Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

ABnin bu yılın sonunda Türkiyeye müzakere tarihi vermesi şansını yüksek tutan bu beyanların sahiplerine her gün yenileri ekleniyor. Schröder, Fischer derken, Verheugenden Coxa kadar, pek çok AB yetkilisi şimdi Türkiye konusunda hep aynı dili konuşuyor.Bunun nedeni bizde bazı şüpheci zihinleri çalıştırmaya başladı bile. Örneğin ABnin bu tavır değişikliğini, Türkiyeyi Kıbrısta ödün vermeye zorlamak için bir manevra olarak görenler var. Bazılarına göre de Avrupalı liderler, kendi siyasal çıkarları için bu tür beyanlarla Türklere hoş görünmeye çalışıyorlar...***ÖYLE görünüyor ki, ABde müzakere tarihini belirleyecek olan merciler böyle bir karar vermenin "kaçınılmazlığını" giderek kavrıyorlar. Gerçi bu konuda hala karşı olan veya kuşku duyan, ya da oyalama taktiğine başvurmak isteyen kimseler var. Ama Türkiyenin lehinde gelişen trend karşısında bunların son sözü söylemeleri artık pek olası görülmüyor.Bu iyimserliği taşıyanlardan biri de, ünlü Fransız aydın ve yazar Alexandre Adlerdir. Dün Galatasaray Üniversitesinde verdiği konferansta Adler, ABnin kendi genişleme süreci içinde, Türkiyeye kapılarını açmasının - her iki taraf için de - yaratacağı "imkanları ve zorlukları" anlattı. Söyledikleri, ABde Türkiyenin taşıdığı özelliklerin (jeopolitik konumu, laik ve demokratik rejimi, dinamik ekonomisi gibi) artık "kazanç hanesi"ne kaydedildiğini doğruluyor.Gerçekten son zamanlarda AB yetkilileri konuşmalarında, Türkiyenin taşıdığı değer veya önemi ön plana alıyorlar. Eskiden öyle değildi. Çünkü o zaman Türkiyenin daha çok negatif sayılan yönleri (rejimdeki zaaflar ve yetersizlikler) engel sayılıyordu. Bu arada uluslararası konjonktür (Irak Savaşı ve sonrası) Türkiyenin stratejik değerini yükseltmiştir. Nihayet, başka bir nedeni de, ABnin daha önce ortaya koyduğu takvime göre karar verme zamanının geldiğinin hissedilmesidir...***ADLERe Fransanın - Almanyanın aksine - şu sırada neden suskun davrandığını ve tutumunu deklare etmediğini sorduk. "Seçimler yüzünden" dedi. (Fransadaki bölgesel seçimleri ve Avrupa Parlamentosu seçimlerini kastediyor). Ve şöyle devam etti: "Ama, ben de çok iyi biliyorum ki, Cumhurbaşkanı Chirac, Türkiyeye Schröder gibi sıcak bakıyor. Her halükarda, Fransa bir engel oluşturmayacak..."Kuşkusuz halen Avrupada Türkiye lehinde esmeye başlayan bu havaya bakıp müzakere tarihini "cepte keklik" saymamak lazım. Lehte olan Avrupalı liderlerin ve AB yetkililerinin beklentileri karşılanmadığı takdirde, Adlerin deyişi ile "işin rayından çıkması tehlikesi" her zaman var.Dolayısı ile Türkiyenin sonuna kadar "ev ödevini" aynı anlayış ve disiplin ile sürdürmesi gerekiyor. Ama Türkiyeyi şimdi pozitif yönleri ile keşfetmeye başlayan ABnin aynı şekilde kendi "ev ödevi"ni yerine getirmesini beklemek de bizim hakkımız... skohen@milliyet.com.tr SON günlerde ABden Türkiye hakkında devamlı "hayırlı haberler" geliyor. Bu haberler üst düzey yetkililerin resmi beyanlarına dayanmasa, nerede ise tahmin veya spekülasyon deyip geçeceğiz.