Sonra ne oldu? Zirveden çıkan karar Türkiyede birkaç gün daha tartışıldı ve... konu kapandı. Haftalarca zihinleri meşgul eden AB, birdenbire gündemden düştü ve unutuluverdi!Tabii bunun başlıca nedeni, iki önemli dış politika konusunun, - Irak ve Kıbrıs meselelerinin - hükümetin, halkın (ve de medyanın) tüm dikkatini çekmesi. Oysa Kopenhag zirvesi sonrası yapılması gereken pek çok iş var. Hele 2004 sonuna kadar belirlenen süreci kısaltmak veya iyi değerlendirmek istiyorsak...Aynı şey AB için de söylenebilir. Yeni üyelerin kabulü ve "hazmedilmesi" gibi iç işlerinin yanı sıra, ABnin ilgisi de, Irak üzerinde odaklandı. Hatta bu kriz - hele son günlerde görüldüğü gibi - birliği bölen hararetli tartışmalara yol açtı. Bu durumda doğrusu AB merkezinde de Türkiyenin üyelik sürecini düşünen pek kimse çıkmadı...***BUGÜN ABnin "troyka"sı Ankarada bir dizi görüşme yapıyor.Aslında olayın önemi, uzun zamandan beri AB ile Türkiye arasında ilk kez bu düzeyde resmi bir ziyaretin gerçekleşmesidir.Bizce bu olayın bir diğer önemi de, adeta unutulmaya yüz tutan Türkiye - AB ilişkilerini yeniden gündeme getirmesi ve ülkemizde ABye karşı ilgiyi yeniden canlandırmasıdır.Aslında Kopenhag zirvesinden bu yana Türkiyede ilgili makamlar, AB konusunda boş durmadılar. AKP iktidarı bazı uyum yasalarının çıkartılması ve yaşama geçirilmesi konusunda duyarlılık gösterdi. Brükseldeki merkezde Türkiye ile ilgilenenler, bunu memnunlukla not ettiler. Ama bununla beraber, yapılacak bir hayli iş var. Siyasal kriterlerden ekonomik ve sosyal düzenlemelere kadar birçok konuda Türkiye ile ABnin yeni hedefleri birlikte belirlemesi gerekiyor.İşte bugün Ankarada AB heyetiyle yapılacak çalışmaların amacı da bu. Taraflar "Katılım Ortaklığı Belgesi"ni yeniden gözden geçirip güncelleştirmeye çalışacaklar. Bu, yazın hazırlanacak yeni "Ulusal Program" ve ekim ya da kasımda yayımlanacak "İlerleme Raporu" için çok gerekli. AB üyeliğine giden sürecin Verheugenin deyişi ve "hızlı ve kaliteli" biçimde gelişmesi için de...***ANKARAdaki görüşmeler, Türkiyenin ve de ABnin gündemine hakim olan Irak bunalımının kritik bir noktaya geldiği bir sırada yapılıyor. Ankaranın şimdiki tutumu ve özellikle bir savaş halinde alacağı tavır, AB açısından büyük önem taşıyor. AB yetkilileri bu vesile ile Türk liderlerinden bu konuda ilk elden bilgi edinebilecekler. Gerçi AB içindeki karmaşa nedeni ile yetkililer önlerini pek net görmüyor olabilirler; ama Türkiyenin ne yapacağını öğrenmek en azından Avrupanın bu "cenahın"daki durumu daha sağlıklı değerlendirmelerini sağlayacak.Ankaradaki temasların en önemli bir boyutunu da Kıbrıs sorunu oluşturacak. Verheugen ABnin tutumunu açıkça ortaya koydu: (1) 28 Şubata kadar anlaşma olmazsa, AB Güney Kıbrısın üyeliğini kesinleştirecek. (2) KKTC ile ayrı müzakere olmayacak... Ve Verheugenin tavsiyesi: Ankara zaman kazanmaya çalışan Denktaşı, uzlaşması için sıkıştırsın...AB ile temasların ve ABye ilginin yeniden canlandırılması iyi ama, dileriz bu ilginin kaynağı yeni sürtüşmeler olmasın... skohen@milliyet.com.tr Kasım - aralık aylarını hatırlayın. Sabah - akşam hep AByi konuşuyorduk. Hükümet, işadamları, sivil toplum kuruluşları, medya sürekli AB ile kalkıp AB ile yatıyordu! Ta 12 Aralık Kopenhag zirvesine kadar...