Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Yorum Birincisi, İran Ulusal Güvenlik Konseyi Başkanı Ali Laricani ile AB'nin Dışişleri yetkilisi Javier Solana arasında dün gerçekleşen -ve bugün de devam edecek olan- buluşma...İkincisi, bugün başkentte beklenen Irak Dışişleri Bakanı Hoşyar Zebari'nin haftaya Mısır'da yapılması beklenen Irak zirvesiyle ilgili ziyareti...Üçüncüsü de Pakistan Devlet Başkanı Gen. Müşerref ile Afganistan Başkanı Halid Karzai'nin önümüzdeki pazartesi günü için planlanan toplantısı...Solana-Laricani ile Müşerref-Karzai görüşmelerine Ankara'nın ev sahipliği yapması, bir rastlantı değil. Her iki randevuyu ayarlayan Türk diplomasisidir.Bu da Türkiye'nin bölgesel bir aktör olarak gözle görülür bir rol oynamakta olduğunu ortaya koyuyor. ANKARA bugünlerde bölgemizdeki gelişmelerle ilgili üç önemli randevuya sahne oluyor. Solana-Laricani buluşmasının önemi, İran'la AB arasında böyle bir temasın ilişkilerin ölü noktada bulunduğu bir sırada gerçekleşmiş olmasıdır.BM Güvenlik Konseyi 24 Mart'ta ikinci kez İran'a karşı bir yaptırım kararı almış, Tahran yönetiminin nükleer programını kısıtlamasına ilişkin uyarısına 23 Mayıs'a kadar uymaması halinde bu tedbirlerin uygulamaya konacağını bildirmişti. Bu arada uluslararası camianın İran'la diyaloğu da kesilmişti.Geçen hafta Ankara'ya gelen İran Dışişleri Bakanı Muttaki Türk yetkililerine bu diyaloğun yeniden başlamasını arzuladığını bildirince, Dışişleri Bakanı Gül devreye girdi ve Solana ile temas kurdu. AB yetkilisinin böyle bir buluşmaya hazır olduğunu bildirmesiyle, bu ilk temasın yolu açılmış oldu.Bu buluşmadan ne çıkabilir? Temelde İran'ın resmi ağızları, uranyum zenginleştirme programından vazgeçmeyeceklerini söylüyorlar. BM yetkilileri ise bu faaliyetin hiç olmazsa kısılmasını (örneğin uranyum üretiminde kullanılan santrifüjlerin sayısının düşürülmesini) istiyorlar.Resmi beyanlara yansıyan karşılıklı katı pozisyonlara rağmen, Ankara'daki bu temaslarda, en azından yeni bir müzakere sürecinin başlaması konusunda bir anlaşma sağlanabileceği umuluyor. Nükleer uyuşmazlık İkinci randevu Irak Dışişleri Bakanı Zebari'nin Türk yetkililerini Irak zirvesine aktif katılmaları konusunda ikna çabasıyla ilgili.Bu zirve aslında İstanbul'da yapılacaktı. Buna geniş destek de sağlanmıştı. Sonradan Irak hükümeti Şarm el Şeyh'e kaydırılmasını istedi ve bunu başardı. Açıkçası bu, Ankara'yı düş kırıklığına uğrattı. O kadar ki Türkiye'nin bu zirveye daha alt düzeyde bir heyet göndermesi de düşünüldü. Şimdi anlaşılan, Zebari Türkiye'nin gönlünü almak istiyor. Eğer Şarm el Şeyh'teki "genişletilmiş konferans"ta bir ileri adım atılabilirse, büyük bir olasılıkla yeni bir süreç başlayacak ve bundan sonraki toplantı Türkiye'de yapılacaktır.Müşerref-Karzai görüşmesine gelince, bu tamamen Erdoğan ve Gül'ün çabaları sonucunda gerçekleşiyor. El Kaide ve Taliban'ın eylemleri karşısında aynı safta bulundukları halde, iki komşu ülke de birbirini 2500 kilometre uzunluğundaki sınırdan "sızmalara" karşı yeterince etkili tedbir almamakla suçluyor. Bu sızmalar, bazen (geçen hafta olduğu gibi) Afgan ve Pakistan askerleri arasında çatışmalara dahi yol açıyor.Başbakan Erdoğan'ın başkanlığında yapılması beklenen Ankara toplantısında, sinirleri geren "sınırdan terörist sızması" sorununa bir çözüm bulunması bekleniyor. skohen@milliyet.com.tr Sınır sorunu