Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Türkiye'nin AB ile bütünleşme yönündeki uzun ve çetin yolda bugün bir adım daha atılıyor.
Dışişleri bakanları düzeyindeki Ortaklık Konseyi, İsmail Cem'in de katılımı ile Brüksel'de toplanıp Türkiye'nin durumu ile ilgili 23 sayfalık bir raporu görüşecek ve büyük olasılıkla aynen onaylayacak.
Rapor Türkiye'nin son zamanlarda gerçekleştirdiği siyasal ve ekonomik reformlar konusunda belirli bir memnunluk ifade ediyor. Kopenhag kriterlerine uyum sağlayacak adımların atılmasına karşın, ifade özgürlüğü, Güneydoğu'daki olağanüstü hal, Kürtçe dilinin kullanımı gibi tartışmalı konularda beklenen ilerlemenin henüz gerçekleşmediğini de belirtiyor.
Raporun Kıbrıs ile ilgili bölümünde de görüşme sürecinin başlaması olumlu bir gelişme olarak kaydediliyor; ancak müzakerelerin haziran ayına kadar tamamlanması gerektiği de hatırlatılıyor.
Genelde bu rapor objektif ve dengeli bir belge olarak görünüyor. Türkiye'nin yolunu tıkamıyor, aksine artık herkesçe bilinen koşulların yerine getirilmesi halinde, Türkiye ile üyelik müzakereleri tarihinin bu yılın sonunda veya 2003'ün başlarında saptanabileceği umudu veriyor.
* * *
ORTAKLIK Konseyi'nin bugünkü toplantısında Dışişleri Bakanı Cem - aynen Brüksel'de bulunan Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz'ın da dün AB Komisyon Başkanı Romano Prodi ile görüşmesinde yaptığı gibi - Türkiye ile müzakere sürecinin yıl sonuna kadar belirlenmesini ısrarla isteyecek.
Ortaklık Konseyi'nin tavrı, önemli olmakla beraber, belirleyici değildir. Daha doğrusu, bu yolda önümüzde başka kilometre taşları da var.
Esas belirleyici gelişme, ekim veya kasım ayında çıkacak olan "İlerleme Raporu"dur. Yani Türkiye ile müzakerelerin ne zaman başlayacağı (veya başlayıp başlamayacağı) kararına yön verecek olan bu rapordur.
Türk yetkilileri, yıl sonunda Danimarka'nın dönem başkanlığı sırasında Kopenhag'da yapılacak zirvede artık bu kararın kesinleşeceğini umuyor. Bu gerçekleşmezse, karar 2003'te Yunanistan'ın dönem başkanlığı dönemine kalır. Kaldı ki, kararın bu yılın sonuna kadar verilmemesi, Türkiye'nin genişleme süreci çerçevesinde AB ile üyelik müzakerelerine oturması şansını da zayıflatır. Yılmaz'ın ve Cem'in sık sık bu yıl treni kaçırmamak gerektiğini savunması da bu sebeptendir.
Hükümetin ve Meclis'in tüm tereddütlere ve tartışmalara rağmen siyasal (ekonomik alanda da olduğu gibi) reformlar için bazı önemli adımlar attığı ve bu yolda devam etmek için ciddi bir gayret gösterdiği bir gerçek. İkinci "uyum paketi" konusundaki çabalar bunun bir göstergesi...
* * *
BU, AB'nin Türkiye'ye yıl sonunda yeşil ışığı yakması için yeterli olacak mı? Yoksa AB tüm şartların, kayıtsız şartsız yerine getirilmesi üzerinde ısrar edecek mi?
İlke olarak öyle; ama AB'de problemlerin tartışılarak ve uzlaşılarak bir sonuca bağlandığı da unutulmamalı. Nitekim dün Yılmaz ile görüşmesinden sonra Prodi'nin yaptığı açıklama, bunun bir örneği.
Önümüzdeki 7 - 8 ay iyi kullanılırsa, AB'den üyelik müzakereleri konusundaki kararı "koparmak" pekala mümkün olabilir.