiminin gizlice kimyasal ve biyolojik silah üretimine girişmiş olması ve BM denetimine karşı direnmesidir. Yani Irak'a karşı planlanan müdahale için, Afganistan'a karşı yapıldığı gibi, 11 Eylül olayı ve uluslararası terörizme destek gibi bir gerekçe kullanılmıyor. Çünkü bu konuda yeterince kanıt yok.
Ama tüm işaretler, Washington'un Irak'ın "dehşet silahları" üretmesinden ciddi kaygı duyduğunu, bunun teröristler vasıtası ile kendisine ve diğer ülkelere karşı kullanılmasından korktuğunu ve bu duruma bir son vermeye kararlı olduğunu gösteriyor. Böylece George W. Bush, babasının on yıl önce yarım bıraktığı işi de tamamlamayı umuyor...
* * *
GENE Washington'dan aldığımız bilgilere göre, ABD önümüzdeki günlerde - veya haftalarda - desteğine birinci derecede önem verdiği ülkelerle bu planları ayrıntılı olarak görüşmeye hazırlanıyor. Bu ülkelerin başında Türkiye - ve bölgede Ürdün ve Suudi Arabistan - geliyor.
Türkiye ile esas istişareler, Başbakan Ecevit'in Başkan Bush ile Washington'da 16 Ocak'ta yapacağı görüşme sırasında gerçekleşecek. Bu toplantıda Türk tarafı hem ABD yönetimine Irak sorunu ile ilgili görüşlerini iletmeye, hem de ABD'nin bu konuda tam olarak neyi planladığını öğrenmeye çalışacak.
Ecevit'in aktaracağı Türk pozisyonunun ana hatları biliniyor: Birincisi, Türkiye Irak'ın toprak bütünlüğünü bozacak - yani ülkeyi bölecek ve dolayısı ile Kuzey'deki Kürtlerin bağımsız bir yönetim kurmalarına yol açacak - herhangi bir oluşuma karşı. Bu Türkiye'nin kendi güvenliği açısından öncelikle önem verdiği bir husus... İkincisi, Türkiye Saddam'ı alaşağı etmek niyetiyle girişilecek bir askeri müdahalenin olumsuz bazı sonuçlar vereceğinden kaygı duyuyor. Türkiye açısından, bunun siyasal ve ekonomik ağır bir faturası çıkabilir. ABD açısından da, böyle bir operasyona Arap ülkeleri, İslam dünyası, Rusya, hatta bazı Avrupa ülkeleri de karşı tavır alabilir...
Kısacası, Türkiye'nin Irak'a karşı askeri eyleme girişilmesi hususunda gönlü yok. Başbakan Ecevit Saddam'ı yola getirmek için diplomatik yolların zorlanmasından ve askeri bir serüvene girişilmemesinden yana...
* * *
BUNA karşılık Bush yönetiminin artık Saddam'dan hiçbir umudu yok. Ve açıkçası kararı da, vurmak... Ama bu nasıl olacak? Tasarlanan planlarda Türkiye'ye nasıl bir rol veriliyor? Türkiye'den ne istenecek? İşte Ecevit bunları açıklığa kavuşturmaya çalışacak.
ABD'nin Türkiye'den belirli şekillerde destek istemesi halinde Ankara ne diyecek? Türkiye olanlara seyirci kalabilir mi? Bir katılım söz konusu ise bunun boyutları ne olacak? Ne gibi güvenceler istenecek? Bütün bunlar, yeni stratejik değerlendirmelerin yapılmasını gerektiriyor...
Öyle görünüyor ki, 2002 yılının başlarında Türk diplomasisi Afganistan'dan - ve belki de Kıbrıs'tan - daha çok, Irak sorunundaki gelişmelerle meşgul olmak durumunda kalacak.