Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Afganistan’daki helikopter kazasında 12 askerimizin şehit olmasının bütün ülkede yarattığı derin üzüntü ortamında, bazı çevrelerde bu ülkedeki Türk askeri varlığı sorgulanmaya başladı.
Bu konuda en kesin ifadeyi CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu “bizim Afganistan’da ne işimiz var” sorusuyla dile getirdi.
Afganistan’ın “bizden çok uzak” bir ülke olduğu, yıllardan beri bir iç savaşla boğuştuğu ve ABD’nin müttefiklerini bu işe bulaştırdığı düşüncesiyle hareket edenler de benzer bir tepki gösteriyorlar.
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin 12 güzide mensubunun şehit olmasından kaynaklanan şokun etkisiyle, bu çevreler böyle uzak bir ülkede Türk askerinin işinin bulunmadığı, dolayısıyla oradan çekilmesi gerektiği sonucunu çıkarıyorlar...

Hem uzak, hem yakın
Böyle bir değerlendirme yaparken, dikkate alınması gereken birkaç temel nokta var:
1) Askerlerimiz bir Türk helikopterinin geçirdiği kazada hayatlarını kaybettiler. Maalesef bu tür kazalar zaman zaman Türkiye’de de oluyor. Yani bu olay, Afganistan’da Türk helikopterine karşı bir saldırı veya Türk askerleriyle bir çatışma sonucunda cereyan etmiş değildir.
2) Afganistan’da Türk birliğinin göreve başladığı günden bu yana, Türk askerine karşı ne bir saldırı olmuş, ne de düşmanca bir tavır gösterilmiştir. Tam aksine, Afgan halkı Türk askerlerine çok yakın ilgi ve sempati sergilemiştir.
3) Bu yakınlığın ve sevginin birçok nedeni var. İki millet arasında 1920’lerden beri karşılıklı dayanışma, destek ve işbirliği devam etmektedir. Bu bakımdan Afganistan Türkiye için “fiziki” olarak “uzak” bir diyar olsa da, halk düzeyinde “çok yakın” bir ülkedir.
4) ABD’nin 2001’de Afganistan’a uluslararası bir askeri gücün gönderilmesini istemesinde kendi stratejik hesapları vardır tabii. Ancak İSAF (Uluslararası Güvenlik Yardımı Kuvveti) adlı bu güç, BM Güvenlik Konseyi’nin kararıyla kurulmuştur. Buna sadece NATO değil, Avustralya’dan Azerbaycan’a, Güney Kore’den Arnavutluk’a kadar toplam 43 ülkenin askerleri dahildir. Türkiye de buna katılmaya karar verdiği zaman, kendi stratejik çıkarlarını ve ayrıca Afgan milletine olan yakınlığını hesaba katmıştır. Ve bu politika açıkçası herkesçe günümüze dek desteklenmiştir.
5) Türkiye halen 1845 subay ve askerden oluşan Afganistan’daki gücünün görev tanımını daha baştan net bir şekilde ortaya koymuş, Koalisyon ortakları da bunu böyle kabul etmiştir. Türk birliği Afganistan’da “muharip” yani savaşa katılan bir kuvvet değildir. Misyonu daha çok Afganistan’ın yeniden yapılanmasına yardımcı olmaktır: Türk askeri orada okullar, sağlık merkezleri kurmakta, Afgan güvenlik elemanlarını eğitmektedir... Bu barışçı ve insani davranış sayesinde Türk askerleri iki ülke arasında bir “sevgi köprüsü” oluşturmayı başarmıştır.

Temel strateji
Açıkçası “bizim o uzak ülkede ne işimiz var” sorusuna konu olacak en son ülke Afganistan olsa gerek.
Türkiye’nin oradaki askeri varlığının nedenleri, yukarıda belirttiğimiz gibi, belli.
Kaldı ki Türkiye, içine kapanan, dış meselelere seyirci kalan, uluslararası faaliyetin dışında kalan bir ülke değil. Tam aksine benimsediği strateji, bölgesel ve küresel konularda söz sahibi olmak, faal rol oynamaktır.
Bu çerçevede Türkiye Bosna’dan Somali’ye, Lübnan’dan Kosova’ya kadar birçok yabancı diyarda uluslararası güçlerle birlikte kendi askerini de bulundurmaktadır.
Bu temel bir stratejik duruştur. Türkiye şimdi “oralarda ne işimiz var” deyip dünyadan elini mi çekmeli?
NOT: Mektup, davetiye, bülten, kitap vs. gönderenlerin yeni adresimizi kullanmalarını rica ediyorum. Sami Kohen, Milliyet gazetesi, İzzet Paşa Mah. Abide-i Hürriyet Cad. No: 162 Çağlayan-Şişli 34387 İSTANBUL