AFGANİSTAN dün Usame bin Ladin hakkında ilan ettiği karar ile, ABD'nin daha önce koştuğu şartlar arasındaki derin farka bakılırsa, gerginliğin ve askeri müdahale olasılığının hala devam etmekte olduğu açıkça anlaşılır.
Gerçi Taliban yönetimi, ilk katı pozisyonuna oranla, daha esnek bir tavır sergilemiş ve bir anlamda Afganistan'ı bekleyen büyük tehlikeyi anlayarak geri adım atmış sayılabilir.
Ulemanın oluşturduğu şuranın Bin Ladin'e ülkeyi "terk etmesi tavsiyesinde" bulunması, pratikte "git emri" anlamına geliyor. Tabii bu, Washington'un - ve onun adına Kabil nezdinde yoğun çaba harcayan Pakistan'ın - Bin Ladin'in teslim edilmesi talebini karşılamaktan uzak.
Herhalde Taliban yönetiminin hesabı, şimdiye kadar - duyduğu minnettarlığının da gereği - barındırdığı Suudi kökenli konuğunun bu sözü dinleyeceği ve böylece Afganistan'ın da yıkıcı bir Amerikan müdahalesinden kurtulacağı yönünde olmuştur.
Gerçekten, Bin Ladin hızla çekip giderse, ABD'nin Afganistan'ı "vurması" için bir neden kalmaz. Tabii yeter ki, bunun doğruluğu ortaya çıksın ve ABD buna inansın...
* * *
BİN Ladin gerçekten Afganistan'dan ayrılırsa, nereye gider? Doğrusu onu ABD'ye teslim etmemek üzere kendi topraklarında misafir edecek ülke sayısı pek az. ABD ve yeni oluşmakta olan "koalisyon" ülkelerinin istihbaratı, herhalde saklandığı - Bush'un deyimi ile - "yeni ini" bulmakta zorlanacak, ama sonunda hangi ülkenin (veya ülkelerin) ona yataklık ettiğini belirleyecektir. O andan itibaren de, ABD'nin füzeleri, uçakları ve kullanacağı diğer silahlar, bu yeni adrese yöneltilecektir...
Eğer şu sırada "dünyanın en çok aranan adamı" olan Bin Ladin Afganistan'ı daha da belaya sokmamak düşüncesi ile gerçekten bu ülkeyi terk ederse, bir "kaçak" durumuna düşecek ve kendisine yeni bir "sığınak" arayacaktır.
Kuşkusuz 11 Eylül dramının şokunu yaşamaya devam eden ve mutlaka intikam alınmasını isteyen Amerikan halkı, eğer gergin bir bekleme sürecine girilecek ve derhal askeri harekata girişilmeyecekse, büyük sabırsızlık gösterecektir. Askeri gücünü geniş bir bölgede seferber eden Bush yönetimi bu tepki karşısında ne kadar hareketsiz kalabilir? Veya ille bir karşılık vermek gereğini duyarsa, "görünmeyen düşman"ı nerede, nasıl vurabilir?
Washington'un şu anda karşılaştığı açmaz da bu...
* * *
ABD gibi, daha pek çok ülke, bu olaydan ötürü benzer bir açmaz veya ikilem ile karşı karşıya bulunuyor.
Pakistan bunların başında geliyor. Önceki gün, Pakistan lideri General Pervez Müşerref'in ulusuna beyanı, bu ülkenin gerçekten ne kadar zor duruma düştüğünü gözlerin önüne serdi: Bir yandan ABD'nin, Afganistan'a karşı olası bir harekat için askeri tesislerini ve hava sahasını açması talebi. Bunun reddedilmesi halinde Washington'un gazabına uğraması ve sonunda ekonomisinin büsbütün çökmesi, siyasal destekten yoksun kalması olasılığı... Öte yandan da, ABD'nin istekleri doğrultusunda hareket edilmesi halinde, ülkedeki çeşitli İslamcı ve/veya Taliban sempatizanı çevrelerin sert tepkisine ve hatta ayaklanmasına hedef olma tehlikesi... Ayrıca mevcut 2 milyon Afgan mültecisine, yeniden yüz binlerin eklenmesi riski...
General Müşerref, gergin ve üzgün ifadelerinde, her şeye rağmen zor tercihini açıkladı: Pakistan'ın uluslararası camia ile birlikte (yani pratikte ABD ile) hareket etmek durumunda olduğunu belirtti.
Eğer önümüzdeki saatlerde veya günlerde Bin Ladin Afganistan'ı terk ederse ve ABD de bu ülkeyi vurmaktan vazgeçerse, herhalde bundan en çok rahatlayacak olan (Afgan halkının yanı sıra) Pakistan olacaktır...